Özellikle seçtim bu başlığı. Bakalım gerçekten yalan mı? Allah’ını seversen fakir edebiyatı yapma Aslı Hanım diyenleri duyar gibiyim. Göreceli bir kavramdır “mutluluk ve şükür”. Kimine göre Kara bir dağın arkasında kimine göre yanı başındadır. Büyüklerimizin en çok söylediği sözlerdendir. “MUTLULUĞU PARAYLA SATIN ALAMAZSIN”. Şükür’ü de iki dudağın arasında ziyan edemezsin. Öyle bir kalpten şükürleneceksin ki ruhun en saf haliyle doyacak o iç huzura. Para mutluluk getirir, kesinlikle. Ancak, getirdiği gibi, götürebilir de. Parasal sorunu kalmayan insanlar, yeni mutluluk arayışına giriyorlar. Neden, çünkü mutluluğun bir standardı yok. Dozu var. Her defasında artıracaksın o dozu ki, yeniden mutluluğu tadabilesin. Para ile satın alabileceklerin bir yere kadar idare eder. Sonra yaşadıklarına duyarsızlaşır, paranın satın alamayacağı mutlulukların peşine düşersin. Çok zengin olup da çok yalnız olan insanlar tanıyorum ben. Mutsuz… 

Geçenlerde bir haber okudum gazetede önemsiz ve gereksiz bir köşede minicik bir şekilde yazılmıştı. Şükür ve mutluluğun sahip olduğumuz nimetleri ne kadar gereksiz şeylerde tükettiğimizin bir daha farkına vardım. Haber; Antalya'nın Manavgat ilçesinde yaşayan 41 yaşındaki Hanımefendi, son 12 yılda aralıklarla 9 farklı türde kansere yakalanmış. 7'sini yenmiş, ama kemik ve akciğer kanseriyle hala mücadele içinde. Üstelik bu mücadelede zaman da oldukça önemli. 

Kanseri 7 kez devletin karşıladığı ilaçlarla yenen hanımefendinin iyileşmesi için umut var. Ama bu defa ki ilaç devletin karşıladığı ilaç listesinde yok. Devlet bir el atarsa bunu da çözeceğim diyor. Hiç olumsuza bağlamıyor. 

Buna şükür diyor kadın. Bugüne kadar güçlü durdum. Hayatı çok seviyorum mutluyum diyor. Parayla satın almadım bu mutluluğu diyor. Hiçbir şey olmasa da mutlu ölürüm kötü mü diyor! 

Oturdum düşündüm… 

  Küçüklüğümüzden bu yana para ve mutluluğun birbirine çok zıt şeyler olduğu fikrini aşıladı çoğu kendini bilen aile. Nazım Hikmet’in "Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" demesi üzerine altında Abidin’in imzası olan o resimdeki mutluluğu miktarı ne olursa olsun para satın alamaz gerçekten bunu biliyoruz. Ama o mutluluğun elden gitmemesi için şuan para ne kadar çok ihtiyaç farkında mısınız? 

 Para bu dünyadaki en önemli materyallerden biri kabul kimse aksini iddia edemez. Para asla kötü bir şey değil. Paranın sınırlarını söylüyorum. Bu materyali hayatın anlamı yapan insanlar var. Dışardan sizin tabirinizle “cool” görünen ama bana göre ezik görgüsüz. Bu hayatta sadece para istemek ve para için olmayacak işler yapmak büyük bir yanlış. Paranın açamayacağı kapı yoktur derler. Bu doğru değil zannımca. Bu hayatta paranın aslında sadece bir materyal olduğunu gösterecek şeyler de var. Para kullanacağınız bir materyaldir. Eğer kişiliğinizi para kazanmak için harcıyorsanız, mutlulukla bağdaştırmıyorsanız kazanmıyorsunuz KAYBEDİYORSUNUZ. Bunu geçenlerde bizzat gördüm ve yaşadım. Kendisini Çok ünlü sanan bir hanımefendinin para uğruna yanlışı nasıl doğruymuş gibi savunmasından bahsediyorum. Maalesef- paranın satın alabileceği türden mutluluklar da vardır. Hayatta bazı şeyler vardır mutluluğu nerede aradığınıza göre değişebilen bir önerme. Uzun uzadıya yazmaya gerek yok, birçok mutluluk kaynağını hatta neredeyse tümünü parayla çatır çatır satın alabilirsiniz tartışmaya açık ve göreceli bir kavram para ve mutluluk ilişkisi. Kimisi " Bir bisikletin üzerinde ağlamaktansa, Mercedes’in içerisinde ağlamak daha konforludur." diye cevap verilebilecek kadar derin bir mevzudur. Kimisinin Canın dan ciğerinden her şeyden önemli para. Tabii, dünyalar kadar paranız olsa bile sahip olamayacağınız bir takım şeyler hala bulunuyor. Örneğin, sağlık, aşk, arkadaşlık, sadakat gibi olguların ve bazı ayrıcalıklı materyallerin değeri neyse ki parayla ölçülemiyor. Bu elle tutulup gözle görülen ama satılık olmayan ve hiçbir zaman da olmayacak olan şeyleri. Bazı şeyler var ki henüz parayla satın alınamadı insanlık tarafından. Huzur, dost, güven, saygı, insanca meziyetler, hayaller, aile düzeni, sağlık… Size bu dünya da paranın asla ulaşamayacağı bir yer söyleyebilirim. Bu insanın iç dünyası ve huzurudur. Yukarı da söylediğim hanımefendidir. Bütün olumsuzluklara rağmen ben hayatla mutluyum huzurluyum diyor. Huzuru asla satın alamazsınız. En pahalı terapilere gidebilirsiniz. En iyi terapistlerden, yaşam koçlarından eğitim alabilirsiniz. Ama iç huzur asla bunlarla ilgili değildir. Para mevki satın alabilir. Para makam da satın alabilir. Para dalkavuklar satın alır. Ama saygınlık satın alamaz. Çoğu liderin, bilim adamının, sanatçıların beş kuruş parası yoktu. Ama saygındılar. En önemlisi de SAĞLIK. Özellikle yaşadım biliyorum. Para; İlaçtır ama sağlık alamaz, Yiyecekler alır ama iştah alamaz, En iyi hastanelerde el üstünde tutulursunuz ama yine de hastasınızdır. Elbette söylediğimiz gibi her bireyin kendince bir mutluluk anlayışı olabilir. Mutluluğu roman yazarlığına benzetirim. Üzerinde kalemi istediğin kadar oynatabildiğin, bin bir söz söylenen ve üzerinde sıkça düşünülen kavramdır. Kimi bu kavramın belki sadece sözünü etmiş, kimi gerçekten en dibine kadar yaşamış, kimi ise nasıl yaşadığının farkında bile olmaksızın, mutluluğun yanı başından adeta sessizce geçmiş. Mutluluk üzerine yazı icra etmeye çalışanların aslında mutsuz oldukları da savunulan tezlerden biridir. Hani “Gülüşü güzel olanın acısı büyük olur” cümlelerini bu tezden esinlenip söylemiş olacaklar ki Onlar; mutluluğun tarifini yapmaya kalkıştıkları, mutluluk üzerine düşünce üretmeye çalıştıkları halde, belki de mutlu olmayı bir türlü beceremeyenlerdir. 

 Ez cümlelerim şudur; Köşemde ısrarla üzerinde durduğum mutluluk olgusunun özü, kişiden kişiye değişse de, etnik kökenden, yaşam tarzından, örf adetten, eğitimden, çevreden, karakterden gelen birçok etken var mutluluğu etkileyen. Bence ortak bir nokta vardır, o da tamamı ile mutluluğu kalbi duygularla istemek gücü ve adanmışlık mutluluğun en etken anahtarıdır. Mutluluk satın alınacak değil, göze alınacak bir şeydir.