Bu yazıda geçtiğimiz hafta Fenerbahçe’nin şampiyonluk kutlamaları ve Aziz Yıldırım’ın kutlamaları ve belki de şampiyonluk coşkusunu dahi gölgede bırakan konuşmasını karalamak vardı.

İnanın, Türk futbol tarihine değil, belki de insanlık tarihine geçecek olan bu anlamda düşündüklerimi sizlerle paylaşacak, Aziz Yıldırım’a yaptığı bu konuşmayı en asgari insanlık ölçüleriyle bile, nasıl açıklayabileceğini soracak, alışkanlık haline getirdiği, bayan ve çocuklara karşı yaptığı o kaba ve tehditkar konuşmanın bile bu kadar gündem yaratmadığını hatırlatacaktım.

Yani anlayacağınız, bu akıl almaz olay üzerine, hiç de yumuşak sayılmayacak şeyler söyleyecek, bir şekilde ben de içimi dökecektim.

Lakin, 13 Mayıs Salı akşamı Soma’da yaşanan faciayla ne yazacaklarımı ne de soracaklarımı hatırlayabilir hale geldim.

Yandım, kahroldum, yıkıldım…

Hafızamı şöyle bir yokladım, Gölcük depremi ve terörist saldırılarda verdiğimiz askeri şehitler bir bir gözümün önünden geçti.

Soma’da yaşanan bu facia da tıpkı diğerleri gibi göz pınarlarımı harekete geçirdi.

Düşünebiliyor musunuz? Rızkını kazanmak, çoluğunu çocuğunu yetiştirip adam etmek için, ekmeğini toprağın altında, madenlerde arayan üçyüze yakın yurttaşımızı yitirdik.

Ulusal yas ilan ettiğimiz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi programını iptal ettiği bu olaya dair aslında söylenecek, söylenebilecek o kadar çok şey var ki. Ukalalık yapmak istemiyorum ama ben dünya üzerindeki hiçbir olayın tesadüf olmadığını, hemen her şeyin belirli bir amaç ve nedeni olduğunu düşünüyorum. Allah bazen insanı verdiği ihtişam ve debdebe ile, bazen de felaket, afet ve kıyamet alametleriyle uyarır.

Şöyle yakın geçmiş zamana dönüp bir baktığımızda, hemen her konuda abartılı davranışlar içinde olduğumuzu görmek mümkün. Tatminsiz, doyumsuz ve hırsla kaplanmış, konsantre bir yaşam sürdürmekten alıkoyamadığımız ruh ve bedenlerden ibaret bir toplum olup çıktık.

Her yer ve ortamda kavga etmek için adeta fırsat kollar bir haldeyiz. Toplumsal travmanın tutsaklığı içindeyiz anlayacağınız.

Hani dilim varmıyor söylemeye ama galiba cezalandırılıyoruz…

Senin büyüklüğüne sorgu sual olmaz kuşkusuz. Ancak, bir daha Soma faciası gibi böyle büyük bir ceza tattırma Allah’ım bize.

Yeniden Milletçe birlik ve dirlik içinde, toplumsal barışın egemen olduğu günlere geri döndür.

Söyleyebileceğim daha çok fazla şeyler var ancak kısa kesmek istiyorum…

Tekrar ulusumuzun başı sağ olsun.

Ölenlere Allah’tan rahmet, ve herkese sabır ve sağduyu diliyorum…