MUTLU YILLAR

Ağzı süt dişleriyle dolu olan 1. Sınıf çocuklarıyla başlar insan eğitimi…
Peki, yıllarca öğrencilik ve öğretmenlik hayatımda gidip geldiğim okulum ilk ne zaman açıldı?
Günümüze kadar hangi değişimlere uğradı.
Günümüzde kullanılan tabletler, çok eskilerde Sümerlerde nasıldı?


Merak bu ya…
Dünyada ilkokul Yunanistan ve Roma dönemine rastlamaktadır. Yazının icadı ve
geliştirilmesi doğrudan doğruya Sümer okullarında başlamıştır.

SÜMER OKULLARINDA TABLET
Kazılardan,  bu devre ait okullardaki öğrencilerin her türlü günlük okul çalışmalarını yazdıkları yüzlerce kil tabletler üzerine bir çeşit resim yazısı ile yazılmış tabletler çıkmıştır. Öğretim ne geneldir, ne de zorunlu. Öğrencilerin çoğu zengin ailelerin çocuklarıdır. Ele geçen belgelerde tek bir kadın ismine bile rastlanmamıştır.

Bu yüzden Sümer okullarının yalnızca erkek okulları olduğu düşünülmektedir. Sümer okullarının başındaki kişi ummia yani “üstat” olan bugünün profesörüydü..Buna aynı
zamanda “ okulun babası ”, öğrencilere de “okulun oğlu” ismi verilmiştir. Yardımcı
öğretmene “ağabey
” deniyordu.
Bunun görevi, öğrencilerin kopyalamaları için yeni tabletler yazmak, öğrenciler tarafından yazılan tabletleri kontrol etmek, ezberledikleri dersleri dinlemekti.
Okulun;
“sınıftan sorumlu adam ”
“ Sümerceden sorumlu adam
“sınıfın yoklamasından sorumlu adam”


“dayaktan sorumlu adam” (ihtimal disiplin için) gibi çeşitli görevlileri vardı. Bunların birbirlerine olan üstünlük dereceleri bilinmemektedir.
Kesin olarak tek bilinen “okulun babasının”, okulun başı olduğudur. Eğitimcilerin gelir kaynağının ne olduğu da bilinmemektedir. Sümer okullarında öğrenci sabahleyin okula gelince, ilk olarak bir gün önce hazırladığı tablet üzerinde çalışırdı. Sonra “ağabey” denilen öğretmen yardımcısı, öğrencinin kopyalaması ve çalışması için yeni tableti hazırlıyordı. Bundan sonra, öğrencinin yaptığı kopyaların doğru olup olmadığı kontrol edilirdi. Öğrencilerin durumu kolay değildi. Sabah güneş doğarken okula gelir, güneş batıncaya kadar kalıyorlardı.
Eğitim, ancak bir ev odası kadar  büyüklükte olan odalarda yapılmaktaydı.


Bölgede yapılan kazılarda çıkan belgelerden birinde, bir öğrencinin gün içinde yaptığı işleri ortaya koyan bir Sümer hikâyesi anlatılmaktadır. İ.Ö. 2000 yıllarında ismi verilmeyen bir öğretmenin yazdığı bu hikâyenin anlatımı oldukça yalın ve sadedir. Tablet Evi’ndeki öğretmenlerden biri tarafından yazıldığına kuşku olmayan bu hikâye,öğrenciye sorulan bir soru ile başlıyor:

-Okul çocuğu günün erken saatinde nereye gittin?
Çocuk karşılık verir:
-Okula gittim.
Yazar sorar:
-Okulda ne yaptın?


-Tabletimi ezberledim, öğle yemeğimi yedim, ‘yeni’ tabletimi hazırladım, onu yazdım, onu bitirdim, sonra benim sözlü sorumu verdiler, öğleden sonra bana yazılı ödevimi verdiler. Okuldan çıktığım zaman eve gittim, eve girdim, babamı orada otururken buldum. Babama benim yazılı ödevimi söyledim, sonra benim tabletimi ezberden ona okudum. Babam memnun oldu. Sabahleyin erken saatte uyandığım zaman anneme döndüm ve ona ‘Benim öğle yemeğimi ver, okula gitmek istiyorum.’ dedim. Annem bana iki tane yuvarlak (çörek) verdi, yola koyuldum. Okula gittim. Okulda yoklamayı yapan bana ‘Neden geç kaldın?’ dedi. Korku ve çarpan bir kalp ile öğretmenin önüne geldim ve saygı ile eğildim.
Hikâyenin bundan sonrasında, öğrencinin geç kalmasının çeşitli azarlamalara neden olduğu anlaşılmaktadır. Bu öğretmen, yazdığı bu küçük hikâyenin, dört bin yıl sonra toprak altından çıkarılıp okunacağını düşünmemişti sanırım.

Eski Mısır'da Eğitim
Okullarda, öğrencilere nasihat olarak çeşitli cümleler yazdırılıyordu. Kazılarda bulunan bu nasihat cümlelerinden bazıları şunlardır:
“Bu dünyada tek bir mutluluk gerçeği vardır, o da gündüz heyecanla kitapları toplamak ve onları gece okumaktır.
Bir öğretmen ise, öğrencisine şöyle seslenmektedir:
-Vaktini istemekle kaybetme! Elindeki kitabı bir an önce oku ve senden daha iyi bilenlerin öğütlerini dinle...
Antik Çağ boyunca okullarda okunan kitaplar rulo biçimindedir. Günümüzde ise, rulo geleneği mezuniyet törenlerinde alınan diplomalarda devam etmektedir.
Okul ödevleri, karalamalar ve kısa notlar için, üzeri koyu bir şekilde balmumuyla kaplanmış ahşap veya fildişi tabletler kullanılırdı. Ödevde bir yanlış yapıldığında balmumunu yeniden düzenleyebilmek için tepesi kürek şeklinde olan metal bir kalem kullanılıyordu.
Antik çağlarda eğitim, Sparta kişiseldi. Sadece bazı varlıklı aileler çocuklarına özel öğretmen tutabilecek   durumdaydı. Çocuklar genel olarak, okuma yazmayı ve edebî metinleri öğreniyorlardı. Bunun yanında şarkı söylemekle, en az bir müzik âleti çalmayı bilmek de önemliydi.
Baş döndürücü teknolojinin hızla geliştiği günümüz eğitimini 4 bin yıl sonra kim bilir kimler yazacak?

Kaynakça:
1.Prof. Dr. Afet İnan, “Eski Mısır Tarihi ve Medeniyeti”, TTK yayınları, Ankara,1956.2.Samuel N. Kramer, “Tarih Sümer’de
Başlar”, TTK yayınları, Ankara, 1990.3.Egon Friedell, “Antik Yunan’ın Kültür Tarihi”, Dost Yayınları, Ankara, 1999.
 (Yrd. Doç. Dr. Sedat Erkut, “Hitit Kralı III.Hattušili ile Kraliçe Puduhepa’nın Gümüş Tablet Üzerindeki Mühürleri”, Türkiye
Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi TÜBA-AR, 2002, Sayı 5’den alınmıştır.)