TORUNUM, KOPÇASIZ NİNE OLMASIN !
Attila CENGİZ
Bundan 40-50 yıl önce, Anadolu'nun köy ve kasabalarında; Kurtuluş Savaşı ve öncesi muharebelere katılmış ve şehit düşmüş ya da "gaip" olmuş vatan evladı Mehmetçik'lerin geride bıraktığı eşi, kızı ve ya da anası olan dullar ne oldu? Biliniyor mu?
Bu geride kalan kimsesiz kadınların ne sosyal güvenlik kurumları, ne huzur evleri, ne gönüllü sivil toplum kuruluşları vardı. Bunları, bulunduğu yerdeki köylüsü ya da kasabalısı, her bir eve birer tane olacak şekilde, himayesine aldı. Bu kadıncağızlar, o evin birer büyüğü idi. Kimse onlara hürmetsizlik etmez, karışmaz ve ayırmazdı. Onlar birer emanetti. O emanetlerde, kıymetlerinin farkında olarak, hallerinden ve kaderlerinden şikâyet etmeden vakur ve şükürle yaşadılar. Yavuklularının yanına gidecekleri güne kadar. Bunlardan birinin adı da Kopçasız Nine idi. Bu kadıncağız kocasını, önce Yemen'e, sonra Çanakkale' ye göndermişti. Dönmesini bekledi. Tıpkı diğerleri gibi. Ama umudu ahirete kaldı. O da oraya buluşmaya gitti. Şimdi onlar yanımızda değil. Neden bu duruma sabrettiklerinin, kaybetme acısına galip gelen kazancın hangisi olduğunu, biz yenilere veya unutmuşlara hatırlatacak biri dahi kalmadı.
Sorsanız anlatırdı: "Evlat benim babam, Rumeli'nden, Bulgaristan'dan geldi derdi! Moskof gâvuru gelip, bizi Komitacıların eline bıraktı. "Evlerimizi yaktılar, kadınlarımıza tecavüz ettiler, yaşlılarımızı asıp, çocuklarımızı şişe geçirdiler. Sırf yağma için Sırp' ı, Yunan'ı, Karadağlı' sı, Bulgar'ı, Rom' u köylerimize üşüşüp nüfusumuzu "kırım"dan geçirdiler. Zulümden kaçan bizlerin yarısı yollarda soğuk, açlık, hastalık, soygun ve katliamdan kurtulamadı. Mezarları bile kazılamadan köpeklere ve kargalara yem oldular. Çok şükür Anadolu var. Burası son vatan. Buradan başkası yok. Vatanı olmayanın namusu da yoktur, malı-mülkü de" derdi.
Bu soykırımı yapanları ayaklandıran kimlerdi? Ellerine silah veren, toprak vaad eden, "seninle savaş halindeyim" demeden bir gecede Navarin'de, 50 küsur gemilik Türk donanmasını yakıp, sekiz bin denizcisini öldüren hangi ülkeler idi? "Seni, Rus' tan kurtarırım ama Kıbrıs'ı bana kiralarsan" deyip üzerine oturan kimdi? Karadağ ve Bulgaristan gibi birden ortaya çıkan bu devletçiklerin başına Prens gönderen kimlerdi? Girit'te, Rodos'ta, Midillli' de bir gecede öldürülen, soyu kırılan yüzbinleri seyreden kimlerdi?
Sözde Ermeni Soykırım Anıtı'nı ülkesine dikenlerdir. Silah ambargosu koyanlardır. İmtiyazlı ortaklık kaftanını biçenlerdir. Serbest dolaşımı, kalıcı dolaşımsız yapanlardır. Balkanlarda yaktığı ayrılıkçı ateşi, Siyasal Haklar adına, Güneydoğuya taşımak isteyenlerdir. Batı Trakya' da ki Türklere iskân ruhsatı vermeyen, kültür ve siyasi haklarını vermeyi aklına getirmeyen, kendi dilinde konuşturtmayıp isim koydurtmayan Yunan çirkefine aynı kriterleri koymayan ve ses çıkarmayanlardır. Türkiye' deki Fırat ve Dicle' yi ortak kullanıma açmayı isteyenlerdir. Kıbrıs'ta çözümün önüne, set çekenlere ağalık yapanlardır. Fransa'dır, Almanya'dır, İngiltere'dir, Avusturya'dır, İtalya'dır.
"Küfür tek millettir". Zulüm tek millettir. Evet, kinle yaşamıyoruz. Ama hafızasız ve kimliksizde değiliz. Olmamalıyız. Olursak ne mi olur? Torunlarımız, Kopçasız Nine olur. Selanik'te, Üsküp'te, Kosova'da, Filibe'de, Edirne'de "zarar vermeyeceğiz" güvencesine kapılıp tek mermi atmadan, şehre alınan bu milletler, önce silahları topladılar, sonra yağma, tecavüz ve katliama giriştiler. Burunları ve dudakları olmayan onbinlerce Müslüman şimdi öteki âlemdedirler.
Ordunu azalt! Tarih kitaplarını yeniden yaz! Seni millet olarak ortaya çıkaran Atatürk'ü ve umdelerini hayatından çıkart! Türettiğim ve senin farkında olmadığın halklara özgürlük ver! Ticareti; gümrüksüz, desteksiz ve benden izin alarak yap!
Her şeyi öğrenen ama sadece "hizmet etmeyi öğrenemeyen" bu millet, zilleti kabul eder hale getirilmeye çalışılmaktadır. At pisliğinden ayıkladığı yenilebilir taneleri yiyerek, savaşan bu milletin torunları bugün kredi kartları ile borçlandırılmaktadır. Tertemiz nesil uyuşturucu illetine bağımlılaştırılmaktadır. "Sivil itaatsizlik" ve "vicdani ret" gibi kültürünün hiçbir yerinde bulunmayan ithal kavramlarla, kaosun ve düzen tanımazlığın girdabına çekilmektedir. Aile yapısı, ahlak formatından yoksun reklâm ve mesajlarla bombardıman edilmekte, önleyici hiçbir tedbir alınmamaktadır. Bir çavuşla, Kudüs'ü yüzlerce yıl idare eden Osmanlı'nın torunu, bugün İstanbul'u bırakın, Tarlabaşı'nı idare edemez hale gelmiş gösterilmektedir. Devletin ne babalığı ne analığı kalmıştır. Devlet, vatandaş için varsa, "nerde bu devlet" diyen vatandaşın feryadına Brüksel gelmemelidir.
Hıyanetin, bilmeden yapılanı korkunçtur. İyi niyetle yapılan hıyanetler, mührü elinde bulunduranlarda olursa, Sultan Süleyman kahrolur. Hafıza-i beşer nisyan ile malül. Doğrudur. Ama idarecinin beşer olma hakkı yoktur. Ateşten gömlek giymesinin anlamı budur. Yetmiş milyon şimdi buradadır. Ama onun varlık sebebi olan yüzmilyonlar da, beşeri gözün menzili ötesinde icraatları izlemektedir. Huzur evlerine bırakmaya kıyılamayan pir-i fanilerin atalarının yurt edindikleri mezarları üzerine, namahrem eli değipte sükût etmeden önce, şimdiden "doğruyu mu yapıyorum?" diye bir kere değil bin kere sorulmalıdır. Hakikaten sorulmalıdır!
Keşke her evde birer Kopçasız Ninemiz olsaydı. Bilgelikleri ve geçmişte yaşadıkları ile bize Kutup Yıldızı sabitliğinde doğru istikameti gösteren rehberlerimiz, yolumuzu aydınlatan medeniyet numunelerimiz olsaydı. Medeniyet öğrenmek için Avrupa kapıları aşındırmaz, ömürcüklerimizi heba etmez, en sağlam kurumumuz olan aileyi eritip yitirmezdik. İnsanoğlunu tehlikeden kaçıran ve emniyet hissi duyacağı yere ulaştıran, canını kurtarma duygusudur. Canını kurtarma duygusu ise "neslini sürdürme" arzu ve iç duygusundandır. Şahsen ben AB' den uzak durma duygusu taşıyorum. Çünkü "fani benim" ölürse geride kalan neslim "bağımsız" yaşasın istiyorum. Yaşasın ama o' da Kopçasız ninesi gibi "himaye bir evde" yaşamasına sebep olacak olaylar zincirinden, badireler atlamasın, dilerim. Gönüllü paryalık yapacak torunlardan yüce Yaratana sığınırım.
Namus, fazilet, din, özgürlük, ahlak, yurt, devlet kavramlarını bilen torunum olsun isterim. Ve onunda torununun torunu bilsin isterim. Ve onun da... Başı dik, alnı açık olsun. Fakirlikten alamadığı kopçası hep yedekli olsun.
Bizlerin yedek kopçası nesillerimiz. Allah'a emanet olun!
*Kopça: Düğme ve ilik yerine kullanılan, birbirine geçen iki metal parçadan oluşan çengel.
Yorumlar