Ülkemizde de dünyada da savaş söylemleri, girişimleri, çığırtkanlıkları ayyuka çıkmış iken, tek, bir, birey, fert olarak, insan kendi içindeki fırtınalara dur diyemez ve sığınmak ihtiyacı duyar. Ülkenin saldırı altında olması, tehdit ve ihtimallere dair bir önlemi vardır, sığınaklar. 
Sığınaklar sadece savaş ihtimaline karşı değil, terör gibi insan marifetiyle yapılan insanca olmayan tüm saldırılara dair bir yoldur, karşı girişimi olmayan, olamayan insanlar için bir kaçıştır, 
hayata tutunma mücadelesidir. Savaş, insan duygu ve düşüncelerini anlamayan soyut bir illegal girişimdir, karlısı kim, zararlısı kim çok kez hesap edilmeden başlatılır. Bir kaç kişi, bir zümrenin ego ve kazançları dışında kazananı olmaz. 
İnsan, hayatın da savaş olmasa dahi, kendi içinde, aklın da, yüreğin de savaşlar oluşturur, fırtınalar estirir. İnsanın kendi içinde var ettiği bu savaşta sığınaklara gidip inzivaya çekilme halini deneme ihtimali olsa da huzura erişemez, çok kez mutluluğu bulamaz, enerjisini geri kazanamaz. İnsanın kendi içinde başlattığı savaşın ateşkesi ve savaşın sonlanması için yine insana, en az bir insana ihtiyacı vardır. 
Sığınmak, anlaşılmak, dinlenmek ister, insanın kendi savaşındaki çözümü insan ya da insanlardır. İnsan bir yönüyle çok güçlü olduğu gibi, başka açıdan da zayıf ve dayanaksızdır. Çok geniş bir açıdan değerlendirmek istediğimden sadece aşk gibi, sevda gibi duygu yoğun, binlerce seçenekli kavramlara kilitlemiyorum mevzuyu, daha ötesinde yüz binlerce seçenekli bir derya ya yayıyorum. İnsan her konu da, her anlam da çaresiz hallere, durumlara düşebilir. Kişinin aç kalması, barınaksız kalması durumları nasıl basit yaklaşım ve destekler ile sonuca ulaşıyor ise, kişinin ruhsal çıkmaz hallerinde sığınak arar, birilerine sığınmak ister. Sığınma hali sadece çözümü on da bulma hali değil, tüm olan biteni anlatma, bu ara da kendi anlatımıyla kendisine tekrar dinletme durumudur. Bilirsiniz ki çok kez yol göstermeden, çözüm önermeden birilerini dinlersiniz, sadece dinlersiniz ve dinlediğiniz kişi kaybolmuş enerjisini çoklukla toparlar ve yoluna devam eder. 
 Sığınak gerekir mi gerekmez mi bilinmez ama toplum olarak yaşayan insan yığınlarının ivedi ihtiyaçlarındandır. İnsan için de birilerine sığınmak ihtiyacı gerekli olur mu, olmaz mı bilinmez ya da hangi süreçte, tekrar ne olur bu da gizdir, gizemlidir. Her insanın birilerine sığınma halleri gibi her daim sığınma isteğine de açık olması gereği vardır. Sığınma isteği ve bu isteğe odak oluşturma durumlarının listesi, süreci, sebepleri olmaz. Bazı insanlar için yaşamın da bir çok kez bu ihtiyacı hisseder, bazıları için ise az, çok az ihtiyaç duyar. İnsanların kendi dünyasın da var ettikleri paratonerleri vardır ve sorun ve sıkıntıları, çözümsüzlük ve çelişkileri toprağa aktarır, kişi en az gerginlikle bu sıkıntıyı aşar. Bazı insanlar ise paratonerlerini her daim faaliyette tutamazlar, bazen bir kelime, bir tavır, bir davranış şekli dahi büyüdükçe büyür, sadece bir ayrıntıdır ama, sorun olur, mesele olur, sıkıntı olur. Sığınma ihtiyacı hiç duymamalı insan ne savaş tehdidine karşı nede kendi iç savaşları için. Sadece istek ve temennim böyle iken, bir diğer ve daim olmasını istediğim ise sığınaklarımız ve sığınacağımız canlar eksilmesin.