HER ŞEYİN BİR BEDELİ VAR

GÖKKUBBEMDE AŞK VAR

Bu hafta röportaj konuğum Yazar-Şair Adem Kurudilek. 

Adem Bey’i yıllardır tanırım. Özverisini, efendiliğini, saygısını, bu yazı yolculuğuna yürekten bağlılığını takdir ettiğim insanlardan. Hele de şu pandeminin ortasında kitap çıkarabilmek büyük cesaret. Benim birçok ünlü röportajım çok sayıda da ünlü camiasından tanıdığım var mesleğim gereği. İnanın şu tırnaklarıyla başarı merdivenlerini çıkan, sesini duyurmaya çalışan, mütevazı insanlarla söyleşi yapmak çok daha kıymetli benim için. Bizim camiada çok var gösterişe popülariteye önem veren ben aksini yaparak bu tuaf gidişatı az da olsa değştirmeyi hedefliyorum. Bu söyleşilerim sayesinde çok insana gönül köprüsü kurdum. Çok kişiye el, kol oldum yolunu açtım. Dilerim ki meslektaşlarımın birçoğu da örnek alsın. Başarı basamaklarını ünlü olan birinin paçasına yapışarak değil de bu saygıdeğer isimleri, adı duyulmayan kalem ustalarını, bir köşede parlatılmayı bekleyen elmaslarımızı görsünler.

Adem Kurudilek; Kayseri doğumlu. Evli ve 19 yaşında bir kız çocuğu babası. Aslen Erzurumlu.  2013 senesinden sonraki yazdıklarını bir nüsha halinde biriktirmeye başlamış. Bir kısmını zaman zaman belirli bir sosyal mecra üzerinden de paylaşmış. Bu vesile ile kitabınız var mı sorusuyla çok karşılaşmış. Gösterilen ilgi neticesinde içinde böyle güzel satırların yer aldığı  “Gökkubbemde Aşk Var” şiir kitabı şubat ayının sonunda çıkmış. Daha çok taze raflarda. Sayın Kurudilek ile röportajımız sizlerle.

Aslı Hanım; Serüven olarak adlandıracak olursak eğer bu serüvenin sonu gelmez. Elimiz bıraksa dilimiz bırakmaz. O yüzden aklıma hiç getirmedim şimdiye kadar. Hem değil mi şairin elindeki kalem dilindeki kelam, hiç düşürür mü, toprağa vermeden selam.

Söyleyişimize sizi tanıyarak başlayabilir miyiz kimdir Adem Kurudirek?  Bir günü nasıl geçer?

Merhaba Aslı Hanım öncelikle böyle bir şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Ben,  11.12.1979 Kayseri doğumluyum. Evli ve 19 yaşında bir kız çocuğu babasıyım. Aslen Erzurumluyum, ailem 50ler de Kayseri’ye gelmişler, bütün öğrenimimi Kayseri’de tamamladım.  Gençlik yıllarımda belirli bir süre radyo spikerliği gazete reklamcılığı işlerinde çalıştım daha sonrası özel sektör, birkaç firmada yıllarca çeşitli görevlerde yer aldım.

Aslında kimseden farklı bir meşgalem yok. Fıtratımızda ne varsa kendimize akşama kadar yüklediğimiz gaile de o. Güne maalesef çoğu zaman erken başladığım söylenemez insanlarla bol bol sohbet etmeyi muhabbeti, gezmeyi ve herkes gibi okumayı çok seviyorum. Günlerimi okuyarak, paylaşarak ve duygularımı kaleme alarak geçiriyorum.

Henüz çok yeni Gökkubbemde Aşk Var. Okuru bol olsun Adem Bey. Kitabınızı çıkartmayı ne zaman ve nasıl düşündünüz?

Çok teşekkür ederim Aslı Hanım evet henüz çok yeni, inşallah okurunun beğenisiyle belirli bir yere gelir. Ne zaman ve nasıl sorusuna gelecek olursak, benim için duygularımı en iyi ifade edebilmemin yolu şiir. 2013 senesinden sonraki yazdıklarımı bir nüsha halinde biriktirmeye başlamıştım. Bir kısmını zaman zaman belirli bir sosyal mecra üzerinden de paylaştım. Bu vesile ile kitabınız var mı sorusuyla çok karşılaştım. Bende, gösterilen ilgi neticesinde böyle bir işe kalkıştım. Nihayetinde geçen sene arkadaşlar vasıtası ile Uyanış Yayınevi’nin sahibi Ahmet Bey'le tanıştık ve süreç başlamış oldu. Bu pandemi yüzünden ancak “Gökkubbemde Aşk Var” şubat ayının sonunda çıktı.

Kitabınızın ismini belirlerken göz önünde bulundurduğunuz kıstaslar nelerdir? Herhangi bir hikâyesi var mı kitap isminizin?

Aslında evet, yayınevimle belirlerken birkaç isim üzerinden yola çıkalım demiştik. İsim beni çok zorladı. Kitap içindeki şiirlerde insan için yaratılmış duygu ve davranışlar işlenildiği için, içerikten yola çıkarak belirlemeye çalıştık. En önemli ölçüt buydu bizim için. İnsanın yaşantısının hangi döneminde olursa olsun amaçları ve uğruna verdikleri, gösterdikleri gayretleri ne ise kubbesinde de ovar dedik. Bu sayede bu duyguları yansıtması hasebiyle birkaç isim daha belirlememize rağmen bu isimler arasından “Gökkubbemde Aşk Var” olmasına karar verdik. 

Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi tesadüfîmi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız bazı olaylardan mı etkilenip yazıyorsunuz?

Dediğiniz gibi bazen tesadüfî bezende tesadüf ettiğim olaylardan, bazen bir sohbetin konusu bazense görselinden etkilendiğim bir fotoğraf üzerine yazıyorum. Yani nerede ve zaman ne üzerine yazacağım pek belli olmuyor.

Şiirde gerçekçilik mi? İdeal dünyamı yoksa hüzün mü? 

İç dünyanızda yaşanan duyguların bir ifadesi olan şiirde, yaşantı veya yaşanmışlıkların yansıtılırken belirli kısıtlamaya tutulması bence yanlış. Hüznü de sevinci de acıyı da kederi de spesifik bir şekilde sınırı olmadan rahatça ifade edebilmelisiniz.

Şiirde imgenin yeri nerede olmalı?

Şiir içinde bir imgeyi betimlerken o imgeyi nasıl tasvir ettiğiniz kaleminizin kalitesini okuyucunuzun gözünde belirler. Bazen şiirin genel teması bir imge iken bezende her cümlenin bir imgeyle süslenmesi şairin ne kadar maharetli olduğunun bir göstergesidir. Bu bağlamda şiirdeki bu alışılmış veya alışılmamış bağdaştırmalar, yazarın hayal dünyasını daha kolay ifade edebilmesi ve şiir içerisindeki söylemlerine imgelerine can verebilmesi açısından bence bir zorunluluktur. 

“Gökkubbemde Aşk Var” şiir kitabınızda genel tema ve içerikten bahsedebilir misiniz?

KUBBEMİZİN ÖZNESİNDE AŞK VAR YÜKLEMİNDE İNSAN

Kısaca kitabımızın adından da anlaşılacağı üzere temamızda aşk var. Aşkın insanı düşürdüğü hallerden ve bu hal içindeyken yaşamış oldukları duygulardan yola çıkarak tamamıyla insanı konu edinen bir kitap. İçeriğinde insanın istek ve arzularını hayat boyunca karşılaştıkları durum veyahut olayları ve bu olaylar neticesinde oluşmuş ortak sevinç ile acılarını, naçizane konu edinip işlediğimiz kubbemizin öznesinde aşk var yükleminde insan.

Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?

ŞAİRİN ELİNDEKİ KALEM DİLİNDEKİ KELAM, HİÇ DÜŞER Mİ?

Serüven olarak adlandıracak olursak eğer bu serüvenin sonu gelmez Aslı Hanım elimiz bıraksa dilimiz bırakmaz. O yüzden aklıma hiç getirmedim şimdiye kadar. Hem değil mi şairin elindeki kalem dilindeki kelam, hiç düşer mi, toprağa vermeden selam.

Yazın yolculuğunda gelecek ile ilgili projelerinizden bahseder misiniz?

Yakın bir gelecekte okuyucuyla buluşmak için yeni kitapların hazırlıkları var. Elimden geldiğince bir yandan da sosyal mecralar üzerinden yazıyorum. Elim kalem tuttukça da yazmaya devam edeceğim inşallah. 

Ne tür okuyucu kitlesine hitap ediyorsunuz?

Ben şahsım adına şu veyahut bu şekilde belirli bir kitleye hitap ederek yazdığımı düşünmüyorum ama alanımız şiir olduğundan naçizane şiir severlere diyebiliriz.

“Gökkubbemde aşk var” ile birlikte güzel bir okur kitlesi yakaladınız bunu yakinen takipteyim. Kitap ile sizce ilgili dönütler nasıldı?

Kitap henüz çok yeni ama okuyuculardan gelen tepkiler, şu ana kadar çok güzel. Kitap hakkında olumsuz hiçbir geri dönüş almadım. Umarım tutturduğumuz bu ivme insanlara kendimizi anlatma yolunda bize bir gayret vesilesi olur.

Şu an gündemde olan Corona virüsü meselesi hayatımızın maalesef tam ortasına oturmuş durumda. Bu husus kitap satışlarında, dergi ve gazete gibi yazılı basımlarda kötü bir etki yaptı. Birçok aktif piyasa çöktü. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz? Nasıl toparlanabilir bu süreç?

Maalesef, bu sürecin sadece piyasalar üzerinde değil insan hayatı üzerinde de nasıl bir etki bıraktığı aşikâr. Belirli bir toplum anlayışı üzerine tekrar yapılanmamız gerektiği kanaatindeyim. Bireysel egemenlik mücadelesi vermek yerine toplum içerisindeki yerini vazife bilip ona göre hareket etmeliyiz. Her şeyin başı sağlık, Akli, bedeni ve ruhi sağlığımızı yitirmeden ne kadar kısa bir süre içerisinde bu Corona belasını def edebilirsek normalleşebilir ve insancıl melekelerimizi yerine getirmeye devam edebiliriz. Bu sayede sorunlarımızın böylece bir bir ortadan kalkacağına inanıyorum.

Bende bu yazın meziyetin sonradan kazanıldığına inananlardan değilim. Sizi yazmaya özendiren şeyler neydi?

Bende kesinlikle aynı kanaatteyim Aslı Hanım. Yazmak işi kişinin meziyetindendir. Bu yüzden yazım kalitesi yazarın maharetini gösterir. Bunca üstad varken bende kendimi bu hususta çokta maharetli görmüyorum ama evveliyattan hevesliydim yazmaya. Kendimi duygu insanı olarak görüyorum ve bu duygularımı ifade etme arzusu beni yazmaya zorladı, özendirdi diyebilirim.

Türkiye’de kitap yayımlatmak zor mu dur? Bu yolculuğa adım atacak lakin hiç bilmiyorum ne yapacağımı diyen genç kalemdaşlarımız için bir kitabı yayımlatmak için hangi süreçlerden geçmek gerekir?

Ülkemizde kitap çıkarmaya engel bir zorluk görmüyorum. Ama bu yola adım atacak arkadaşlara tavsiyem eserlerini bir arada toplayıp yayınevlerinin karşısına öyle çıkmaları veya alanlarındaki güvendikleri kişilerden tavsiye almaları sonrası çorap söküğü gibi gelir zaten.

İnsanların çoğu hayatımı yazsam roman olur der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir?

YAZMAK, YETENEK BİR KARAKTER İŞİDİR

Hayatını romanlaştırmak isteyenler zaman zaman olmuştur ve örnekleri mevcuttur. Ama bir hayatın roman niteliği kazanması okuyucuların bir romandan beklentileriyle aynı orantıdadır. Kolay iş değildir herkes yazamaz. Yazmak, sizinde dediğiniz gibi bir yetenek bir karakter işidir Aslı Hanım. 

Neden şu an revaçta olan roman, öykü ve deneme değil de şiir yazarlığı?

Şiir benim için bambaşka bir şey, bir tutku Aslı Hanım. Ebette, belki roman belki de öykü yazabilirdik Lakin şiirde kendimi hem daha iyi ifade edebildiğimi düşünüyorum.

Edebiyat dergileri ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Şiir öykü ve edebi makalelerden oluşan günümüz dergileri evveliyatta olduğu gibi şimdide önemini korumaktadır. Hem dergiler gördüğüm kadarıyla da yeni yazar yeni şair adaylarına imkân, olanaklar tanıması açısından önemlidir. Yazarları bir araya getirmesi dergileri renkli, okumayı zevkli hale getirmektedir.

Peki, bu yolculukta ne zaman ben artık yazarım diyebildiniz? Ya da kendinizi yazar olarak tanımlıyor musunuz?

Daima öğrenmeye aç bir kişiliğe sahip olduğum söylenir. Bu sebeple her daim gözlemciyimdir gün içerisinde hangi kanal vasıtası ile olursa olsun toplumun hassasiyetleriyle belirli bir olaya verdikleri tepkileri, insanın insana genel yaşam içinde birbirlerine sergiledikleri tutum ve eylemleri, insanı anlamak adına gözlemlerim. Belki de bu bendeki yazma arzusunun bir sebebidir. Ama şu ana kadar ben yazarım demedim. Daha çok öğrenecek şeyimiz var, biz gönül talebesiyiz Aslı Hanım.

Günümüz gençliğine, bende yazmak istiyorum diyen geç yazarlara tavsiye verecek olsanız bunlar ne olurdu?

Daima gözlemci, araştırmacı olsunlar. Bol bol okusunlar hiçbir zaman yazmaktan vazgeçmesinler.  Usta bir şairin bir şiiri tamamlayabilmesi için ne kadar silip tekrar yazdığını veya bir şiirin ne kadar uzun bir süre içerisinde çıkabileceğini unutmasınlar. Çalışmadan emek vermeden bir yere gelinmeyeceğin farkına kesinlikle varsınlar. Ona göre davranıp gayret etsinler bunların sonucunda karşılarına herhangi bir engelin de çıkabileceğini düşünmüyorum.

Teşekkür ederim Aslı Hanım.

Röportaj: Aslı Mercan Sarı