Sarı kızıl topraklar üzerinde bir kutsal bahçe. Çiçek kokularına karışan safran. Bahçe duvarları içinde Deyrulzafaran. Kapısının dışında bir savaş. Savaştan, yoksulluktan kaçan bir ana.  Eteklerinde çocuklar. Ananın içinde korku, çaresizlik ve bir karar-ı arife. Hangisi ile ayrılacak. 

Çocuklar dış dünyadan habersiz, korkulardan, ölümden uzak. Anne bahçesinde oyundalar. Oyun içinde güvendeler. Kapıdan çıkarken "döneceğim" diyen çaresiz dudaklara, bir o kadar inançla bağımlılar. İşte o yüzden. Sadece o yüzden, anası ve kardeşlerinin ardından bakarken, o kadar emin, o kadar güvenli ve o kadar sevgiyle oyununa geri döndü Bahe. 

Mardin'in Süryani cemaatinden olan zavallı kadın, dört çocuğuyla dul kalır. Henüz otuzlu yaşlardadır. Çaresizdir. Suriye'ye göçmeye kadar verir. 3 çocuğunu yanına alır. O vakitler altı yaşında olan Bahe'yi Devrulzafaran Manastırı'na emanet eder. 

Bahe, kardeşlerin içinde en zayıfıydı. Hastaydı, zekâsı yaşıtları gibi değildi. Belki bakamayacağını, beki göç yoluna dayanamayacağını düşündü. Oğlunu manastırın korunaklı duvarları arasına bırakırken, "Burada kal, döneceğim" demişti. 

Bahe doğumundan 6 yaşına kadar annesi ile yaşamıştır. Annesi bir gün tarladaki işlere kendini kaptırdığından (70 yıl önce) açıkta bıraktığı bebeğini unutur. Bu arada bir kuş türü ya da tavuk, bebek yaştaki Bahe’nin bir gözünü gagalarıyla kör eder. O günden sonra bir gözü kör olarak ömrünü yaşar. 6 yaşından itibaren, boynu bükük bir şekilde annesinin dönüşünü bekler Ammo Bahe. Tam 70 yıl bekler annesini. Annesi ise geri dönmeyecektir. Bahe, ömrü boyunca sadece bekledi. Bırakın Mardin'den dışarı çıkmayı manastırdan bile sadece zorunlu haller dışında hiç ayrılmadı. 

Ve bir insan öyküsü, Mart 2014'de sona erdi.

Ne zaman Süryanilerle ilgili bir konu açılsa aklıma hep Bahe Ammo'nun hüzünlü hikayesi gelir. Bugün kü röportaj konumuz da Süryaniler olunca, hikâyeyi sizlerle de paylaşmak istedim. 

Gelelim asıl konumuza. Süryaniler. 

Süryaniler kimdir, nedir, ne yapmışlardır?  Üzerine yazı yazılmayı hak eden halklardan biridir, Süryaniler. Övgüye mazhar olmuş ve olacak bir halktır, Süryaniler. 

Süryaniler, Anadolu'nun 5000 yıllık yurttaşlardır. Süryaniler, kadim Mezopotamya kültürünün kalıntılarıdır. 

Süryanileri biraz da gerçek bir Süryani'den dinleyelim isterseniz. 

Bugün kü röportaj konuğum Mardin'in Midyat ilçesinde bulunan Mor Gabriel Manastırında uzun bir süre profesyonel rehberlik hizmeti vermiş gerçek bir Süryani. Kuryakos Acar. 

Merhaba sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba. Ben, Kuryakos Acar, Mor Gabriel’in de doğmuş olduğu köyde (Beth Kustan)’da doğdum,  1998 yılında 12 yaşındayken manastırda eğitim almaya başladım, daha sonra 2004 yılında mezun oldum ve 2005 yılında Mor Gabriel Manastırı’nda ziyaretçilere profesyonel rehberlik hizmeti verdim.2020 yılında oradan ayrıldım Mardin merkeze taşındım burda kendi işimi yapıyorum şarap üzerinde şubelerim var. ,Siras şarapçililik adında ,şimdilik  burada yaşıyorum.

Bilinenin aksine Süryaniler bir dini grup değil bir halk. O nedenle Süryani halkı kimdir diye sormak istiyorum. Ayrıca Asuriler, Nasuriler, Aramiler, Keldaniler Süryani midir?

Süryaniler, kökenleri 5000 yıl öncesine giden bir toplumdur. Mezopotamya'da yeşeren ve uygarlığın gelişiminde önemli rol üstlenen eski Mezopotamya halklarının yani köklü bir kültürün mirasçılarıdır. Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra, coğrafyayı istila edenlerin baskı ve egemenlikleri yüzünden başlangıçtaki etkinliklerini kaybetmişlerdir. Günümüzde ise dünyanın değişik bölgelerinde dağınık bir şekilde yaşamaktadırlar.

Süryanilerin kökeni ve nerden geldiklerine dair bilinen üç farklı görüş vardır. Bu görüşlerden birisi, Süryanilerin Aramiler'den geldiğini savunan tezdir. Bu tezin dayanağı Süryani halkının Aramca konuştuğu ve bundan dolayı da kökeninin Aramiler olduğunu iddia etmektedir. Süryanilerin kökenine dair ikinci görüş ise Süryanilerin Asurlular'dan geldiğini savunan tezdir. Bu görüşe göre Süryaniler, eski Mezopotamya'da imparatorluklar kurmuş olan Asurlular'ın torunlarıdır. Bu iki görüşün eksiklikleri, Süryanilerin kökenini tüm eski Mezopotamya halklarına dayandığını belirten yeni bir görüş ortaya çıkarmıştır.

Süryanilerin milliyeti nedir?

Süryanilik başlı başına bir millet oluyor zaten. 

Süryani inancı ile ilgili genel bir bilgi verebilir misiniz?

Hristiyanlığı kabul eden ilk toplum. Daha öncesi putperestlik inanca sahip olan millet daha sonra Hristiyanlığı kabullenen ilk toplum olarak tarihte biliniyor. 

Süryanilerin kutsal kitabı nedir?

Süryanilerin kutsal kitabı İncil'dir. 

Süryanilerin namaz kıldığını okumuştum. Müslümanların namazı ile Süryanilerin namazı arasında nasıl bir fark var?

Hristiyanlıkta, günlük ibadet ve büyük ayin dediğimiz dini törenler oluyor. Büyük ayin her pazar günü ve özel günlerde olur diğer günler de ise günlük ibadet dediğimiz dini törenden oluşuyor. Hristiyanlar doğuya doğru şekilde ibadetlerini gerçekleştirir, Müslümanlar ise bilindiği gibi güneye doğru. Farklılık ister istemez olur tabii ; örneğin , kilisede iki koro şeklinde karşılıklı olarak dualar okunur. Bu en basit örneklerden biri. 

Süryaniler Türkiye de en fazla neredeler?

En fazla Süryani sayısı İstanbul'da görünüyor. 

Mardin denince akla ilk gelen Süryaniler oluyor. Mardin Süryaniler için ne ifade ediyor?

Bizim için Kudüs’ten sonraki ikinci  kutsal yerımız. Mardin Mezopotamya'nın simgesi başkenti bizim için. 

Dünya'da ve Türkiye'de Süryaniler anadilini okuyup yazabiliyor mu? Anadilini konuşabiliyor mu? Süryanice yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan dillerden birimi? 

Yok olma ile karşı karşıya bir dil. Midyat ve köylerinde anadil konuşma oranı daha yüksek Mardin merkez de Arapça biraz daha baskın. 

Süryanilerin yüzyıllardır yaşattığı sanat Telkari, geleneksel basma işletmeciliği sanatının son temsilcisi Nasra Şimmes'in eserleri, Süryani Şarabı vb. Süryani kültüründen de kısaca bahsedelim. Nasra Şimmes'in mirasını devralan birisi var mı? 

Süryanilerin yüzyıllardır yaşattığı önemli sanatlardan birisi de telkâriciliktir. Süryani telkâri ustaları bu alandaki maharetlerini yaptıkları eserlere yansıtmış ve birbirinden kıymetli parçalar üretmişlerdir. Telkâri'nin sözcük anlamı tel ile yapılan sanattır. Ancak bu tanım, tel ile yapılan her sanatsal çalışmanın telkâri olduğu anlamına gelmez. Örneğin, 'Trabzon işi' hasır örgü bileziğe tel ile yapılmasına rağmen telkâri denilmez. Telkâriden yapılan işler sayılamayacak kadar çeşitlidirler. Mesela sigara ağızlıklarından, tütün kutusundan, fincan zarflarından tutun da çeşitli tepsiler, kemerler, tepelikler, aynalar hep telkâri tekniği ile yapılmışlardır. 

Bu sanatın kaynağının Mezopotamya olduğu sanılmaktadır. Buralardan Uzak Doğu'ya, başka bir koldan ise Anadolu'ya ve Anadolu üzerinden de Avrupa'ya yayıldığı bilinmektedir. 

Yurdumuzda ise en önemli telkâri merkezi Süryanilerin eskiden çokça yaşadığı Mardin'in Midyat ilçesi olmuştur. Midyat işleri son derece zarif ve kıymetlidirler. Bugün bu sanatı yaşatmaya çalışan çok az sayıda Süryani telkâri ustası kalmıştır. Süryani ustaların yaptıkları parçaların değerleri bugün bile yörede anlatıla gelmektedir. Ne yazık ki bu sanata diğer insanlar Süryaniler kadar ilgi göstermemişlerdir. Bu nedenle telkâri sanatı son demlerini yaşamaktadır. Yörede yaşayan diğer insanların bu sanata sahip çıkması gerekmektedir.

ŞARAP. Şarapçılık, eski Mezopotamya ve Anadolu kültürünün önemli ögelerinden biridir. Yakın geçmişe kadar yörede yaşayan insanların bağlarda ürettikleri leziz ve besin değeri yüksek üzümler şarap haline getiriliyor, böylece yıllarca korunabiliyordu. Uzun süre bu topraklarda gelenek ve göreneğe göre şarap üretilmiş, daha sonra bilimsel yöntemlerin devreye girmesiyle eski usül şarap yapımı tarihe karışmıştır. Ama günümüzde hâlâ eski yöntemlerle , yaşadıkları köylerde şarap üreten Süryaniler vardır.

Ülkemizin hızla solan renklerinden biri olan Süryanilerin genellikle kuyumculuk ve taş işçiliği gibi alanlarda büyük hünerlere sahip oldukları bilinir. Oysa Süryanilerin bu alanların dışında uzmanlaştıkları ve zengin bir kültür yarattıkları başka konular da vardır. Bu zenginliklerin başında Midyat ve köylerinde yaşayan Süryanilerin ürettikleri şaraplar yer alıyor. 

BASMACILIK. Süryanilerin bu coğrafyadan göç etmeleriyle, beraberlerinde birçok gelenek ve sanat uygulamaları da kaybolmaya yüz tutmuştur. Bunlardan en önemlilerinden biri de basmacılıktır. Süryaniler, eskiden süsleme amacı ile elbiselerin yapımında, masa ve yatak kılıflarında, duvarların ve evlerin iç süslemelerinde bu gelenek ve sanatı oldukça yaygın bir şekilde kullanırlardı. Günümüzde basmacılık ile yatak, nevresim ve oda takımı, vitrin, yakalar, yazmalar, perde, bohça ve tablo gibi ürünlere şekil verilmektedir.

Süryanice Hetmo adı verilen basmacılık bir kalıp sanatıdır.Basmacılık, daha önceden hazırlanmış kalıbın yüzünün boyaya batırılarak, kumaş veya şekil verilecek malzeme üzerine bastırılması ile birbirinden güzel simetrik ve tekrarlanan şekillerin elde edilmesi şeklinde özetlenebilir. Bu uygulama günümüzün plastik kalıplarına benzer bir yöntemdir. Genellikle boya olarak kök boyası (anilin) kullanılır. Bu boyanın özelliği üstüne sürüldüğü malzemeden hiç çıkmamasıdır. Nasra teyzenin torunu bunu devam ettirmektedir. 

Son yıllarda Süryani gözü figürlü takılar ben dahil, birçok kadının favorisi haline geldi. Süryani gözünün bir hikayesi var mı?

Süryanilikte nazar diye bir şey yoktur. Sadece Hz. İsa nın çarmıha gerildiği için boynumuzda, evlerimizde haç takarız veya bulundururuz. Zamanında biri çıkmış böyle bir şey ortaya atmış herkeste inanmış :) 

Mardinli bir arkadaşım, ABD'de İsveç'te yaşayan Süryani nüfusu, Türkiye'de yaşayan Süryani nüfusundan çok daha fazla olduğunu söylemişti. Şüphesiz Süryaniler kültürleriyle, geçmişleriyle, tarihleriyle bu toprakların insanları. Bu toprakların insanlarının bu topraklara geri dönmesi için bir çağrı yapmak ister misiniz?

Çağrı her zaman yapılıyor tabii ama nafile. Yeni nesil yaşadığı yerde ekonomik ve sosyal özgürlüğün tadını almış buralara dönmesi zor gibi ama yine de dönenler çok nadir oluyor. 

Süryanilerin bugün için sorunları nedir? Bu sorunlara çözüm önerileriniz var mı?

Sorunlarımız eğitim haklarımızın olmaması, din adamlarımıza maaş ödenmemesi, manastırlara yardım edilmemesi.  Bu halka sahip çıkılmasını istıyoruz  Bizlerde aynı kimliği taşıyoruz, vergimizi ödüyoruz. Aramızdaki tek fark inançlarımızın ayrı oluşu. Ülkemizde Süryani sayısı azaldı. Şayet bu halka sahip çıkılırsa, kim bilir belki de zamanın da göç eden Süryani halkımızın geri dönme ihtimali yüksek olur.