Türk mühendisin yaptığı bilimsel çalışmalar 3 ayda yeşil kart aldırdı

10 yıldır ABD’de yaşayan Öğretim Görevlisi Dr. Murat Kuzlu ile röportaj


Dr. Murat Kuzlu’nun hikayesi Zonguldak’ın Devrek ilçesinde başlayıp Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Virginia’nın Norfolk şehrine kadar ulaşıyor. Kocaeli Üniversitesi’nde Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği’nde lisans, yüksek lisans ve doktorasını tamamlayan Murat Hoca daha sonra TÜBİTAK’ta çok önemli projelerde yer almış. Doktorasını tamamlayıp Virginia Teknik Üniversitesi’nde araştırma yapmak için gelince, ABD hikayesi de başlamış oluyor.


Akıllı şebekeler, haberleşme, siber güvenlik ve yapay zeka alanlarında çalışmalar yapıyor. NASA tarafından desteklenen Uluslararası Uzay İstasyonu, yapay zekanın akıllı şehirlerde uygulaması ve Blockchain uygulamaları projelerinde çalışmalarına devam ettiriyor.

Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmek ve bunun için de elinden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğini belirten Murat Hoca araştırmalarının yanında öğretim görevlisi olarak dersler de veriyor.


3 ay gibi kısa bir sürede yeşil kart alan Murat Hoca’nın 10 yıldır ABD’de devam eden bilim hayatı üzerine konuştuk...


Röportaj: Anıl Sural
Fotoğraf: Rona Doğan

Öncelikle ABD maceranız nasıl başladı? 


Her Türk genci gibi zaman zaman benim de ABD’de kariyer gelişimine yönelik ilgim vardı. Özellikle iş yaşamında yurtdışı eğitiminin ve ingilizcenin öneminin biraz daha farkına vardığımda bunun gerekli olduğunu düşünmeye başlamıştım. Ama doktoramı bitirdikten sonra daha ciddi olarak düşünmeye başladım. Bundan sonrası biraz tesadüf oldu diyebilirim. Doktora mezuniyetimin ardından; o zaman çalıştığım TÜBİTAK’taki enstitü müdürümüz ile doktora sonrası ne yapabileceğim ile ilgili bir görüşmemiz oldu. Görüşme esnasında; zamanın en önemli konularından biri olan akıllı şebekelerle ilgilenmek istersem önümüzdeki hafta bu konu ile ilgili konuşma yapmak üzere ABD’den bir profesör geleceğini belirtti. Bu toplantıya katılmamı önerdi. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde bu profesörün konuşmasını dinledikten sonra kendisiyle tanışıp, doktora sonrası araştırmacı olarak ABD’ye gelmek istediğimi dile getirdim. Dönüm noktasının bu görüşme olduğunu söyleyebilirim.


Kendisi benimle ilgilendi ve bu isteğime olumlu baktı. Bu görüşmeden kısa bir süre sonra Virginia Tech’de İleri Araştırma Enstitüsü’nde doktora sonrası araştırmacı olarak buldum kendimi. ABD maceram bu şekilde başlamış oldu. Kendisi ve benim de içinde bulunduğum ekibi ile özellikle akıllı şebekeler konusunda çok güzel ve anlamlı çalışmalar ortaya koyduk.



Şu an hangi üniversitede ve hangi alanda çalışmalar yapıyorsunuz?

2018 yılı itibariyle Old Dominion Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Teknoloji Bölümü’nde Dr. Öğr. Üyesi olarak çalışmaktayım. Çalışma alanım gerek endüstri alanında tecrübem gerekse Virginia Tech’de ki akademik çalışmalarımdan dolayı birçok alana yayılabilmektedir. Genel olarak akıllı şebekeler, haberleşme, siber güvenlik ve yapay zeka alanlarına yoğunlaşmış bulunmaktayım. Bunlarla ilgili olarak lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile farklı projelerde beraber çalışıyoruz. 



Neden bilim insanı olmak istediniz? ABD’yi neden seçtiniz?

Aslında tüm bunlar planlanmış birşey değildi benim için. Siz bir yolculuğa çıkıyorsunuz ve her adımınız sizi başka bir başlangıca getiriyor, bitti ya da tamam dediğiniz de bile… Diğer yandan; geçmişe baktığımda bana uygun mesleğin bu olduğunu daha iyi anlayabiliyorum. Benim yetiştiğim ortamda özellikle çocukken yüksek eğitim almış insan sayısı çok yoktu. Sadece babam üniversite mezunuydu. O zaman kendinize rol model bulmak biraz daha zor oluyor. Ama ben her zaman meraklıydım. Öğrenme hevesim daha küçük yaşlarımda başlamış ve hala varlığını sürdürüyor bende. Bir şeyler yapmak, bir şeyler denemek ve öğrenmek istiyordum. Özellikle matematiğe karşı çok yoğun bir ilgim vardı. Bu da aslında benim mühendislik seçmemdeki en büyük nedenlerden biri oldu. Neden bilim insanı olmak istediğime gelince günümüzde en değerli bilginin bilimin ışığında olduğu aşikar. Bir konuya dikkat çekerken bile araştırmalara göre diye başlıyoruz ve inancımız artıyor. Tabi ki bu araştırmaların altında önemli tecrübeler ve birikimler söz konusu. Bende üretmek ve fayda sağlamak istiyordum. Yapmam gereken de buydu; bir araştırmacı, akademisyen olmak ve bilim insanı tacını takabilmekti. Kendimi rahat hissettiğim, olmam gereken yer dediğim yer burasıydı. Burası da belki benim için yeni bir başlangıç o da ayrı bir konu. Neden Amerika’yı seçtim derseniz, kesin bir ifade ile bu işi yapabileceğim en iyi ülkelerden birisi burası. 



Projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Mühendislik hayatım boyunca birçok önemli projede çalışma fırsatım oldu. İlk zamanlar yaptığınız işin ne kadar ciddi ve önemli olduğunu anlayamıyorsunuz. Çalıştığınız projeler Türkiye’de ilk olabiliyorken, bazen çalıştığınız projeyi akşam haberlerinde dinleyebiliyorsunuz ama tüm bunlar, sizin deneyiminizin bir parçası oluyordu sadece. Proje çalışmalarımda ilk ve önemli adım TÜBİTAK ile başladı. TÜBİTAK’ta ki ilk projem gemilerin manyetik, akustik ve basınç izlerinin çıkarılması ile ilgili yazılım ve donanım geliştirilmesi projesi idi. Bu proje gerçekten bana en çok katkısı olan projelerden biriydi. Daha sonrasında doktora tez konumun bir parçası olan sualtı telefonu projesinde çalıştım. Bu proje de hayatımın diğer önemli adımlarından biridir. ABD’ye gelişimle birlikte günümüzünde önemli konularından biri olan akıllı şebekelere yöneldim ve akıllı şebekelerde haberleşme ve yapay zeka metotların uygulanması üzerine çalıştım. Bunlardan BEMOSS (Building Energy Management Open Source Software, www.bemoss.org) geniş yankı uyandırdı. İki aşamalı ve ABD enerji bakanlığı tarafından desteklenen yaklaşık 2 milyon dolar bütçeli bir projeydi. 


Son zamanlardaki projelerim yine akıllı şebekeler ve şehirler, haberleşme, yapay zeka ve bunların uygulamaları ile ilgili. Bu projerelerden bir tanesi NASA tarafindan desteklenen Uluslarası Uzay İstasyonu projesi, diğeri yapay zekanın akıllı şehirlerde uygulaması ve son olarak Blockchain teknolojisinin enerji sektöründe uygulabilmesi için bir platform geliştirilmesi projesini devam ettiriyorum. Virginia Eyaletindeki birkaç şirket ile bu ve benzeri konular da çalışmalarım devam ediyor. Bunlara paralel olarak mühendislik eğitiminin önemini anlatmak için, özellikle lise öğrencilerinin mühendislik alanına ilgi ve bilgi birikimi sağlamak adına bilgisayar bilimleri, yazılım ve siber güvenlik konularında Norfolk’ta ki okullarla ortak programlar yapmaya çalışıyoruz.



Hem ders vermek hem de araştırma yapmak zor oluyor mu? Öğrencilerle diyalogunu nasıl?

İkisini aynı anda yapmak bazen zor olabiliyor, ama eğer işinizi seviyorsanız üstesinden muhakkak geliyorsunuz. Bununla birlikte ABD’de çoğu üniversitede farklı akademik pozisyon vardır. Bunlardan bir tanesi “Tenure Track Assistant Professor”, eğer bu pozisyonda iseniz ders yükünüz biraz azdır ve sizden proje ve araştırmalar yapmanız bekleniyor. Benim de pozisyonum bu şekilde olduğu için daha çok çalışmalara yöneliyorum ama ders anlatmak benim için dinlenmek gibi çoğu zaman. Öğrenciler ile iletişimim dürüst olmak gerekirse beklediğimden çok daha iyi. İlk başta bazı çekincelerim vardı çünkü genelde lisans seviyesinde dersler veriyorum ve öğrencilerimin çoğu Amerikalı idi, ister istemez tereddütler oluşabiliyordu. Ama şu ana kadar hiçbir olumsuz bir durumla karşılaşmadım. Öğrencilerin hepsi saygılı ve buraya neden geldiklerini çok iyi biliyorlar.



ABD’de hiç unutamadığınız bir anınızı paylaşabilir misiniz?

Bende yeri ayrı olan ve hiç unutamadığım anlardan biri BEMOSS projesinin ikinci aşamasını kazandığımızı öğrendiğim andı. Bu benim ve ekibimiz için çok önemliydi. University of California, Berkeley ve Carnegie Mellon University ile birlikte finale kalmıştık ve projeyi Virginia Tech olarak biz kazanmıştık. Bu proje hem bütçe hem de konu olarak önemli bir adımdı. Hala o kazandığımızı öğrendiğimiz anı hatırladığımda tekrar o anki mutluluğumu ve heyecanımı yaşarım. Bu benim için gerçekten çok gurur verici ve unutulmaz bir anı idi. Ayrıca 3 ayda yeşil kartı aldım bu da enterasan bir süreç oldu.



İlk defa bu kadar hızlı yeşil kartı ilk defa duyuyorum. Buraya ilk gelişinizdeki vize süreci ve nasıl 3 ayda yeşil kart aldığınızdan bahsedebilir misiniz?

ABD’de belirli bir süre kalmayı plandığım için ilk J1 vizesi ile geldim. Sonrasında süreyi uzatmak için H1B yani çalışma izni vizesi aldım. J1 ve H1B vizelerinin süre limiti olduğu ABD’de biraz daha uzun kalabilmek ve yaşayabilmek için hepimizin bildiği green karta yani yeşil karta başvurdum. Yeşil kartı alabilmenin bir kaç yolu var bunların başında çekiliş ve sponsor desteği geliyor. Bunlarında dışında akademisyenler ve araştırmacılar için NIW (National Interest Waiver) diye bir seçenek var. Bu seçenekte önemli projelerde çalışmış ve iyi derecede makaleleriniz ve atıflarınız olması bekleniyor ve herhangi bir sponsora ihtiyaç duymadan kendi başınıza başvuru yapabiliyorsunuz. Ben bir avukat üzerinden NIW’e başvurdum. Avukata göre bu iki aşamalı bir süreçti ve ortalama bir yıl kadar sürmesi bekleniyordu. Ben başvuruyu yaptıktan 1 ay sonra ilk aşamayı 2 ayda da ikinci aşamayı bitirip yaklaşık 3 ay içinde yeşil kart sahibi oldum. Dürüst olmak gerekirse bu hem beni hem de avukatımı şaşırttı. Avukatıma göre kabulün bu kadar kısa sürmesinin nedeni ABD’de olduğum süre içerisinde iyi bir üniversitede uzun süre çalışmış, iş değiştirmemiş olmak ve makalele ve atıflarımın beklenenden daha fazla olması idi. Eğer ABD’ye yaşanan bir akademisyen ya da araştırmacı iseniz NIW üzerinden yeşil kart başvurusu yapacaksanız bu kriterlere dikkat edilirse yeşil kart alma sürecini ciddi anlamda kısaltmış olabilirsiniz.



Geçtiğimiz günlerde 675 bin dolar hibe aldınız bundan bahsedebilir misiniz?

Bilgiyi paylaşmak, özellikle genç arkadaşlarla paylaşmak benim için her zaman güzel bir motivasyondur. ABD milli eğitim bakanlığı tarafından verilen proje desteğini gördüğümde hemen iş arkadaşlarımla bunu paylaştım ve aynı gün kendimi Norfolk’da ki Granby Lisesi’nde buldum. Amacımız; burada ki liselerde öğrencilere; önemli bir boyutta bilgisayar mühendisliği, siber güvenlik, yazılım vb. konularda bilgiler verilmesi ve onların daha erken yaşlarda meslek öğretmenleri tarafından mühendislik alanında farklı eğitimler alması sağlanmasıydı. Öncelikle oradaki öğretmenler ile projemizi paylaştık ve bunun devamında projeyi yaklaşık bir ay gibi kısa sürede başvurusunu yaptık. Sonrasında sizin de bildiğiniz gibi güzel haberi geçen eylül ayında aldık ve projemize başladık. Hala devam etmekte olan projemiz; öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz ve zaman zaman aileleri ile bilgisayar mühendisliği, yazılım ve siber güvenlik konularında aktivitelerle sürmektedir.



Türkiye ile ortak projeler yaptınız mı? Yeni projeler düşünüyor musunuz?

Türkiye ile ortak projeler yaptık. Bunlardan bir tanesi Yıldız Teknik Üniversitesi ile birlikte akıllı şebekeler konusu ile ilgili bir projeydi. Diğeri ise NETAS ile birlikte akıllı şehirler alanında bir proje yapma fırsatım oldu. Şimdi de yapay zekanın akıllı şebekeler ve şehirlerde uygulanmasına yönelik bir proje üzerinde hem akademisyenler hem de bir şirket ile çalışıyoruz.



Türkiye’de yaşayan gençlere ve bilim ile uğraşan insanlara neler söylemek istersiniz?

Aslında yapılması gereken çok basit. Öncelikle kişisel olarak doğru arkadaşlıklar kurmaları önemli. Seçtiğiniz arkadaşlarınız sizin her alanda kim olduğunuzla ilgili olacaktır. Akademik olarak sadece ilgi duydukları alanlarına yönelik çalışmaları eğitimlerine önem vermeleri gerekiyor. Öğrenmekten kaçınmayın, denemekten korkmayın. Bunun yanında kendilerine bir rol model bulmaları çok önemli. Eğer ne istediklerini ya da kim olmak istediklerini bilirlerse hedeflerine ulaşmaları daha kolay olacaktır.

ABD’deki Türklere mesajınız nedir?

Burada bir şey söylemek pek haddime düşmez, ama ben kendi adıma Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmek bunun içinde elimden geleni şu ana kadar yaptığım gibi yapmaya devam edeceğim. Bizler hem akademik başarılarla hem özel hayatımızda ki tutumumuzla gençlerimize iyi bir rol model olmaya çalışmalıyız. Bizler buralarda da birlik beraberliğimizi korumalı; milli ve manevi değerlerimizle, birçok alanda başarılarımızla örnek teşkil ederek ülkemize karşı vefa borcumuzu unutmamalıyız.

Bundan sonra bilim alanında hangi çalışmaları yapacaksınız?

Bundan sonra yapay zeka ve yapay zekanın akıllı şebekeler ile şehirlerde uygulanması konularına biraz daha ağırlık vermeyi düşünüyorum. “Akıllı Şebeke” (Smart Grid) dediğimiz elektrik şebekeleri ile bilgisayar ve ağ teknolojisinin entegre edilmesi, “Akıllı Şehirler ise bilgi ve haberleşme teknolojilerinin altyapı, kapasite ve beceri düzeyleri artırılarak şehir hayatının kolaylaştırılması. Zaten bu konular da çalışmalarımız vardı, bunları biraz daha geliştirip, insanların ve bilimin hizmetine sunmak istiyorum. Bu projeler; insana değer veren, yapay zeka geleceğinin öngörüsü olan projelerdir. Benim amacım; insanlığa ve bilime daha yararlı projeler yapmak. Şimdilik bu konuda Virginia eyaletinde ki önde gelen üniversiteler ve şirketlerle çalışma planlarımız var ve bunları daha da ileri taşımayı planlıyoruz. 

İleride Türkiye’ye yerleşme planınız var mı? 

Türkiye buradaki her Türk gibi benim de en büyük özlemim, bunun en büyük nedeni ailemin, arkadaşlarımın hala orada olması, ve oradaki güzel anılarım. İleride yerleşme konusuna gelince, bir gün neden olmasın.

ABD’deki üniversiteler sizin hibe bulmanızı bekliyorlar, bu baskı oluşturuyor mu?

Bu konu aslında sizin üniversitedeki pozisyonunuz ile alakalı. Eğer “Tenure Track” pozisyonunda iseniz ciddi bir hibe bulma yani dışarıdan proje almanız, üniversiteye katkıda bulunmanız bekleniyor. Bu tür bir beklenti ister istemez baskıyı da beraberinde getiriyor. Ama buna pozitif baskı demek daha doğru olur. Bu süreç yani “Tenure Track” ortalama beş yıl kadar sürüyor ve bu süre sonunda başarılı sayılırsanız “Tenured” (İmtiyazlı) oluyor ve iş güvenceniz devlet tarafından sağlanıyor. 

Son eklemek istedikleriniz nelerdir?

Bizler; “Bilim Çinde’de olsa ara bul.”, “İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa gidip öğrenmeye mecburuz.” sözlerini duyarak büyüyen çocuklarıyız. Bence “Beyin Göçü” olsun ama “Kalp Göçü” olmasın. Ne kadar burada olsak da kalbimiz hep Türkiye ile beraber atıyor.

Ailemin, dostlarımın, özellikle annemin sonsuz güveni ve desteği ile babamın bana her zaman profesyonel hayatta olduğu gibi, özel hayatta da örnek olması benim için emsalsiz bir yol göstericisi olmuştur.

Murat Kuzlu kimdir?

Zonguldak, Devrek ilçesinde doğdu. Lise öğrenimini Zonguldak Anadolu Öğretmen Lisesi’nde tamamladıktan sonra lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerini Kocaeli Üniversitesi - Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği’nden aldı. Türkiye’de Nortel Networks’da  (NETAŞ) Ar-Ge mühendisi ve TÜBİTAK’da (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu) uzman araştırmacı olarak çalıştı. Doktora sonrası 2011 yılında Virginia Tech - İleri Araştırma Enstitüsü'ne doktora sonrası araştırmacı olarak katıldı ve 2018’e kadar Dr. Öğr. Üyesi olarak görev yaptı. 2018 yılında Old Dominion Üniversitesi (ODU) - Elektrik Mühendisliği Teknoloji Bölümüne Dr. Öğr. Üyesi olarak katıldı. Şu an ODU’de akıllı şebekeler, akıllı şehirler, yapay zeka, Blockchain, ve kablosuz iletişim alanlarında araştırmalarına devam etmektedir.