TSK’NE İNSAFSIZ ve ÖLÇÜSÜZ SALDIRILAR
Cumhur EVCİL
Büyük ölçüde gerginlik ve gerilimin hakim olduğu 2009 yılını geride bırakıp kucak açtığımız yeni yılda; çok değerli okurlarıma huzur ve barış içinde, sağlık, mutluluk ve üstün başarılar diliyorum.
Ekonomide kriz, iç ve dış politikaya hakim olan gerginlik ve gerilim yanında yaşadığımız sıra dışı olaylarla 2009 yılı belleklerimizde yer etti. En son bir suikast olayı içinde olduğu şüphesi ile TSK’ni hedef alan talihsiz olayları, ayyuka çıkan suçlamaları üzüntü ile ve tedirginlikle izliyoruz.
Özel Kuvvetlere mensup iki subayın, komutanlıkça aldıkları bir görevi ifa ederken başlarına gelenler herhalde pişmiş tavuğun başına gelmediği gibi, Özel Harp Dairesi diye bilinen TSK’nin önemli ve değerli bir birimi de böylesine hırpalanmamıştır.
Daha önce de bu tarz suçlamalara karşın TSK tarafından defalarca açıklandığı gibi, Özel Harp Dairesi; bir savaşta düşmanın işgal ettiği bölgelerde, halkla birlikte gerilla ve mukavemet harekatı icra ederek Silahlı Kuvvetlerin harekatını kolaylaştırmak ve desteklemek veya Kıbrıs’ta olduğu gibi mukavemeti düzenleyerek kurtuluşu sağlamakla görevlidir.
Özel Harp Dairesi bu görevi gayri nizami harp konsepti içinde; gerillalar, mukavemetçiler ve Özel Kuvvetlerle icra eder. Bu unsurların harekatına da gerilla harekatı, mukavemet harekatı ve özel kuvvetler harekatı denir.
Gerilla harekatı ile mukavemet harekatını barıştan itibaren bölge halkı arasından seçilerek eğitilen ve yetiştirilen sivil halk, özel kuvvetler harekatını da bordo bereliler olarak bilinen askeri birlikler icra eder.
Gayri nizami harp ifadesinden hem icra edilen harekatın hem de icra edenlerin kanun ve kural dışı olduğu anlaşılmamalıdır. Gayri nizami ifadesi görev ve kullanılan savaş tekniklerinden ileri gelmektedir.
Gerilla ve mukavemet personeli askerliğini yapmış gönüllü sivil kişilerdir. Bunlara silah, mühimmat, malzeme ve para verilmez. Bu kişilerin bariz özelliği yüksek vatanseverlikleri ve ülkeye bağlılıklarıdır. Barışta gördükleri özel eğitim ve tatbikatlar dışında hiçbir yetki ve sorumlulukları da yoktur.
TSK’nin alabildiğine yıptarılmaya çalışıldığı bu dönemde, geçmişte Sayın Ecevit’in, Özel Harp Dairesi hakkındaki haksız suçlamaları alabildiğine kullanılmaktadır.
Kavramlar birbirine karıştırılmakta ve kantarın topuzu kaçırılmaktadır.
6-7 Eylül olaylarından tutun bütün faili meçhul cinayetler için hedef gösterilen, insafsızca iftira edilen Özel Harp Dairesi daima kanun ve nizam çerçevesinde, yurt savunması için gayret içindedir.
Benim de şerefle komutanlığını yaptığım Özel Harp Dairesi hiçbir kanunsuz eylemin içinde olmamıştır, olması da düşünülemez bile.
Bunun dışında Sayın Genelkurmay Başkanı her fırsatta, TSK’nin demokrasiye ve hukuk devleti icaplarına samimi bağlılığını belirtmesine rağmen, TSK belli çevrelerin maksatlı taarruzlarına maruz kalmaktadır.
İşin acı yanı bu haksız hücumlara devlete önemli hizmetler yapanların da kontrollerini kaybederek katılmalarıdır. Bir eski Bakanımız, televizyonda, Genelkurmay Başkanlığının bir mahkemenin yazısına, JİTEM diye bir teşkilatın olmadığını bildirmesini, Genelkurmay Başkanlığını suçlayacak şekilde yorumlaması ne kadar üzücü değil mi? Bu beyanatın ardından çok geçmeden, aynı mahkemeye Jandarma Genel Komutanlığı ile Maliye Bakanlığının da, JİTEM diye bir kuruluş olmadığını bildirmesine beyanat sahibi Bakanımız, bakalım ne buyuracak?
Uzun uzun anlatmağa gerek yok, bulunduğumuz coğrafyada sadece güçlüler kalabilmiştir. TSK’ne sonuna kadar güvenmeli ve O’na azami desteği vermeliyiz. O’nu büyük bir ihtimamla, özenle korumalıyız. Zira çatı çökerse hepimizin altında kalacağı hiç unutulmamalıdır.
Yorumlar