TÜRKİYE' NİN, AB KARŞISINDA EGEMENLİK SORGULAMASI
Attila CENGİZ
Türkiye, AB anayasası çerçevesinde henüz bir değişiklik yapmamıştır. Bu paralelde yapılmış düzenleme olarak, Anayasa'mızda yer alan "Genel bütçe"ye ilişkin kavramları, "Merkezi bütçe" olarak değiştiren kanun 9.11.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu düzenleme ile AB'ye uyum açısından üç yıllık hedefler içerecek şekilde merkezi bütçe anlayışıyla hazırlanan 2006 bütçesinin Anayasa'ya aykırılığı da giderilmiş oldu. Böylece, Anayasa'nın yükseköğretim kurumlarını düzenleyen 130, Sayıştay'ı düzenleyen 160, bütçenin hazırlanması ve uygulanmasını düzenleyen 161, bütçenin görüşülmesini düzenleyen 162 ve bütçelerde değişiklik yapılabilme esaslarını düzenleyen 163. maddeleri değiştirilmiştir. Bu kapsamda, 2006 yılından başlamak üzere, üçer yıllık çok yıllı bütçe hazırlanacaktır.
1982 Anayasamıza göre;
Madde 1 : Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, mili dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Madde 3 : Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı bayraktır. Milli marşı "İstiklal Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır.
Madde 4 : Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 inci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesindeki hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez koşulları ile cumhuriyetimiz laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlanmış ve bu tanımları yapan maddelerin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif edilemeyeceği karara bağlanmıştır .
Anayasamızın 6. maddesinde "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir." hükmü yer almaktadır. Millet, bu egemenliği "anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eli ile kullanır". Anayasanın 7. maddesinde yasama yetkisinin devri, lâfzen yasaklanmıştır. Hâlbuki Anayasa kavramı, değiştirilebilme imkânını da ihtiva eder. Anayasanın, milli egemenlik ilkesinden kaynaklandığı kabul edildiğinde, onun değiştirilmesine karşı çıkmak bu ilke ile bağdaşmamaktadır.
Bununla birlikte, AB Anayasasında tüm üye devletlerce doğrudan uygulanması gereken, tüm unsurları ile bağlayıcı olan Avrupa Yasası (I-33), anayasamızın mevcut hali ile uygulanamazdır.
Egemenlik yetkilerinin uluslararası kuruluşlara devri konusu 1961 anayasasında olduğu gibi, 1982 anayasasında da düzenlenmemiştir. Egemenlik yetkilerinin dış ilişkilerde kullanılması anayasanın 90. ve 104. maddelerinde düzenlenmiştir.
Egemenlik yetkilerinin ulusal organlar arasında dahi devredilmesini kabul etmeyen bir anayasa içeriğinde, anayasanın 90. maddesine istinaden uluslararası kuruluşlara egemenlik haklarının devrini öngören anlaşmaların onaylanması imkânsızdır.
AB sözleşmelerini ve Avrupa İnsan hakları Sözleşmesini örnek alarak Mayıs 2004'te, 1982 Anayasasının 90. maddesine getirilen yeni bir düzenleme ile "temel hak ve özgürlükleri düzenleyen uluslararası anlaşmaların, uyuşmazlıklarda anayasadan üstünlüğü ilkesi" kabul edilmiştir. Anayasamıza eklenen bu düzenleme, AB anayasal normlarına uyabilecek yeterliliğe sahip değildir. Şayet, anayasanın bir hükmü, uluslararası anlaşma hükmüne aykırı olduğunda, anayasal normun ihmal edileceği kabul edilirse; bunun devletin egemenliğine ters düşeceğini kabul etmemiz gerekir ve bu durum Devletin egemenlik ve bağımsızlığına, özgün bir Anayasa düzenine sahip olma olgusuna ters düşer.
Anayasanın 90. maddesine eklenen bu hüküm, konuluş amacı olan uluslararası hukuk ile ulusal hukuk arasında sağlıklı bir kademelenme kurmak bakımından yetersiz kaldığı gibi; günümüzde ulusüstü yapılanmalar ve onun oluşturduğu değişen egemenlik anlayışı doğrultusunda, egemenlik yetkilerinin bu tür ulusüstü örgütlerin organları ile paylaşılması sorununa çözüm getirmemektedir.
Hayırla Kalın...
Yorumlar