İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzünülecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak,onlara birbirlerini sevdirerek,karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir.-Gazi Mustafa Kemâl Atatürk-(1931)

 

Psikolojik Harekat kavramı hakkında diğer bütün sosyal bilimlerde olduğu gibi kesin bir tarif bulunmadığı gibi uygulamaları hakkında da konuyu inceleyenler arasında tam bir mutabakata varılamadığı bilinmektedir. Bu farklılık, hatta kavram kargaşası diyebileceğimiz ayrılığın başlıca iki sebebi vardır.

 

Bunlardan birincisi, Psikolojik Harekat kavramı çok geniş alanlarda kullanılan yaygın bir terimdir. Her bilim dalı kendi ilgi sahasına giren kısmı ile ilgili anlatımlar geliştirmiştir. Dolayısı ile kavramlar birbiri ile çelişkilidir.

 

 İkincisi ve en önemlisi ise; bu faaliyetin insan beynine hitabetmesi ve insan beyninde tutum ve davranış değişikliği yaratmayı hedef alması zorunluluğundan alenen yapılması imkansız olmasıdır.

 

Bir anlamda Psikolojik Harekat'ın doğal özelliği "Çok Gizli" bir faaliyet olmasıdır. Çok Gizlidir, çünkü insan karakteri kendisine dikte ettirilen doğruları değil, kendi kültürü çerçevesinde kendisinin algılayacağı doğruları seçer ve kendisine dışarıdan yönlendirilen  ve zorlama olduğu anlaşılan fikirleri asla kabul etmez. Sonunda doğal olarak yönlendirilen fikre karşı savunmaya geçer ve bunu şiddetle reddeder. İşte bu yüzden "Gizlilik" bu harekatın temel özelliğidir. Bunun sonucu olarak tamamen gizli olarak yapılan bu harekatın uygulama sonuçlarını da tam anlamı ile tesbit etmek mümkün değildir.

 

Çok üst düzeyde planlanan siyasi düşünce ile politikaları oluşturacak milli menfaatler ve milli hedeflerin söz konusu olduğu uygulamalar hakkında yüzde yüz bilgi sahibi olmak zordur. Kaldı ki elde edilen bilgilerin de uygulamaların gereği olarak bilerek yanlış sızdırılabileceği her zaman vaki olduğundan yeterli bir değerlendirme yapılması da  genellikle mümkün olmaz.

 

Psikolojik Harekat konusunda genel bir mutabakat olmasa bile dünya çapında çok çeşitli uygulamalar mevcuttur. Uzun süre muharebe alanlarında kullanılıp, çoğunlukla düşmanı etkileme gayretleri olarak ele alınıp değerlendirilen Psikolojik Harekat bugün tamamen farklı olarak algılanmakta ve uygulanmaktadır. Bu faaliyet artık sadece savaş zamanlarını değil, barış dönemlerini de içine almaktadır. Sadece düşman tarafına değil, dost birliklere, tarafsız ve yabancı toplumlara da uygulanan birbiri ile kordineli yürütülen bir seri beyinleri etkileme faaliyeti şeklinde kullanılmaktadır.

 

Çoğu zaman bu harekatın en yaygın uygulama vasıtası olan "Propaganda" ile eşdeğer olarak Psikolojik Harekat; günümüzde yaygın şekilde kullanılan propaganda dışı faaliyetlerle de takviye edilerek sadece askeri faaliyetleri destekleyen bir işlev olmaktan çıkmıştır. Bu faaliyet bugün ülkeler arasında sürdürülen topyekün mücadelenin ( veya savaşların) dayandığı temel vasıta haline dönüşmüştür.

 

Barışta ve savaşta politik ve diplomatik milli hedeflerimiz ve milli menfaatlerimizin elde edilmesini destekleme faaliyeti olarak bilinen Psikolojik Harekatın savaş öncesi gerginlik dönemlerinde ve bunu takibeden harp halinde kullanılması hususu herkes tarafından kabul görmekte ve makul karşılanmaktadır. Bunun üzerinde hiçbir ciddi tartışma dahi olmamaktadır. Ancak barış dönemlerinde düşmanların maneviyatını çökertirken, kendi toplumunu güçlendirmek amacıyla kullanılabileceği konusu ise halen tartışılmaktadır.

 

Özellikle demokratik ülkelerin halkları Psikolojik Harekat uygulamasında ciddi tereddütler duymaktadır. Ülkemiz açısından da ayni tereddütler vaki olmuş ve mevcut Psikolojik Harekat teşkilatı kısa bir süre önce kaldırılmıştır.

 

Oysa bulunduğu coğrafyada sahip olduğu jeopolitik önem ve potansiyel gücü ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti sürekli olarak yoğun Psikolojik Harekat saldırısı ile karşı karşıya bulunmaktadır. Ülkemize ve insanlarımıza yönelik saldırıları kaynağında durdurmak maksadıyla muhtemel karşı saldırıları yapmak bir yana, insanlarımız devam eden saldırılar karşısında dahi savunmasız bırakılmıştır.

 

Savaş ve barış dönemlerinde milli politikaların en yaygın araçları olarak bilinen Diplomasi, Propaganda, Askeri faaliyetler, Ekonomik faaliyetlerin hepsi birlikte hasım tarafın saldırgan potansiyelini nötralize etmek gayretlerini içermektedir.  Buradan yola çıkarak Psikolojik Harekatın silahının sadece "Propaganda" olmadığını söyleyebiliriz. Propaganda esas olmakla beraber buna ilave olarak ve birbiriyle koordineli şekilde Ekonomik yardımlar, Turizm ve tanıtma faaliyetleri, Kültürel ve sanatsal alışverişler ile Spor temasları gibi etkinliklerden yararlanılmaktadır. Bunların herbiri Psikolojik Harekatın aracı olarak görülmelidir.

 

            Bu hususu biraz daha açacak olursak;

 

Bu faaliyetlerden güdülen maksat; düşman, dost ve tarafsız toplumların niyet ve maksatlarını kendi milli niyet ve maksatlarımızla çakıştırabilmek için politik, ekonomik, askeri ve ideolojik faaliyetlere psikoloji ilmini tatbik etmektir.

 

Milli hedef ve menfaatlere ulaşma vasıtası olarak kabul edilebilecek Psikolojik Harekatın barış zamanında ülkenin milli stratejileri ile çakıştırılması, yani birlikte yürütülmesi işlemi çok zor ve karmaşık bir faaliyettir. Bu işin büyük bir gizlilik içinde ve bir sanatkar titizliği ile dost ve tarafsız ülke toplumlarına mevcut ilişkileri zedelemeden  uygulanarak başarı kazanılması kolay değildir. Çünkü hiçbir fert  veya toplum psikolojik alanda da olsa bir karşı harekata hedef olmayı asla kabullenemez.

 

Bu bakımdan bir sanatkar ustalığı ile ele alınması gereken Psikolojik Harekat uygulamalarında hedef toplum üzerinde propaganda ve baskı etkisi doğuracak yaklaşımlardan şiddetle kaçınmak lazımdır.

 

Aslında hasım devletler arasında her alanda kesintisiz sürdürülen kıyasıya bir muharebe şekli olan Psikolojik Savaş'ın adının dahi Psikolojik Harekat olarak değiştirilmesi hususu işte bu baskı karakterinden kurtarılması içindir.

 

DEVAM EDECEK