İnsanı, bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten, yüksek özverilere götüren, gönülden bağlanmasına sebep olan duyguya sevgi diyoruz.

Bu duygu içgüdüsel olabildiği, dostluk ve sevecenlik özelliği taşıyabildiği gibi, cinsel bir arzu yüklü de olabilir. Hepsini sevgi sözcüğüyle ifade etmek yetersiz gibi görünse de biz bu ayırımı her şekilde yapabilmekteyiz.

Anne baba sevgisi, arkadaş sevgisi, doğa sevgisi, hayvan sevgisi, insan sevgisi, futbol sevgisi, sanat sevgisi… sayın sayabildiğiniz kadar…

Bir de bu kelimeden türemiş sevgili diye bir sözcük var biliyorsunuz... Gerçi biz diğer sevdiklerimizle konuşurken, genellikle yazarken “sevgili anneciğim, sevgili arkadaşlarım” gibi hitap cümleleri kullanıyoruz ama, “Sevgili” dediğimiz zaman çok özel birini kast ettiğimiz herkes tarafından kolayca anlaşılır. 

Ağız alışkanlığı ile eşlerin birbirlerine sevgilim diye hitap etmesi de çok güzel. Çünkü evlendikten kısa süre sonra eşine bu şekilde hitap etmeyi unutan hatta özellikle kullanmaktan çekinen çok çift var... Ne mutlu yıllar sonra da aynı heyecanla bu kelimeyi kullanabilen eşlere…

Sevgi, gerçekten sihirli bir kelime, sadece kelime değil, sihirli bir duygu, sadece duygu da değil, insanı farklı boyutlara götüren bir araç sanki… Sonuna eklenen o “li” eki var ya, insanın ayağını yerden kesen, havalara uçuran, dizlerinin bağını çözen sihirli bir değnek âdetâ..

**** 

İlklerin heyecanı her zaman farklıdır. Ama ilk aşkın, el ele ilk tutuşmanın, ilk öpüşmenin ömür boyu unutulmayan bir anısı vardır.

İnsan hayatı boyunca sevdiği, saydığı, değer verdiği pek çok kişiyle karşılaşır. Hatta karşı cinsten birçok arkadaş edinebilir, bunların bir kısmıyla özel şeyler yaşayabilir, hatta biri ikisiyle evlenebilir ve bu süre içinde de geçmişte karşılaştığı pek çok şeyi unutup çok mutlu, çok huzurlu bir hayat da yaşayabilir. Ama o ilk sevgiliyi, o ilk buluşmayı, o ilk el ele tutuşmayı ve o ilk öpüşmeyi asla unutamaz.

Ya mutlu bir anı olarak, ya da kalbine hançer saplanmış gibi bir acı duyarak mutlaka hatırlar...

Yeni kuşakların bir sevgili bulma imkânları o kadar kolay ve rahat ki, belki bizim kadar “ilk”ler onları etkilemiyor olabilir, bilemiyorum. Ama yine de bir sevgili bulmanın, şimdiki konsepte göre bunu sosyal medyada kankalara, cümle âleme duyurmanın zevki ve heyecanı bambaşka olsa gerek.

Ergenlik çağlarında cinsel arzuyla karışık sevginin analizini tam olarak yapamayan gençlerin, dünyada kimsenin yaşamadığı kadar bir aşk yaşadıklarını zannedip sonra da eften püften bir konu yüzünden ayrıldıklarına çok şahit olmuşsunuzdur.

Sevgiyle aşkı birbirinden ayıran çizgiyi zaten kimse dosdoğru çizemez. Çünkü o herkese göre farklı koordinatlardan geçer.  Kendisini aldattığını bile bile eşini affeden bir kadının beynindeki sevgi ve aşk anlayışıyla, bir erkek arkadaşıyla konuştu diye eşini veya sevgilisini öldürebilen bir erkeğin sevgi ve aşk anlayışını tartacak bir terazi de yoktur.

**** 

Gerçek sevgi ve sevgili nasıl olmalıdır gibi bir soru zaman zaman insanın aklına gelebilir veya samimi ortamlarda tartışılabilir. Söylenenlerin hepsinde doğruluk payı olduğu gibi, mutlaka eksik ve yanlış bir taraf da vardır.

Sadece insanlara has olan duyguların böylesine geniş ve hatta sonsuz bir anlamı ve uygulama alanı olması, o duyguların derinliğini anlatan en önemli özelliktir. Sevgi ise bu duyguların en yücesi, en kutsalı ve en anlamlısıdır.

Biz bu tür tartışmaları felsefecilere bırakalım ve yaşadığımız gerçeklere bakalım isterseniz. 

Kültürümüze yabancı bir kanaldan giren, aslında bugün kutladığımız anlamda bir özelliği de olmayan 14 Şubat Sevgililer Günü’nü, bu yıl çok farklı bir ortamda kutluyoruz. Geçen yıl kıymetini bilemediğimiz bir özgürlük ortamında yaşadığımız Sevgililer Günü, bu yıl maskeli ve mesafeli bir ortamda karşımıza çıktı.

Böyle bir anket elbette yoktur ama, sanki bir önceki yıl iki Sevgililer Günü arasında sevgili olanların sayısıyla, 2020’den bu yana iki Sevgililer Günü arasında sevgili olanların sayısı azalmıştır gibi geliyor bana…

Benimki de iş sanki… Sevginin önünde hangi engel durabilir ki… Maskeyle mesafe gibi iki basit nesnenin engelleyebileceği duyguya zaten sevgi bile denmez, değil mi?

Sadece sevgili olanların ya da yeni sevgili bulanların değil, birbirini seven bütün insanların, özellikle de birlikte yaşayan bütün çiftlerin Sevgililer Günü kutlu olsun. 

Gelecek yıl maske ve mesafe engellerinden kurtulmuş olmak ümidiyle, sevgiyle kalın.