“KIRLANGIÇ DÖNGÜSÜ” ÇIKTI!

Bu hafta röportaj konuğum nahif bir hanımefendi, gönül insanı, hassasiyetlerini sevdiğim güzel yürek, yazar Serpil Güntay. Sevgili Serpil Güntay ile yeni çıkan kitabı Kırlangıç Döngüsü’nü ve kendi içsel yaşamına dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Röportajımız sizlerle.

Söyleşimize sizi tanıyarak başlayabilir miyiz kimdir Serpil Güntay? Bir günü nasıl geçer?

Merhabalar Aslı Hanım. Uzun yıllar kendi şirketimi yönetip, sigorta acentesi olarak emekli oldum. Günlük hayatın koşuşturmasından kapattığım, göremediğim kalbimin yolunda yürümeye karar verdim. Ve çocukluğumdan beri güçlü olan sezgilerimin peşine düştüm. Bu yol da beni daha çok okumaya, yazmaya, öğrenmeye, dua ve meditasyona çekti. Hem kendim hem de çevrem için “daha iyi nasıl yaşanır, bu hayatta derslerimiz, sınavlarımız nelerdir, bunların üstesinden nasıl geliriz…” sorularının cevapları üzerine çalışmalar yapıyorum. Bunların yanında patchwork (kırkyama), nakış ve örgülerimi de ihmal etmiyorum. Her ne yapıyorsam sevgiyle yapıyorum.

Henüz çok yeni Kırlangıç Döngüsü. Okuru bol olsun Serpil Hanım. Kitabınızı çıkartmayı ne zaman ve nasıl düşündünüz?

Çok teşekkür ediyorum. Yıllardır iki kitap yazma hayalim vardı, konuları aklımda ve aktarmak istediğim. Kırlangıç Döngüsü ikinci kitabım. İlk kitabım O Şeytan Benim basıldıktan kısa bir süre sonra yazmaya başladım. Son noktayı koyup, tamamlandığını düşündüğümde, “artık okuyucuyla buluşmalı” diyerek basıma geçtik. 

Kitabınızın ismini belirlerken göz önünde bulundurduğunuz kıstaslar nelerdir? Herhangi bir hikayesi var mı kitap isminizin?

KİTABIM ANADOLU’DA GEÇEN BİR DÖNÜŞÜM HİKÂYESİ

Kitabım Anadolu’da geçen bir dönüşüm hikâyesi. Dönüşümler sancılıdır, kolay yollardan geçmezler. Güç, zeka, beceri, titizlik ister. Dirençli ve istikrarlı olmak gerekir, yollar çetrefillidir çünkü. Bunları düşündüğümde kırlangıçlar gelir aklıma. Familyalarında tektir tüm özellikleriyle. İnsanla özdeşleştirdim içimde. Keşke dedim, keşke bizde böyle sağlam dayanıklı yapsak yaşam alanlarımızı sevgiyle… Ve kitabımın ismi böyle doğdu.

Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi tesadüfi mi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız bazı olaylardan mı etkilenip yazıyorsunuz?

Tesadüf değil. Konular benim hayata bakışım ve bu hayatta doğru olduklarına yürekten inandığım ilkelerim. 

Romanda gerçeklik mi? İdeal dünya mı yoksa hüzün mü?

Gerçeklik önemli benim için. Gerçeğin içinde çokça hüzün var zaten. Hüznü nasıl aşacağımızı öğrendiğimizde de ideal bir yaşam sunuluyor bizlere. Hepsi zincirin birbirinden ayrılmaz halkaları. Ama ilk halka gerçekle yüzleşmek.

“Kırlangıç Döngüsü” Roman kitabınızda genel tema ve içerikten biraz bahsedebilir misiniz?

DİRLİĞİN ANCAK BİRLİKTEN GELECEĞİNİ ANLATAN KİTAP

Kırlangıç Döngüsü, Dirliğin ancak Birlikten geleceğini anlatan, insanların birbirinden ayrı olmadığını, Yaradan’ın hepimizi aynı sevgiyle yarattığını, karşımıza çıkan her insanda kendimizden bir parça, ondan bize bir yansıma olduğunu anlamamız gerektiği ve çözümlerin sadece ve sadece kalbimizin derinliklerinde olduğu ve o derinliklere yapılan yolculuğa vurgu yapan bir kitap.

Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?

Söyleşimizin başlarında iki kitap yazma hayalimden söz etmiştim. Evet, o iki kitap oldu. Ama yola çıkmak diye de bir şey varmış, geri dönüşü olmayan… Her bir kitap bir başka konunun doğumunu hazırlıyormuş meğerse. Kitap yolculuğum bunu öğretti bana. Dilim döndüğünce, ömrüm yettiğince yazmayı sürdüreceğim.

Kimsenin okumayacağını bilseniz de yazar mıydınız?

Kimsenin okumayacağını bilsem de yine de yazardım. Yazdıklarıma inandığım için yazıyorum çünkü. Mutlaka bir gün bir kişiye de olsa bir kelimesiyle dokunacaktır. Bunu hissetmek yazmam için en büyük sebep.

Yazın yolculuğunda gelecek ile ilgili projelerinizden bahseder misiniz?

Yazmak yoluyla sevgiyi şefkati en doğru şekliyle anlatabilmek. Sevmenin, kendimizi sevmekten başlayacağının önemini aktarabilmek. Ben suya bir taş attım sevgi halkası oluşturmak için. Birlik, beraberlik içinde şefkatle birbirimizin yüreğinden tutarak halkayı sonsuzluğa ulaştırmak. Huzur ve mutluluk insandan insana geçen bulaşıcı duygulardır. 

Ne tür okuyucu kitlesine hitap ediyorsunuz?

Kitaplarım varoluşla ilgili inanç temalı. İnsanın insanla sınanması. Yaratılan her şeyin sevilmeye değer olduğunu ama en önemlisinin insanın kendisini severek “önce ben” diyebilmesinin içinde barındırdığı iyileştirici gücü anlatıyor.  Hepimizi ilgilendiren konular diye düşünüyorum. Ayrım yapamıyorum o yüzden. 

“Kırlangıç Döngüsü” ile birlikte güzel bir okur kitlesi yakaladınız bunu yakinen takipteyim. Kitap ile ilgili sizce dönütler nasıldı?

Çok çok teşekkür ediyorum, yüreğinize sağlık. Mutluluğumu katlayıp, daha iyi ne yapabilirim sorumluluğunu artıran, kelimelerin yetmediği duygular yaşıyorum bu güzel takiplerde. Geri dönüşler muazzam. Ağlaya ağlaya okuyorum yorumları. Ne anlatmak istediğimi, detaylarıyla, benden çok daha güzel vurgularla anlatan, paylaşan sevgi dolu kalplerle buluştum. “Söylemek istediklerimi doğru ifade edebilmişim” coşkusunu yaşatan tüm kalplere sonsuz teşekkür ediyorum.

Bende bu yazın meziyetin sonradan kazanıldığına inananlardan değilim. Sizi yazmaya özendiren şey neydi?

Bana yazmanın baba genimden geçtiğine inanıyorum. Babam kalemi kâğıttan kaldırmadan sayfalarca şiir yazacak yeteneğe sahipti. Ve atasözlerini çok fazla ve yerinde kullanırdı, hepsinin anlamını açıklayarak. Genlerim bu şekilde desteklenerek gelişti sanırım. Babama olan hayranlığım da eklenince, büyüdükçe onun gibi olduğumu fark ettim. Edebiyatın içinde kaybolan, arapça farsça Türkçe kelimelerle dans eden bir Serpil ortaya çıktı. Çevremdeki herkes “yazmalısın” diyordu. Hayatın akışı içinde daha erken bir zamanda mümkün olmadı. Vakti şimdiymiş. 

Türkiye’de kitap yayımlamak zor mudur? Bu yolculuğa adım atacak lakin hiç bilmiyorum ne yapacağımı diyen genç kalemdaşlarımız için bir kitabı yayımlatmak için hangi süreçlerden geçmek gerekir?

Ben şanslıydım bu konuda. Karşıma doğru insanlar çıktı. Kolaylıkla aştık olası zorlukları. Fakat çevremden görüyorum, özellikle ilk kitapta çok kolay değil, isimsiz yazarsınız çünkü. Öyle söyleniyor. Her taşın altına siz elinizi koyuyorsunuz. Sizin emek verdiğiniz eseriniz sadece sizin için eser… Asıl süreç kitabı yazıp bitirdikten sonra başlıyor. O yüzden genç kalemdaşlarıma söyleyeceğim şey; yazdıklarına inansınlar, o inanç her kapıyı açar. Yazdıklarının arkasında güvenle dursunlar ki yayımlatmak süreci kolay olsun. Yola çıktıkları yayıneviyle birlikte tüm detaylarla ilgilenerek, biraz yorularak ama keyifle yol almalılar.

İnsanların çoğu “hayatımı yazsam roman olur” der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir?

HAYATI YAZMAK ROMAN DEĞİL, BİR İÇ DÖKÜŞ

Dünyada yaşayan insan sayısı kadar kader olduğuna ve kimsenin hayatı kimseninkine benzemediğine göre evet herkesin hayatı bir romandır aslında. Ama hiç kimse başkasının hayatını okuyup, kendi hayatına yön vermiyor. Herkesin dünyaya geliş amacı kendine has. Hayatı yazmak roman değil, bir iç döküş gibi geliyor bana. İnsan sadece hayatından örnekler verebilir. Yazmak, doğuştan gelen, sonradan geliştirilen bir yetenek diye düşünüyorum. 

Neden şu an revaçta olan şiir, öykü ve deneme değil de roman yazarlığı?

Her dönemin kendi popüler yazınsalları oluyor. Ben bu konuda içimden geldiği gibi hareket ediyorum. Yaşam deneyimlerim doğrultusunda yazmayı seviyorum. Benim hamurumda roman var. Gerek konularım, gerek karakterlerim romanda can buluyor diye düşünüyorum.

Edebiyat Dergileri ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

İçinde kültür ve sanatın olduğu her çalışma, her emek benim için çok kıymetli. Günümüzde süreli yayınları ayakta tutmanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. Dergiler her daim özeldir ve yayın hayatlarına hep devam etmeleri gerekmektedir. Kendi adıma elimden geldiğince her dergiyi desteklemeye önem veriyor, özen gösteriyorum. 

Peki, bu yolculukta ne zaman ben artık yazarım diyebildiniz? Ya da kendinizi “yazar” olarak tanımlıyor musunuz?

İlk kitabımda “yazan” dım. Kırlangıç Döngüsü’nde biraz daha yol katettim dedim. Ama hala yazar olarak tanımlayamıyorum kendimi. Uzun soluklu bir yolculuk, devamlı değişip gelişiyoruz. Bir gün belki… Kaçıncı kitapta bilmiyorum…

Fakat şöyle bir açıklamam var. Kırlangıç Döngüsü dijital platformda da yerini aldı, sesli kitap olarak. “Kitabınızı siz seslendirir misiniz,” diye sorduklarında çok mutlu oldum. Dünyaya fikirlerinle ve ayrıca sesinle bir eser bırakmak. Hazzı bambaşka. “Kayıt bitti” dendiğinde, gözlerim ıslak “çok güzel yazmışım” diyerek stüdyodan çıktığım esnada “yazar” duygusunu yaşadım. Adlandırmasam da…

Günümüzün gençliğine, bende yazmak istiyorum diyen genç yazarlara tavsiye verecek olsanız bunlar ne olurdu?

“Bende yazmak istiyorum” diyen gençlere ilk ve tek söyleyeceğim şey “lütfen ertelemeyin” olur. “Yazın, kalbinizde ne varsa dökün kâğıtlara, sözler gidecekleri doğru yolları, varacakları yürekleri bilir. Yeter ki ertelemeyin, vazgeçmeyin.”

Sevgilerimle ve Saygılarımla…

RÖPORTAJ: Aslı Mercan Sarı