Yükümüz ağır, kelamlar derin. Bu yolda yürürken her gün yeni bir şeye şaşırıyorum. Bu da mı ya diyorum bu da mı? Hayata dair "her şeyi gördüm, her şeyi yaşadım, her şeye hazırlıklıyım" şeklinde ifadeleri sakın kullanmayın! Her şeyi yaşamış olamaz bir insan hayatı boyunca... Şaşırabilmeli insan, hele de bozuk düzen içinde hayatı idam ettiriyorsa büyük şaşırmalı! 

Onlarca davanın takibindeyim, konuları ele alıp alkışları kabul edip köşeme çekilmeyen biri olmadığımı aklı başında olan her bir insan evladı anladı sanırım. Geceleri uyumuyorum çoğu zaman. Emin olun görünenin arkasında görünmeyen ve bir türlü çözüme ulaştırılamayan istismar, tecavüz ve cinayet olayı var. Evrak evrak takip ettiğim şahısların davalarındaki ifadelere her gün şoklar içerisinde şaşırıyorum bu kadar pislik olabilir mi insanoğlu diyorum? Bu hafta makalemde çok yeni ve acı bir konu var. Mailime gelen yüzlerce vahim konudan sadece bir tanesi… 4 defa tecavüze uğradım Aslı Hanım diyordu. Mahkeme evraklarını tek tek okudum bütün vücudum buz kesti. Konu içeriği makaleye yazılmayacak kadar müstehcen. Hiçbir taciz tecavüz olayından teh maşallah denecek bir karar çıkmamış. İlk taciz-tecavüz olayı 10 yaşında olmuş ailenin üstün şeytan fikirleriyle kapatılmış. Bu aile öyle kırsal köşede yaşayan bir ailede değil! Son tecavüz olayı ise “Aslı Hanım çok sevdiğim, evleneceğim kişinin elime verdiği bir şeyi içtim, son gördüğüm şey parlayan ışıklardı. Sabah gözlerimi bir ormanda açtım ve neredeyse çıldırıyordum. Tüm hayallerim yıkılmıştı... Oysa evlenecektim. Bir şekilde araya girenler oldu tam evlenmeye karar vermişken bana “Ben evliyim, mahkememin sonucunu” bekle dedi. Tam bir kâbus! Kardeşime erkek arkadaşımın zengin ve belalı bir ailenin çocuğu olduğunu söylemişler. Bu yüzden bizi dava açmaktan vazgeçirdiler. Şikâyet etsem ne olacaktı ki? 

Farkında mısınız ülkede yargıya olan güven diplerde geziyor? Mesela şu örneğe bir bakın; diyelim ki bir adam size tecavüz etmeye kalkıyor. Boğuşurken siz bir şekilde adamın burnunu kırıyorsunuz. Sonuçta adam size tecavüz edemiyor, fakat siz yine de şikâyetçi olmak istiyorsunuz. Bu durumda adamın burnunu kırdınız diye siz mi suçlu görüleceksiniz? Bu sorunun cevabını Türk Ceza avukatları veriyor. Kadın programında "babam bana tecavüz etti" diyen kızını öldüren baba, "babasını kamuoyuna mahcup etti" diye indirim aldı. 

Eşini öldüren koca, "kot giyiyordu, piercingi vardı, çantasında doğum kontrol hapı buldum" indirimi aldı. Tanımadığı birine saat soran eşini onlarca bıçak darbesiyle öldüren koca "cilve yaptı" indirimi aldı. Kadına tecavüz edip hamile bırakan adam, "zaten bakire değildi" indirimi aldı. Ormanda saldırıp, kadını döve döve soyan, ancak astım krizi geçirdiği için bayılıp yakalanan adam "isteseydim yapabilirdim" indirimi aldı. Üvey kızına saldıran adam, "kızın ruh sağlığı bozulmamış" raporuyla indirim aldı. Tecavüzü kameraya kaydeden erkek, "eski sevgilisi" olduğu için indirim aldı. Tecavüzcü erkek "kadın tecavüzde bağırmadığı için rıza göstermiş sayılır" indirimi aldı. Tecavüz ederken suçüstü yakalanan erkek, henüz tecavüz gerçekleşmediği için "yarım kaldı" indirimi aldı. Bunlara rızası varmış, fahişeymiş, alkollüymüş, hayatın akışına aykırı indirimlerini eklemiyorum. Bunlar "indirim" mevzunu anlamanız için verilmiş uçuk örnekler. Yani adalet tecavüzcüye indirim yapmak için elinden geleni yapıyor. 14 yaşında kıza tecavüz edip, davalara cübbe sarık ile katıldığı için iyi hal indirimi alanlar var bu ülkede. Böyle bir uygulamayla, böyle bir adalet anlayışıyla tecavüzün, kadın cinayetlerinin önüne nasıl geçebilirsiniz ki? Ne doğru tabirler değil mi? Çok tanıdık geliyor mu bu yazılanlar size de? 

Türk Ceza Kanunu Kadın Platformu sözcülerinden avukat Hülya Gülbahar olayın hak hukuk adalet boyutu ve ilerleyiş "Düşeceğiniz hâkime, savcıya, şansınıza bağlı…" Yani işimiz şansa bahta kaldı kadınım sen kendini koru yoksa resmiyet seni hiç de korumuyor anlayacağınız ortada hiç olup gidersiniz şimdiye kadar yaşanan birçok kadın cinayetlerinde olduğu gibi. Her köşemde bağırıp şunu bunu yapmaktan helak olsam da bir de Hülya Hanım’a tekrardan kulak verelim derim. 

Cinsel şiddet yaşadığınızda şunları yapın; diyor sevgili Hülya Hanım; 

-Kurumlarda devam eden cinsiyetçi uygulamalar nedeniyle yakınlarınızla birlikte başvuru yapmanızda yarar var. 

-Bulunduğunuz yere en yakın polis merkezine ya da jandarma karakoluna başvurarak acil muayene için derhal hastaneye sevk edilmenizi isteyin. Doğrudan hastaneye de gidebilirsiniz. 

-Polis tarafından tutanak hazırlanırken yaşadığınız olayı ayrıntılı bir şekilde anlatın, toplanmasını istediğiniz delilleri, dinlenmesini istediğiniz tanıkları bildirin. 

-Yazılan tutanağı asla okumadan imzalamayın; eksiklik ya da farklılık varsa düzelttirin ve sonra imzalayın. 

-Tutanağın polis memuru tarafından imzalı bir örneğini mutlaka alın. 

-Polislerin “Senin de rızan varmış, anlattıkların tutarsız” gibi bahanelerle sizi geri göndermesine 

ASLA izin vermeyin. 

-Polisin görevini yapmaması bir suçtur ve cezai işlem gerektirir! 

Bu şeref yoksunu canilerin ve buna yeltenenlerin en ağır cezayı alması bizim içimizi soğutmayacak. Ancak artık bu olayların altında yatan sebepleri bir an önce aklın ve bilimin ışığında tartışmaya başlamalı, büyük bir ayağa kalkış olmalı, geçici çözümlerle idare etmek ve unutturmak yerine, sorunu kökten çözecek uygulamalara yönelmeliyiz ne dersiniz?  Bunun başında eğitim geliyor biliyorum ama bununda maalesef olamayacağından eminim burası Türkiye ataerkil zihniyet bulaşıcı. Kim ne derse desin doğusu da batısı da aynı.  Susmayın! İfşa edin! Anlaşılan o ki kimsenin kimseye faydası yok. Tut eteğini, tut pantolonunu çıkar savaş araç ve gereçlerini kendini kendin koru KIZIM!