3 Temmuz’da başlayan süreç artık sonlanma noktasında. Çok sayıda sanık ve zanlıyla başlayan ve olayın içine girip çıkan birbirinden farklı kesimlerden insanlar hakkında verilen kararlar ve sonrasında yapılan itirazlar, temyiz süresi ve nihai son…
Evet, Yargıtay tarafından açıklanan kararlar sonucunda Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ‘organize şike ve teşvik çetesi’ kurmak ve yönetmekten suçlu bulundu ve yattığı bir yıllık cezanın üzerine ikibuçuk yıl daha yatmasına hüküm verildi.
Bu sürecin aşağı yukarı böyle biteceği son derece belliydi. İzleyenler hatırlayacaklardır. Sürecin başlamasıyla birlikte, adım adım gelişmelerin nasıl seyir edeceğini yazılarımda dile getirmiş, Yargıtay’dan da an itibarıyla çıkan kararları kaleme almıştım.
Hukuki tabloya göre durum gösteriyor ki, Aziz Yıldırım için Fenerbahçe Kulübü Başkanlığı süreci sonlandı. Üstelik de karara itiraz hakkı da yok. Ancak bu kararın hemen sonrasında, başkan Yıldırım Fenerbahçe Kulübü resmi sitesinden yaptığı açıklamayla, “Ben Aziz Yıldırım olarak bu hukuka aykırı karara saygı duymuyorum ve bu siyasi kararı tanımıyorum. Fenerbahçe'yi, siyasi ve hukuk dışı kararlarla ve en önemlisi pusu geleneklerinden gelen uygulamalarla teslim almaya çalışanlar yine tarihi bir hatanın eşiğindedirler. Aziz Yıldırım üzerinden Fenerbahçe'ye kumpas kuranlar, Fenerbahçe'yi lekelemek isteyenler şunu iyi bilmelidirler ki; Aziz Yıldırım için tek gerçek Fenerbahçe'dir” dedi.
Doğaldır, böylesi bir durumda kişi ya da kurum refleksi bir tepki verecektir. Lakin Sayın Aziz Yıldırım’ın verdiği bu tepkide yer alan son cümle ile davranışları tamamen zıt bir görüntü vermiyor mu? 
Gelin biraz açalım; “Aziz Yıldırım için tek gerçek Fenerbahçe'dir”. Sayın Yıldırım eğer sizin için tek gerçek Fenerbahçe olsaydı, o çok sevdiğinizi iddia ettiğiniz kulübünüzü sizle birlikte ceza alan iki yönetici arkadaşınızla birlikte şike sarmalının içine çekmezdiniz. Diyelim ki, gerçekten bu olayda tamamen suçsuzsunuz. Yani, şike ve teşvik olayıyla ilişkiniz yok. (Kaldı ki, halen Fenerbahçe Türkiye Futbol Federasyonu’nca suçsuz ve şike olayının sahaya yansımadığı gerekçesiyle temiz konumdadır) Yargı sizi ve iki yönetici arkadaşınızı şike ve teşvik olayına teşebbüs, sizi ayrıca da, ‘organize şike ve teşvik çetesi’ kurmak ve yönetmekle suçluyor. Bu durumda hemen Fenerbahçe zırhının içinden çıkarak, o çok sevdiğiniz kulübünüzü olayın içinden belli bir oranda uzaklaştırmanız gerekmiyor muydu?
Bakın şu an bile, kararı tanımadığınızı, olayların dışında tutmanız gereken Fenerbahçe’nin resmi sitesinden yapıyorsunuz. Bu ‘yaman bir çelişki’ değil de nedir?
Şunu bilmenizde yarar var. Ortadaki tablo, “Aziz Yıldırım için tek gerçek Fenerbahçe'dir” sözlerinizle kesinlikle örtüşmüyor. Siz eğer hukuka karşı bir mücadele verecekseniz, bunu Fenerbahçe zırhının altında değil de, tamamen vatandaş Aziz Yıldırım konumunda gerçekleştirmelisiniz. Sarı Lacivertli camia için, tartışmasız çok önemli bir figürsünüz. Buna kimsenin itirazı yoktur. Sanırım olamaz da. Ancak, bu denli hırs ve narsist davranış eğiliminiz, artık Fenerbahçe’nin ve Fenerbahçelinin katlanabileceği boyutları aşmıştır. Geçmişte gerçekleştirdiğinizle ulaştığınız mertebeyi, şu süreçteki davranışlarınızla kamufle ettiğinizinde mi farkında değilsiniz?
Yukarıda bahsettiklerimin arasında gerektiği kadar anlaşılamamış olma ihtimalini göz önünde bulundurarak son kez ve çok net bir biçimde bir kez daha hatırlatmak istiyorum; Bugünden tezi yok, çok sevdiğinizi iddia ettiğiniz Fenerbahçe’yi, olayların dışında tutmak adına, başkanlık ceketini çıkarın. Verilen kararı tanıma ya da tanımama eyleminizi, Fenerbahçe Kulübü Başkanı olarak değil, sivil vatandaş Aziz Yıldırım olarak sürdürün. Bu durum hem sizin için hem de Fenerbahçe için çok daha hayırlı sonuçlar oluşturacaktır.  Yok, daha hala, “Önümüzdeki yakın günlerde hukuk beni bu koltuktan indirene kadar yerimdeyim” düşüncesindeyseniz de lütfen çıkıp kamuoyuna, “Ben Fenerbahçe kalkanının arkasından çıkmak istemiyorum” diye durumunuzu lanse edin.