TÜRK ASYA STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ (TASAM)'nin üçüncüsünü düzenlediği DÜNYA TÜR FORUMU, Vali Hasan Uluer'in davetiyle, serhat şehri Edirne'de, geniş bir katılımla gerçekleştirildi.
TÜRK ASYA STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ (TASAM)'nin üçüncüsünü düzenlediği DÜNYA TÜR FORUMU, Vali Hasan Uluer'in davetiyle, serhat şehri Edirne'de, geniş bir katılımla gerçekleştirildi.
Türk Dünyası'nın çeşitli ülkelerinden gelen üçyüzü aşkın katılımcıyı Edirne'de buluşturan 3. Dünya Türk Forumu'nda bu yıl ana tema olarak  “Türk Cumhuriyetleri; Kültür Diplomasisi ve Turizm” , “Türk ve Ermeni Diasporaları; Kamu Diplomasisi: Fırsatlar ve Riskler” konuları ağırlıklı olarak ele alındı, tartışıldı, çözüm önerileri dile getirildi.
Türk Dünyası'nı Sedefkar Mehmet Ağa’nın eseri tarihi Ekmekçizade Ahmetpaşa Kervansaray'ında biraraya getiren 3. Dünya Türk Forumu'nun sunuculuğunu gazeteci, televizyoncu Aynur Ayaz yaptı. Forumda sunulan tebliğler ve dile getirilen öneriler doğrultusunda bir deklarasyon yayınlandı.

TASAM BAŞKANI ŞENSOY: HİÇ KİMSE BU ELEŞTİRİMİ YANLIŞ ANLAMASIN, AMA..."

TASAM Genel Sekreteri Dr. Almagül İsina'nın başarılı organizasyonu ile tarihi Ekmekçizade Ahmetpaşa Kervansaray'ında gerçekleştirilen 3. Dünya Türk Forumu'nun açış konuşmasında, TASAM Başkanı Süleyman Şensoy, dünyada son iki yıldır ABD ile AB ortaklığında önemli bir bloklaşmanın oluştuğuna dikkat çekti. İnsanların bunun pek farkında olmadığını, bu ortaklığa karşı başta Çin ve Rusya'nın görüldüğünü belirten Şensoy, bu rekabetin dışında kalan ülkelerin kaosa ve istikrarsızlığa sürüklendiğini söyledi.
TASAM Başkanı Şensoy, uyarılarına şöyle devam etti: "Bu istikrarsızlığı önleyecek olan yönetim anlayışlarımızın bilgeliği ve eleştirel düşünce kapasitemizin yüksekliğidir. Bu hem kamu hem medya hem özel sektör hem de sivil toplum için bilimsel temelde bitmeyen, inovasyon sağlayan bir anlayış. 3. Dünya Türk Forumu böyle bir dönemde Türk Dünyası'nın ve Türk Diyasporası'nın eleştirel düşünce kapasitelerinin güçlenmesine, ortak gündem, vizyon ve politikalar belirlemesine katkı yapma amacı taşıyor. İlişkilerimizi sektörel, finansal ve stratejik olarak derinleştirmemiz gerekiyor. Bu anlamda bu forumda belirlenen ana temalar hem Türk Türk Dünyası'nın temel temel sorunlarının çözümüne hem de Türk Konseyi'nin resmi gündemine bir katkı bir katkı yapacak şekilde sektörel derinleşmeyi teşvik edecek ve tartışmak üzere belirlenmiş durumda. (...)  “Bizler işbirliğimizi hak ettiği ölçüde hayata geçirecek yol ve yöntemleri uygulama konusunda eksik kalıyoruz. Kimse bu eleştirimi yanlış anlamasın, ama Türk halkları arasındaki gerçek bir işbirliği için yeni dünyanın gereklerini tespit edip uyarlamalıyız."

AKINCI: BİZİ TARİH KİTAPLARINDA YANLIŞ TANITIYORLAR"


Süleyman Şensoy'dan sonra kürsüye gelen Türk Keneşi (Konseyi) Genel Sekreteri Halil Akıncı da konuşmasında, “Bizi tarih kitaplarında yanlış tanıttıklarını görüyoruz. Bu sebeple artık tarihimizi kendimiz yazmamız ve bunu da eğitim alanına uyarlamamız gerekiyor” Washington'da, Paris'te ve Berlin'de ortak diyaspora merkezleri açacağız. Ayrıca ortak alfabe, ortak haber ajansı ve ortak televizyon konusundaki çalışmalarımızhız kazanmıştır. (...) Türk Dünyası'nda iç turizmin mutlaka geliştirilmesi gerekir" şeklinde konuştu.
3. Dünya Türk Forumu'nun açılışında bir konuşma yapan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Yalçıntaş, forumun Edirne gibi tarihi bir şehirde ve tarihi bir mekanda yapılmasının önemini belirtti. Daha sonra TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, Yunus Emre Enstitüsü Başkan Yardımcısı Dr. Ebubekir Ceylan, TÜRKSOY Genel Sekreteri Düsen Kaseinov, Kazakistan Ankara Büyükelçisi Canseyit Tüymebayev, Irak İllerden Sorumlu Devlet ve İletişim Bakanı Torhan Almufti bire konuşma yaptılar.

Mc CARTHY: "BALKANLARDA 5 MİLYON MÜSLÜMAN HAYATINI KAYBETTİ; ONDAN SÖZ EDEN YOK"


 “Türk ve Ermeni Diasporaları” konularının da ağırlıklı olarak tartışıldığı forumda, Loisville Üniversitesi’nden Justin Mc Carthy, bu konudaki geniş arşiv çalışmalarından çıkardığı sonuçlara göre değerlendirmeler yaptı ve sözde Ermeni soykırımı konusunda çok çarpıcı bilgiler verdi.  “Bazı uzmanlarca belirtildiği gibi 1.5 milyon Ermeni’nin öldürülmesinin söz konusu olamaz" diyen Mc Carthy, "Zira o tarihte Anadolu'da o kadar Ermeni yaşamıyordu" dedi. 1915 zorunlu göç uygulamasında meydana gelen ölümlerin de yol ve hava koşulları bağlantılı olduğunu belirten Mc Carthy,  Bütün bunlar gözönüne alındığında, 1915 olaylarına asla "soykırım" denemeyeceğini  belirtti.  
"O yıllarda asıl araştırılması, konuşulması gereken konu, Balkanlar'da yüzlerce yıllık vatanından göçe zorlanan insanlara uygulanan zulümdür;  5 milyon insan yalnızca Müslüman oldukları için katledilmiştir" diyen Mc Carthy, o tarihte Balkanlardan 5 milyon Türk’ün tehcire zorlandığını, zorlu koşullar nedeniyle öldürüldüğünü, fakat bu konunun hem Batılı tarihçiler hem de Türk tarihçileri tarafından gerektiği şekilde araştırılıp dile getirilmediğini söyledi.

AZERBAYCAN'IN KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADIK


3. DÜNYA TÜRK FORUMU açılş resepsiyonu Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde gerçekleştirildi. Resepsiyona katılan Azerbaycan Milletvekili Doç. Dr. Ganire Paşayeva, Soma'daki maden ocağında 300’den fazla insanımızın hayatını kaybetmesinden dolayı Türkiye'deki kardeşlerine  baş sağlığı diledi. Böyle acıların ne Türkiye’de ne Azerbeycan’da nede başka bir yerde yaşanmaması dileğinde bulunan Paşayeva, "Soma'da yaşanan facianın  neden olduğu ortak acımızdan dolayı Azerbeycan’da Cumhuriyet'imizin kuruluş yıldönümü  kutlamaları yapılmadı. Azerbaycan Milli Lideri Haydar Aliyev’in dediği ‘biz bir millet iki devtetiz’, kardeşimiz kan ağlarken biz kutlama yapamazdık" şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Azerbeycan Milletvekili Paşayeva, Edirne Valisi Hasan Duruer ve TASAM Başkanı Süleyman Şensoy pastayı birlikte kestiler.Türk Dünyası'nın çeşitli yörelerinden gelen sanatçılar, kendi kültürlerinden oyunlar sundular.  

"KIZIL ELMA" ÖDÜL TÖRENİ


Forumunikinci günü gecesinde, geçen yıl alınan kararlar doğrultusunda "Kızıl Elma" ödül töeni yapıldı. Ödül dağıtımında politikanın ağır bastığı konuşuldu.
Forumda sunulan tebliğler doğrultusunda hazırlanan deklerasyon 5. sayfada; SOHBET köşemizde okuyabilirsiniz.

EDİRNE VALİSİ DURUER: "1354'TEN BERİ BALKANLARDAYIZ"


Açılışta  ev sahibi olarak bir konuşma yapan Edirne Valisi Hasan Duruer, katılımcıları tarihi mekanda ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Vali Duruer, "Biliyorsunuz, Osmanlı'nın Balkanlara çıkışı 1354'tür. (...) 1354'ten Balkan topraklarındaydık, fakat 1828'den itibaren Türkler sürekli olarak katliama uğradılar. Dr. Mc Carthy'nin çok güzel bir tespitiyle, yaklaşık 5 milyon insanımız sürgüne, göçe veya katliama maruz kaldılar. Millet olarak yaptığımız iyilikleri de kötülükleri de çabuk unutuyoruz. Bugün Ermeni meselesine baktığımızda, onlar unutmuyorlar ve kimliklerinin bir parçası olduğunu kabul ettikleri halde maalesef biz Balkanlarda, Ortadoğu'da, Kafkaslarda yapılan katliamları çok çabuk unutuyoruz. Bu toplantıların neticelerini çokiyi değerlendirmek gerekir. Türk Dünyası'ndaki gayrisafi milli hasılaya baktığımız zaman, maalesef bir Almanya veya çok tanınmış bir firma kadar olmadığını görüyoruz. Bu bize acı veriyor" dedi.
Vali Duruer konuşmasında, Osmanlı'ya 82 yıl başkentlik yapmış olan ve başta Süleymaniye gibi muhteşem eserler barındıran Edirne'nin tarihimizde çok önemli bir merkez olduğunu belirterek bu tarihi şehrimizin turizm açısından layık olduğu ölçüde ilgi görmediğini de belirtti.

3. DÜNYA TÜRK FORUMU DEKLARASYONU


3. Dünya Türk Forumu'nda bu yıl ana tema olarak  “Kültür Diplomasisi ve Turizm” , “Türk ve Ermeni Diasporaları” konularında çeşitli ülke temsilcileri tarafından özenle hazırlanmış tebliğler sunurdu, öneriler dile getirildi. Forumda sunulan tebliğler doğrultusunda hazırlanan deklerasyon metni şöyle:
"3. Dünya Türk Forumu, 28 - 30 Mayıs 2014 tarihleri arasında Edirne’de yapıcı ve samimi bir ortam içinde gerçekleştirilmiştir.
TASAM Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı işbirliği ile Edirne Valiliği ev sahipliğinde düzenlenen 3. Dünya Türk Forumu’nda “Türk Cumhuriyetleri; Kültür Diplomasisi ve Turizm” ile “Türk ve Ermeni Diasporaları; Kamu Diplomasisi: Fırsatlar ve Riskler” ana temaları üzerine odaklanılmıştır. Toplantıya, bağımsız Türk dili konuşan ülkelerden ve Türk Diasporalarının bulunduğu 60 ülkeden düşünce ve kanaat önderleri, sivil toplum ve düşünce kuruluşlarının yöneticileri, akademisyenler, Türkiye ve katılımcı ülkelerden ulusal parlamento üyeleri, senatörler, Irak Cumhuriyeti İllerden Sorumlu Devlet Bakanı ve İletişim Bakanı, Tataristan Özerk Cumhuriyeti Kültür Bakanı, Makedonya Devlet Bakanı,  KKTC Meclis Eski Başkanı ve Başbakanı ile çeşitli seviyelerde protokol temsilcileri, Türk Konseyi Genel Sekreteri, TÜRKSOY Genel Sekreteri, Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, yerel yönetim temsilcileri, gözlemci diplomatik misyon temsilcileri ve ilgili uzmanlar ile medya temsilcileri katılmışlardır.
Bu çerçevede, “Türk Cumhuriyetleri; Kültür Diplomasisi ve Turizm” ana teması altında “Kültür Diplomasisi; Yeni Araçlar ve Modeller”, “Kültür Diplomasisi ve Turizm Perspektifleri; ( Azerbaycan - Kazakistan - Kırgızistan - Özbekistan )”, “Kültür Diplomasisi ve Turizm Perspektifleri ( Türkmenistan - Türkiye - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti )”, “Turizmde Devlet Dışı Aktörler; Proaktif Öneriler; Sivil Toplum, Özel Sektör, Turizmde İkili ve Çok Taraflı İşbirliği”, “Sağlık Turizmi”, “Turizmde Devlet Dışı Aktörler; Yerel Yönetimler” konuları tartışılırken “Türk ve Ermeni Diasporaları; Kamu Diplomasisi: Fırsatlar ve Riskler” ana teması altında “Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne Türk - Ermeni ilişkilerine Tarihsel Bakış”, “Türk - Ermeni İlişkilerinde Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, “Türk - Ermeni Diasporaları Entelektüel Diyaloğu; Proaktif Perspektifler, ( Türk Diasporaları - Ermeni Diasporaları )”, “Üçüncü Tarafların Türk - Ermeni Sorunu Karşısındaki Tutumları: Nedenler ve Sonuçlar” ve  “Turizmde Devlet Dışı Aktörler;  Medya” konuları ele alınmıştır. Ayrıca, bu hususlarda Dünya Türk Forumu katılımcısı ülkeler ve diasporalar arasında işbirliği gerçekleştirilebilecek alanlara dair görüş teatisinde bulunulmuştur.
“Türk Cumhuriyetleri; Kültür Diplomasisi ve Turizm” ana teması altında alınan kararlar şöyledir:
1.      Turizm, Türk Dünyası ve Orta Asya Cumhuriyetleri perspektifinde çok iyi bir konuma sahip değildir. Bağımsızlıktan sonra özellikle inanç ve kültür turizmi açısından çalışmalar yapılmış olsa da yeterli değildir. Bunun için Türkiye örnek alınarak yeni çalışmalar yapılabilir. Turizm Türk Dünyası’nın birleşmesinde bir faktör olarak kullanılabilir.
2.      Kültür Diplomasisinin temel referanslarından birisi olan Eğitim, Avrupa Türk Toplumu’nun en temel sorunlarından biridir. Türk Toplumu ve STK’larının etkin hareket edebilmesi ve gereken entelektüel birikimin oluşması için eğitim seviyesi yükseltilmelidir.  Türk Devletleri bu sorunun çözülmesi için gerekli önlemleri almalı, Diaspora’daki soydaşlarında bu bilincin oluşması için de çalışmalar yapmalıdır. Bu STK’lar hem tanıtım hem de fikirlerin kabulünün sağlanmasında aktif rol alabilmek için uluslararası kuruluşlara üye olmalı, yönetimlerine girmelidirler. Türk Toplumları böylece zayıf oldukları lobicilik alanında faaliyet gösterebilecektir. Avrupa ve ABD’de lobiciliğin etkin kullanımının doğurduğu pozitif sonuçlar değerlendirildiğinde bu girişimin hem Türk Diasporaları hem de Türk Devletleri için önemli olduğu Forum sırasında defaatle vurgulanmıştır. Ayrıca Avrupa’daki eğitim süreci kapsamında Türk dilleri ile ilgili sorunların çözülmesi için de girişimlerde bulunulmalıdır.
3.      Türk Keneşi, Türk Akademisi, TÜRKSOY gibi kurumlar işbirliği geliştirme, ortak Türk medeni mirasını koruma ve destekleme girişimlerinde öncülük etmektedir. Bu sebeple, bu ve benzeri kurumlara toplumların ve devletlerin en üst düzeyde iştiraki sağlanmalı, destek verilmelidir. Özellikle, millî ve manevi değerlerimize karşı oluşabilecek tehditlere karşı TÜRKSOY çatısı aktif şekilde kullanılmalıdır.
4.      Kısa vadede Türk Cumhuriyetleri arasında Turizm Birlikleri kurulmalı ve vize kolaylığı gibi gerekli adımlar atılmalıdır. Özellikle gençler üzerinde etkili olacak Türk Dünyası kampanyaları yapılmalıdır. anayurttan ata yurduna turizm hareketliliği gerçekleştirilmeli, fuar işbirlikleri sağlanmalı ve özel havayolları arzı artırılmalıdır.
5.      Teknoloji, yeni turizm türlerinden biri olarak kabul edilmeli ve bu alan üzerine çalışmalar yapılmalıdır. Bunun için en güzel örnek Kazakistan’daki uzay üssü ve sağladığı uzay turizmidir. Bu üsten uzay seyahatlerinin planlanması ve üsteki imkânlardan faydalandırılması için insanların bölgeye çekilmesi bu turizm türünün iki amaçlı ve geleceğe yönelik olduğunu göstermektedir.
6.      Bağımsız Devletler Topluluğu’nun Bölge ülkelerini de içine alan bir ortak medya kanalı oluşturduğu bilinmektedir. Türk Dünyası kendi arasında bu şekilde bir ortak medya kanalına ağırlık vermelidir. Bu şekilde kültürel ve siyasal dezenformasyona karşı önlem alınmış, ortak toplumsal refleksin geliştirilmesine, kültür ve turizm ilişkilerinin derinleşmesine katkı sağlanmış olacaktır.
7.      Sağlık turizmi adına gerçekleştirilebilecek eylemler diğer ülkeler tarafından yanlış lanse edilebilmektedir. Bu sebeple dikkatli ve özenli davranılmalı, gerekli akreditasyonlar yapılmalı ve kontroller sıklaştırılmalıdır. Özel sağlık kurumları rekabet ortamına girmemeli, devlet hastaneleri ise bu turizm türünün parçası haline getirilmemelidir.
8.      Türk Dünyası içindeki iletişim ve ulaşım kanalları olabildiğince pratikleştirilmelidir. Bunun için Bakü - Tiflis - Kars Demiryolu gibi projeler ivedilikle gerçekleştirilmelidir.
9.      Türk Cumhuriyetleri arasında serbest dolaşım prensibi benimsenmelidir. Öncelikle malların ve sermayenin serbest dolaşımı, arkasından da insanların serbest dolaşımı sağlanmalıdır. Bu da öncelikle vizelerin kalkması ile gerçekleşebilecektir.
10.   Medyada uzmanlaşma Türk Dünyası adına son derece önemlidir. Özellikle toplumsal algı ve reflekslerin zarar görmemesi adına, haberler hazırlanırken Türk Cumhuriyetlerinin politikaları dikkate alınarak hareket edilmeli, özellikle tercüme haberlerde kullanılan tabirler uygun şekilde Türk dillerine çevrilmelidir. Ayrıca üçüncü ülkelere satışı yapılan televizyon dizi ve programlarında Türk kültürünün doğru yansıtılması sağlanmalıdır.
11.   Türk Dünyası’nda eğitim ve turizmin gelişmesi ile millî kültür ve eğitim standardı sağlanması için şu iki gelişmenin sağlanması elzemdir: 1- Türklerin 3 bin yıllık tarihçesindeki kültür varlığı ortaya çıkarılmalı, gerekli literatür oluşturulmalı ve öğretim seferberliği sağlanmalıdır. 2- Özellikle orta dereceli okullarda ortak ders programı geliştirilmelidir.
12.   2014 yılı için UNESCO’nun belirlediği “İsmail Gaspıralı’nın Ölümünün 100. Yılı” temalı etkinliklerin başarılı geçmesi ve Gaspıralı ile fikirlerinin tanınması için yapılacak etkinliklere katılım sağlanması adına çalışmalar yapılmalıdır.
13.   Kamu diplomasisi ve kültür diplomasisi açısından Kıbrıs bir laboratuvar olmuştur. Turizmin lokomotif sektör olduğu Ada’da yabancı konuklara ve 8 üniversite için değişik milletlerden gelen öğrencilere Kuzey Kıbrıs tanıtılmakta, Kıbrıs meselesi anlatılmaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki turizmin canlanması için adımlar atılmalı, üniversitelerinin nitelik dereceleri yükseltilmeli, uluslararası akreditasyonları sağlanmalı ve sayısının artırılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
“Türk ve Ermeni Diasporaları; Kamu Diplomasisi: Fırsatlar ve Riskler” ana teması altındaki kararlar:
14.   1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları üzerine birçok ülkenin parlamentosundan Türkiye aleyhinde kararlar çıkmıştır. Bu ve benzeri durumları engellemek için yapılması gerekenler 3 temel kulvarda yürütülmelidir: 1-Hukuki, 2-Akademik, 3-Siyasi.
15.   Ermenistan ile Türkiye arasında bir sorun olduğu söylenemez. İki ülke kadim komşudur. Fakat ikili ilişkiler yetersiz ve donuktur. Bunun iki temel nedeni vardır: 1- Ermenistan’ın 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına devlet politikası olarak sahip çıkması ve yeni nesilleri de bu fikirle yetiştirmesi, 2-Azerbaycan topraklarının bir bölümünün Ermenistan tarafından işgal edilmesi. Bu iki meselenin hakkaniyet ve doğruluk ilkelerine dayanarak çözülmesi ve hızlı bir normalleşme süreci yaşanması gerekmektedir. Fakat ikili ilişkilerin düzeltilmesi sürecinde Ermenilerin ekonomi - sanayi lobisinin etkisi düşünülüp dikkatli davranılmalı, devlet politikalarını etkileyecek hatalar yapılmamalıdır.
16.   1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları lehinde özellikle Ermeni Diasporası’nın mücadele verdiği ortadadır. Ayrıca üçüncü tarafların da meseleye müdahil olup kendi çıkarlarına göre konuyu başka mecralara kaydırdığı görülmektedir. Bu sebeple Türkiye Türklerinin yanı sıra tüm Türk Diasporaları’nın etkin olması, gerekli resmî ve toplumsal hassasiyetin oluşmasının sağlanması ve Ermeni Diasporası ile doğrudan iletişime geçilmesi gerekmektedir.
17.   Avrupa Türk Toplumu sayısal olarak fazla olmasına rağmen nitelik olarak yeterli derinliğe sahip değildir. Fikirsel olarak bölünmüş bulunan Türk toplumunun Ermeni meselesi gibi konularda birlik içinde ve etkin hareket etmesi sağlanmalıdır.
18.   Türkiye ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunun çözülmesinde Kazakistan’ın arabuluculuk teklifi değerlendirilmelidir.
19.   Kafkaslarda kalıcı barışın sağlanması için temel olarak Azerbaycan toprakları olan Dağlık Karabağ ve çevresindeki eyaletlerdeki işgal, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi gibi organların da aldığı kararlar doğrultusunda derhal sonlandırılmalıdır. Bu amaç için Türk Dünyası’nda ortak dayanışma gerçekleşmelidir.
Diğer konular hakkında alınan kararlar şöyledir:
20.   KKTC’nin ve Kıbrıs Türk Halkı’nın ekonomik ve siyasi baskılardan kurtarılması için gereken çalışmalar yapılmalıdır. Bunun için ambargoların kaldırılması, uçakların KKTC havaalanlarına doğrudan sefer yapabilmesi gibi adımların atılması sağlanmalıdır. Ada’daki meselenin çözülmesi için yapılan müzakerelerin ucu açık bırakılmadan süre sınırı öngörülerek yapılması şartı konmalıdır. Ayrıca KKTC Türk keneşine uygun statüde bir üyelikle kabul edilmelidir.
21.   Özbekistan’ın Türk Keneşi’ne üye olması için ısrarla davet edilmesi fikri ciddi şekilde benimsenmiştir. Türk Keneşi’nin kuruluş amaçlarını yerine getirebilmesi için tüm Türk Cumhuriyetlerinden eksiksiz destek alması gerekliliği vurgulanmıştır.
22.   Türk Cumhuriyetleri arasında bir ekonomik birlik kurulmalıdır. Bu ekonomik birlik ortak ekonomik çıkarların hayata geçirilmesine katkı sağlayacağı gibi siyasal birlikteliğe de temel teşkil edebilecektir. Bu amaç için öncelikle enerji projeleri devreye sokulabilir. Tüm Türk Cumhuriyetleri’ne fayda sağlayacak enerji kullanım ve iletim projelerinin yeterli tanıtımı yapılmalı, destek sağlanmalı, hayata geçirilmesi için çalışmalar hızlandırılmalıdır.
23.   Türk Dünyası adına yapılacak her tür çalışmanın nihai hedefinin Türk Birliği olacağı unutulmamalıdır. Dünya üzerinde en çok konuşulan 10 dilden biri olan Türkçe’nin dil birliğine gitmesi şarttır. Türk toplumları arasında dil birliğinin sağlanması için öncelikle alfabe birliği gerçekleştirilmelidir.
24.   Türk toplumlarında kullanılan Slav ekli soyadlarından Slav ekler kalkmalı, millî soyadları alınmalıdır.
25.   Suriye, Irak, Afganistan Türkmenleri, Uygur Türkleri ve Kırım Tatarları ile ilgili özel gündem oluşturulmalı ve etkinlikler yapılmalıdır.
26.   Balkan ülkelerinde yaşayan Türklerin önemi unutulmamalı, maruz kaldıkları dinî ve millî asimilasyon tehditleri hakkında gerekli önlemler alınmalı, Türk Dünyası ile bağlarının kopması engellenmelidir."
Türk Dünyası'nın geleceği açısından güzel temenni ve öneriler. Ne kadarının hayata geçirilebileceğini zaman gösterecek.