Her yıl 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece birtakım tabiatüstü güçlerle temsil edilen geleneğin binlerce yıllık geçmişi var. Başlangıcı geçmişin derinliklerinde bulunan tabiatın yeniden doğumunu simgeleyen,  güzellikleri hayatımıza davet etiğimiz Hıdırellez günü dünyanın var oluşundan beri insanların hayatında önemli bir kutlama günüdür.

6 Mayıs (23 Nisan) halk arasında yaz mevsiminin başlangıç tarihi sayılmaktaydı.  

Eskiden kullanılan Rumi takvim olarak da bilinen Jülyen takvimine göre 23 Nisan’dan (6 Mayıs) 26 Ekim’e (8 Kasım)  kadar 186 gün süren yaz günleridir. 6 Mayıs yeşeren gün ve Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak yani Hıdırellez. 8 Kasım ise kış mevsiminin başlangıç tarihidir. Eski takvimde yıl ikiye ayrılmış.

İnanışa göre darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen, halk arasında ölümsüzlük sırrına erdiklerine ve biri karada, diğeri denizde darda kalanlara yardım ettiklerine inanılan Hızır ile İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır. Hızır ve İlyas bu gecede birbirlerini bulabilmek için gül ağacının kokusunu takip ederek gül ağacının altına bakıp buraya yazılmış dileklerin olması için dua edermiş. 

Bu gelenek içinde neler neler var… 

 Hıdrellez gecesi Hızır’ın yeryüzüne indiği, dolaştığı ve dokunduğu şeylere bereket getirdiğine inancıyla 5 Mayıs gecesi evlerdeki yiyecek ve içeceklerin ağzı açık bırakılır. Bütün bir yılın bereketli olacağı inancı vardır. Annem, hastalıklara şifa vereceği inancıyla hıdrellez gecesi bütün sulara nur yağacağından kır çiçeklerinin kaynatır suyunu içirirdi. O gece suya girersek eğer her türlü hastalığa karşı güçlü olacağımızı anlatırdı. 

 “Bereket bolluk istemenin tam zamanı” der büyüklerimiz. Kısmet ve talihini arayanlar için en uygun zaman dilimi olarak bilinir. 

Evlenmek isteyenler için baht açma törenleri düzenlenir. Talih ve kısmet açtırmak isteyen genç kız ve kadınlar o gece yüzük, küpe gibi eşyalarını toprak bir çömleğe atarlar. Çömleğin üzerine su eklenerek ağzı kilim ile kapatılır. Akşam ezanından sonra çömlek bir gece boyunca bir gül ağacının dibine bırakılır. Kızların hep birlikte bez parçalarından diktikleri “bez bebek” kapatılan kilimin üzerine oturtulur. Hıdırellez gününün sabahı, sabah namazından sonra yaşı büyük olan kız; bez bebeği çömleğin üzerinden alır ve kilimi kaldırarak çömleği açar.

 Çömleği ilk açan kız, elini çömleğe daldırarak suyun içinden bir obje çıkartır. Çıkarılan objenin sahibine “Maniye başlayalım, Şeytanı taşlayalım, Bu mani kime çıkarsa, Düğününe başlayalım” der ve sırayı çıkarmış olduğu objenin sahibine devreder. Çömleğin içindekiler bitene kadar sırayla mâni söylenir. Mâni tamamlanınca kızlar ellerine darbukaları alarak türküler söyleyip eğlenirler. Hıdırellez’i kutlamış olurlar. Hıdrellez gecesi tuz yiyip yatarsan evleneceğin kişi rüyanda sana su verir inanışı da vardır. (Talih ve kısmet açtırmak isteyenler geleneğinde erkeklere rastlamadım.) Kültürümüzde önemli bir yeri olan “Mani Söyleme” etkinliği günümüzde yok denecek azdır. 

Bu törenlerin her yörede farklı isimleri vardır.  İstanbul’da “baht açma”, Balıkesir ve yakınlarında  “dağara yüzük atma”,  Trakya bölgesinde  “niyet çıkarma”, Erzurum'da ise  “mani çekme” adı verilir.  

‘Hıdırellez’ deyince aklıma gerçek bir şenlik havasında olan Ahırkapı şenlikleri gelir.

Her yıl İstanbul’da Ahırkapı şenlikleri yapılır. Çingenelerin çeri başını seçtikleri eğlendikleri gün, genellikle yeşillik, ağaçlık alanlarda yapılır. Hava nasıl olursa olsun, dans eden, eğlenen insanları görmek muhteşem.  Yiyecek, içecekler, marakaslar, üstünden atlanması için yakılan ateş,  gül ağacı, dilek ağacı, uçan balonlar, dilek taşları o gecenin hatırası olarak beyinlere kazınır. Hepimizin Hıdırellez deyince hafızamızda kalan en çok bilinen gelenek; dileklerin bir kâğıda yazılıp kırmızı bir kurdele ile gül ağacına bağlanmasıdır. 

Dünyevi arzulara kavuşulacağına, hastaların şifa dilekleri ile şifa bulacağı inancıyla Anadolu'da, o gece kötülüklerin, sevdiklerine değil fasulye veya nohutlara gelmesini dilemek için gül ağacının dibine, gül ağacı yoksa başka bir ağacın dibine 7 nohut ya da fasulye ekilir.

Hıdırellez yoğurdu mayalama yöntemleri

Zamanın günümüze taşıdığı Hıdırellez yoğurt mayalama yöntemleri var. Kütahya’nın Tavşanlı ilçesine bağlı Yörük köylerinde ve Trakya’nın Balkan köylerinde bir yıllık yoğurt mayası yapılır. Bu işleme süt uyutma işlemi de denir.  Hıdırellez ve bu günü takip eden iki gün sabah ezanı ile güneşin doğması arasındaki vakitte doğadaki bitkilerin üzerinden toplanan çiy taneleri tasa toplanır. Çiğ taneleri arı kısa bir süre sonra suya dönüşür ve bu su ile kaynatılıp maya sıcaklığında indirilen süte yoğurt mayalanır. Bakır kap tercih edilir. Anadolu'nun her köşesinde Hıdırellez'e özgü farklı adetler yaşatılır.

Trabzon-Şalpazarı’nda hiçbir maya ve çiy tanesi katılmadan yoğurt yapılır. Mayalama sıcaklığındaki sütün içine besmeleyle bir tahta kaşık konur.  Mayalanma sıcaklığına yardımcı olacak derecede ılık bir ortamda mayalanmaya bırakılır.  Elde edilen ana maya bir yıl kullanılır. Demir kaşık kullanılmaz. Maya bazen tutmaz.  Mayanın tutması o yıl bolluk ve bereketli olacağına işarettir.

Kimi yörelerde bu gece yapılan duaların ve isteklerin kabul olması için sadaka verme, oruç tutma ve “ Hızır Hakkı” için kurban kesme âdeti vardır. Kurban ve adaklar Hızır’a (as) rastlamak amacıyla yapılır. 

“Az bilirim, uz bilirim, Hıdırellez’den sonra yaz bilirim. Hıdırellez yaz kapısı, yedi gün sürer tipisi. ”demiş atalarımız

 Baharla vücut bulan gün olan Hıdırellez’de inanç ve davranışları hedef alarak 2 yıl önce Bodrum’da 5 Mayıs gecesi bir dilekte bulundum. Kâğıt üzerine çizdiğim görsel gerçekleşti.  Lütfen sizde beyaz bir kâğıt üzerine dileklerinizi yazınız. Basit bir çizimle de anlatabilirsiniz. Dileklerin bir kâğıda yazılarak gül ağaçlarının dibine konulması âdeti vardır.  Gül ağacı yoksa balkona koyabilirsiniz. Evimin önünde kırmızı bir gül ağacı var. 2021 yılında komşular gece saat 24.00’da dileklerde bulunmuşlar.  Gün ağarırken uyandığımda gül ağacı dilek ağacı gibiydi.  Sabahleyin birkaç komşu geldi ağaçtan çıkarıp aldı. Birkaç tanesi ağaçta aylarca kaldı.  Gül ağacı budanınca dallarla birlikte gitti. Gün doğmadan dilek kâğıdı alınıp suya atılır.  Ne kadar hızlı erirse dilekler o kadar çabuk gerçekleşir.  Hıdrellez sabahı kısmet dağıtıldığı inancıyla kapılar erken açılır. ‘Hızır gibi yetişmek’ deyiminin kökeni de hıdrelleze dayanmaktadır.

 Tüm olumsuzluklara rağmen, umudumuzu kaybetmeyelim. Gül ağacına bıraktığımız dileklerin gerçek olması dileğiyle…

 Umut ve mutluluk içinde bereket ve yazın habercisi Hıdırellez kutlu olsun.