Şifalı bitkiler tabiatın en kıymetli hazineleridir. Her derde deva olduğu kuşaktan kuşağa aktarılır. Şereflikoçhisar’ın coğrafi yapısına göre yetişen bitkilerin çeşitli molekül ve vitamin bakımından, insanlar için oldukça faydalı olduğu kanıtlanmıştır.  İlkbahar gelince şifalı bitkiler kırlarda, dağlarda,  yaylarda coşar.  Yemekten, sağlığa kadar birçok faydası bulunan yöresel şifalı bitkileri yakından tanımaya ne dersiniz?

Cicik kulağı- namı diğer madımak: Doğada kendiliğinden yetişen bir bitkidir. Toplaması zordur. Özellikle köylerde bol bulunur. Yoğurt ve yufka ekmek ile yenilmesi harikadır. Madımak yemeğine pastırma ve bulgur yakışıyor. İsteğe göre yumurtalı da yapılabilir. Madımak, güçlü antioksidan özelliği sayesinde vücudu serbest radikallere karşı koruyor. Kan şekerinin dengelenmesine destek oluyor, özellikle yüksek kan şekerini normal seviyelere indirmede etkili olduğu biliniyor. İdrar söktürücü özellik gösteriyor. Kış mevsiminde kurusu tüketilir.

Tuz börülcesi: Tuzcu bitkiler grubunda, Tuz otu olarak da bilinir. Tuz Gölü çevre kıyılarında yetişir. Endemik bir bitkidir. Mineral bakımından oldukça zengindir. Özellikle mayıs-haziran aylarında yeşil renge sahip olan bitki, ağustos-eylül aylarında kızıl renge dönüşür. Ekşimtırak ve hoş bir aroması vardır. Yeşil ve taze iken, salatası ve turşusu yapılır. 

Gebere: Kapari bitkisi Şereflikoçhisar’da gebere adıyla bilinir. Bitkinin tomurcukları, meyvesi ve yaprakları turşu yapılarak tüketilmektedir.  Hücrelerin yenilenmesinde faydalı olan bu bitki, salata, balık yanında tüketilmesinin yanı sıra birçok yemeğin yapımında da kullanılıyor. Kaparinin çiçekleri kurutulup çay olarak da tüketilir.  Kapari bitkisi fosfor, potasyum ve kalsiyum bakımından oldukça zengindir. Kapari çiçek tomurcuklarında protein, mineraller ve A vitamini fazlaca bulunur.

Soğukluk:  Tarlalarda, bahçelerde kendiliğinden yetişen, küçük yapraklı bir bitkidir. kendine özgü mayhoş tadıyla çok sevilen soğukluk aynı zamanda zengin bir omega-3 kaynağıdır.   Kalp dostu bir bitkidir.   Kandaki şeker oranını düşürür. Uykusuzluğa ve zihin yorgunluğuna iyi gelir. Bağırsakları yumuşatır. Baş ağrısı ve vücuttaki diğer ağrıları gidermeye yardımcı olur. Semizotu diğer adıdır. Çok topraklı satıldığı için bolca yıkanması gerekiyor.  Bulgurlu yemeği ve sarımsaklı yoğurtlu  salatası yapılır.

Çıtlık: Karaciğer ve böreğin en iyi dostu olan ve bilimsel adı  “karahindiba’’ doğal bir şifa deposu. Yumurta ile salatası yapılan nefis bir bitki türüdür. İlkbahar mevsimi dışında “yufka ekmek ile dürüm yapsak, olsa da yesek” denilecek kadar özlenir.  Antioksidan özelliğe sahiptir. Sindirim sistemini düzenler, kansere karşı korur. Diyabet hastaları için yararlıdır. En iyi doğal potasyum kaynaklarından biridir. A ve C vitamini ve mineraller yönünden zengindir. 

Gıcı:  Yaprakları turp yaprağına benzer. İlkbahar ve sonbaharda tarlalarda bulunur. Vitamin deposu bu bitkinin bulgurlu yemeği yapılır. Yufka ekmek ile dürümü çok lezzetlidir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. 

Tekesakalı:  İlkbahar aylarında toplanır.  Yemlik olarak da bilinir. Demir vitamini açısından çok zengindir. Genel olarak çiğ olarak tüketilir. C vitamini deposu olan bitkinin kavurması da çok lezzetlidir. Dede sakalı otu güzelce yıkanıp tuz ve limon sıkıldığı zaman harika bir lezzet oluşturur.

Kuş kuşekmeği otu: yol kenarlarında kendiliğinden yetişmektedir. Adeta şifa kaynağıdır. En fazla 35-40 santim büyüyen Kuş otu, oval yapraklara sahiptir. Kuş otu denmesinin sebebi, bitkisinin, küçük beyazımsı çiçeklerini kuşların çok sevmesinden kaynaklanmaktadır. Kuş otu bitkisinin içeriğinde, A, B1, B, K, P vitaminleri, bol miktarda C vitamini, flavon, tanen, pektin, şeker ve yeterli düzeyde meyve asitleri bulunur. Böbrekleri çalıştırır. Romatizma ağrılarına, gaz problemine, şişkinliğe iyi gelir.

Kenger: Dikenli bir bitkidir. Yenilen yeri köküdür. Bıçak yardımıyla  topraktan çıkarılıp, soyularak yenilir. Önemli bir besin bitkisidir, besin değeri oldukça yüksektir.  Kavurması çok lezzetlidir. Bitkinin kökünden elde edilen kenger sakızı da doğal olması sayesinde uzun yıllardır Şereflikoçhisar’da kullanılıyor. İyi bir kan temizleyici olup, damar tıkanıklığını önlemede yardımcı olmaktadır. Antioksidan içeriği sayesinde kenger otu, kanser tedavisinde de kullanılmaktadır.

Çiğdem:  Bir çeşit kar çiçeğidir. Sevinçtir, umuttur doğa için. Karların erimeye yüz tuttuğu yerlerde açmayan başlayan çiçekler üzerlerine yağacak sürpriz karlara hazırdır. Küçük otsu yapılı bitkiler, zor yaşam koşulları arasında güneşe selam verirler. Şereflikoçhisar dağlarında sarı ve beyaz renkleri mevcuttur. İlkbaharda çiçeklenen türlerin yumurtalığı toprak altında kalan uzun çiçek tüpleri vardır. Çiçekler geceleri ve kötü havalarda kapanır. Çiğdemin toprak altındaki yumrusu gıda olarak yenir. 

Papatya: Narin yapılı bir bitkidir. Gelin gibi açmış beyaz papatyalar bahçelerde, çayırlarda, tarlalarda, kırlarda yetişir. Toplanan papatyalar güneşte kurutulur. Mideyi düzeltir, gazları giderir, vücuda rahatlık verir. İshali önler. Kabızlığı giderir. Hazmı kolaylaştırır. Gripten kaynaklanan ağrılara iyi gelir, göğsü temizler. Boğaz ve bademcik iltihaplarına, diş etlerinde olan apse ve iltihaplara faydalıdır. Papatya çiçeği kurutulur ve çay olarak tüketilir.  

Domalan (keme): bir cins mantar olmasının yanında eşine az rastlanan bir lezzet. Görüntüsü yer elmasına benzer. Keme mantarı hayvanların otladığı, arazilerde yetişir. Bir adı da Yeryaran’dır. Adından da anlaşıldığı gibi, keme olgunlaştığında çoğu kez toprağı çatlatır, çatlağın arasından görülebilir. Domalan mantarı, düşük oranda doymamış yağ asidi içerdiği için yüksek kolesterole iyi gelen besinlerden biridir. Ayrıca bol miktarda protein içerdiği için kolesterolü sağlıklı bir seviyede tutmayı sağlar. Omuriliği güçlendirir.

Dağ kekiği: Kökleri küçük, gövdesi odunsu olan kekiğin topraktan 10-20 cm yüksekliğinde, dört tarafında ince dallar vardır. Güneşli havaları seven, suya çok az ihtiyaç duyan kekik, yüksek dağ ve tepelik alanlarda bulunur. Koyulduğu yemeklerin tadını bastırmadan, hoş koku katarak lezzetini artırması sağlar. Sindirimi kolaylaştırmak için yaprakları ufalanarak yemeklere katılması veya yaprak ve çiçekli kısımları suda kaynatılıp yemeklerden sonra tüketilmesi oldukça faydalıdır.

Göbelek: Mantar, göbelek diye bilinir. Doğada kendiliğinden yetişir.  Birçok türü vardır. Sadece Nisan Mayıs ayları arasında görülen kuzugöbeği mantarının toplanması zamanının gelmesiyle birlikte kavak ağaçlarının dibinde nadiren de meşe ağaçlarının dibinde evlek halinde ya da tek olarak görülür.  Yağışların ardından göbelek toplanmaya başlanır. Yüksek oranda protein, fosfor ve folik asit içerir. Dokuların yara aldığında hücrelerin kendini kolay tamir etmesine yardım eder. Kemik ve dişleri güçlendirir. Kolesterolü düzenlemeye, dengelemeye yardım eder. 

Sirken otu: Tarla ve yol kenarlarında yetişir. Ispanak gibi pişirilebilir. A, B, C, B6 vitaminleri ve mineral içermektedir. Kanı temizler. Lifli bir ottur. Lif kaynağı olduğu için sindirimi düzenler. Romatizmalara iyi gelir. Sirken otu börek yapımında da  kullanılır.

Tuzcul ada çay: Tuz Gölü kıyılarında, bozkırlarda yaşar. Ağustos-Ekim aylarında çiçek açar. Güzel kokuludur. Çayı yapılabilir.   Dağlarda adaçayı da bulunmaktadır. Boğaz ağrısı, Soğuk algınlığı, öksürük ve unutkanlığa iyi gelir.

Yarpuz: Nane cinsinin yaygın türüdür. Çiçekleri morumsu pembedir.  Hoş ve keskin kokulu bir bitkidir. Gövdesi ve yaprakları tüylüdür. Bitki çiçek açmaya başlamadan önce toplanır ve gölge bir yede kurutulur. Su kenarlarında yetişir. Yoğurt çorbasının vazgeçilmez lezzetidir.  “Yarpuz” denilince annemin İnebeyli köyü, akarsu kıyılarından toplayıp yaptığı çorbanın kokusu gelir ve özlemle anarım. Kalbi ve mideyi kuvvetlendirir. 

Çalı bademi: Çalı bademi, ilçenin dağlarında, geniş alana yayılan çalımsı, bodur bir doğal bitki örtüsüdür. Mart-nisan aylarında çiçek açar, meyvesi normal bademin 1/5 küçüklündedir. Taze iken ortasının acı olan çekirdeği çıkartılarak tuz ile yenir. Laboratuvar ortamında içerdiği vitaminlere ait bilimsel bir veri yoktur. Endemik bir bitkidir. C vitamini bakımından zengin olduğu bilinir.

Pezik: Pancarın toprak üstünde kalan kısmına deniyor. İçindeki B ve B6 vitamini, karaciğer hastalıklarını önler.  “Pancar pezik değil mi?” türküsünü yazdıran pezik, içindeki yararlı vitamin ve bileşenler ile sindirimi kolaylaştırmaya,  bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur. Kavurması ya da bulgur ile nefis yemeği olur. Pezik turşusunun da ayrı bir lezzeti vardır.

Hatmi çiçeği: Doğada mucizevi özelliklere sahip olan, yüz yıllardır tıbbı tedavilerde kullanılan hatmi çiçeği bahçelerde yetişir.  Yörede Kabak gülü olarak bilinir.  2-2,5 metreye kadar boyları vardır.  Beyaz, pembe, mor çiçekleri bulunur. Geniş ve yuvarlak yaprakları kalp biçimindedir. Nerede bir hatmi çiçeği görsem çocukluğum gelir aklıma. Yapraklarını alnımıza, burnumuza yapıştırırdık. Hatmi Çiçekleri Temmuz ve Ağustos aylarında toplanıp kurutulur. Çayı yapılır. Soğuk algınlığına ve kuru öksürüğe iyi gelir. Bağışıklık sistemini güçlendirerek vücut direncini yükseltmektedir.

Acice:  Acımsı, ilkbaharda su kenarlarında kendiliğinden yetişen ve yenilen baharlı bir ottur. Vitamin bakımından çok zengindir. K, C, A, E, B vitamini, kalsiyum, magnezyum, potasyum, açısından zengindir. Kan basıncını düşürür. Kemikleri güçlendirir. Salatası yapılır. Yufka ekmek ile dürümünün tadına doyum olmaz.  Su teresi olarak da bilinir.

Alıç: Meyveleri kırmızı-sarı renkler arasında tonlara sahiptir. Meyve şeklinde tüketilir.  Buruk bir tadı vardır. Bu şifalı meyve otlak arazilerde, dere kenarlarında, yol kenarlarında, kayalık bölgelerde, dağ yamaçlarında yetişir. Alıç, güçlü antioksidan özelliği sayesinde kalp ve damar sağlığını korumada oldukça aktif görev alıyor.

Şereflikoçhisar'ın bu şifalı bitkiler zenginliğinin,  kitap ya da dergi olarak  sunulması, Kristal Tuz Festivali bünyesinde  festivale dahil edilmesi  kültürümüze ve gelecek nesillere en güzel armağan olacaktır. 

İstanbul, Bodrum fark etmez, memleket sevdam bitmez. Çocukluğumun geçtiği yer Şereflikoçhisar’ın, yöresel bitkilerinin şifasında sevgiyle ve sağlıcakla kalın…