Nitekim ağızlarından çıkardılar sonunda sakladıkları baklayı.

     Türkiye’den var utanmadan -bitmez tükenmez- toprak talepleri!

     Arkasından gelecek tazminat!

     Derken beklenecek durumu düzeltecek tanzimat istekleri!

     Kuzum bunların asıl gayeleri; kıran getirmek bu vatana!

     Ellerinden gelse, ateşe vermek Türk haneleri!

     Çünkü canlarım, kılıç hakkı Anadolu’yu, çok görüyorlar Türklere!

     İstiyorlar ki, kalmasın Anadolu’da, bir karış yer, bir tek Türk ferde!

     Evet, Ermeni kayıpları için soykırım demek, 

     Ermenilere soykırım uygulandı demek, 

     Aklı başında kimsenin kabul edeceği bir şey değil.

     O kadar değil ki, bu iftirayı yapanlara, bu ithama kalkışanlara, 

     Bu yanlışı yerleştirmek isteyenlere; 

     Her şeyden önce gerçek belgeler izin vermiyor. 

     Karşı çıkıyor. Onları yalanlıyor.

     Bunun içindir ki, sahte belgelere başvuruluyor,

     Sahte belgeler ihdas ediliyor, ortaya konuyor! Nitekim sözde soykırım hakkında 

     Yimialtı bin kitap yazıldı, yazdırıldı. Çoğu uydurma. Mesela: 

     Arapgir’den İskenderun’a giderken Sivas’a yaklaşıyordum (!) 

     Denilmesi gibi. Üstelik buna tekniği de âlet ediyorlar.

     Gözleri öyle dönmüş ki, sahte belgelerde bilgisizlik kol geziyor.

     Belgeyi öncelikle içindeki yanlış ve sahte bilgi yalanlıyor, ele veriyor.

     Özellikle foto-montaj usûlüyle aldatma ve yanıltma yolunu seçiyorlar.

     Ancak göz ucuyla bakanlar, üstünde dikkatle durmayanlar, 

     Teğet geçenlerde etkisini gösteriyor.

     Gerçekle karşılaşıncaya değin; 

     İster istemez Ermeni diasporasına âlet oluyor nice dünya insanı.

     İşin acı tarafı; kendi ilim adamlarımızdan da -nasılsa- kananlar çıkıyor!

     Sahte belgelerin tesirinde kalanlar oluyor! Ve dönüp kendi devletini, 

     Kendi milletini suçlayanlar; ilim kisvesinde oldukları halde 

     Bu oyunlara geliyor ve yabancıların ekmeğine yağ sürmüş oluyorlar!

     Eğer Osmanlı Devleti, Tehcir Kararı’nı, durup dururken alsaydı,

     Hiç yoktan, Ermenileri yerinden yurdundan etseydi; 

     Belki bir derece suçlamak mümkün olabilirdi. 

     Fakat yine soykırım yaptı denemezdi. Çünkü ortada, 

     Ermenileri toptan öldürmek, kasten yok etmek gibi 

     Bir durum söz konusu değildir.

     Belki sadece tedbirsizlik, ancak yeteri kadar 

     Güvenlik tertibatı almamakla suçlanabilir o kadar.

     Kaldı ki, tükenmek üzere bir devlet durumunda olan 

     Şanlı-mazlum Osmanlı Devleti, 

     Yine de elinden geleni yapmaya çalışmış.

     Asla art niyetli bir davranışın içinde olmamıştır.

     Bu, böyle biline dünyaca. Zaten başka türlü düşünemeyiz;

     O çok merhametli yegâne / tek insanî 

     Dünya devleti olan Osmanlı Devleti hakkında.

           Olmamış, bu devletin siyasetinde geçit, soykırıma

          Yazılıp çizilenler; hem zoruma gidiyor, hem arıma