Babalar Günü, Anneler günü, Dünya Emekçi Kadınlar Günü Sevgililer Günü  ve Öğretmenler Günlerinde  hediye almak almamak ne derece önemlidir?

Babalarımız annelerimiz öğretmenlerimiz, sevgili hayat arkadaşlarımız, kadınlarımız, erkeklerimiz, büyüklerimiz, çocuklarımız iyi ki varlar ve bu güzel günler iyi ki var.

Tüketimi kamçılayan ve “kapitalizmin mabedi” olarak da tanımlayabileceğimiz avm lerin de etkisiyle en insani değerlerimizin ve duygularımızın satışın günlerine araç olması son yıllarda popülerleşmiştir.    

En etkileyici reklamların bilinçaltımızı etkilemesi ile yaratılan beklentiler artık hediye almayı kaçınılmaz hale getirmesi sonunda hediye satın alamayanın da, hediye beklentisi karşılanmayan da kötü his yaşaması kaçınılmazdır.

Yani sistem, “tüketirsem mutlu olurum” inancını pekiştiriyor.

Her şey bir tarafa imkanlarımız ölçüsünde  kişiye özel hediyelerin olumlu etkisini de göz ardı edemeyiz tabii ki.

Öznesi olmayanların, nesneleri abartmaları beklenir 
Çocuklarınızı değerli hissettirin. 
Sevgi-disiplin dozundan haberdar olun.
Sınır ve sorumluluk bilincinde yetişmelerini sağlayacak ortamlar oluşturun.
Sabah kalktıkları zaman yataklarını düzelterek güne başlamalarını sağlayın ki hayata bir şeyleri düzeltmeyi, disiplini benimsemeyi öğrensinler. 
Aile toplantıları nedir, nasıl yapılır? Öğrenin.
Ve sağlıklı aile ortamında var olması sağlanmış ruhsal, bedensel ve zihinsel yönden sağlıklı bireyler öznelerinin farkındadırlar, tamamlanmış halleriyle nesnelerin(makam mevki şatafat para pul) esiri olmazlar.

Özetle Çocuklarınızı yetiştirmeyin, kendinizi yetiştirin, onların nasıl olmalarını istiyorsanız öyle olun ki, sizi örnek alsınlar, çünkü çocuklar kendileriyle sağlıklı sevgi bağı kurmuş anne ve babalarını örnek alırlar ki bu çocuklar yetişkinlik dönemlerinde nesnelerin arkasında koşmak ve beğenilme bağımlısı olmak durumuna düşmezler

Neden, suç ve hoşgörü

Yaşam koşullarımızın nasıl olduğu, nasıl birisi olacağımızın temel nedenidir belirleyicisidir. Bir insanı yargılamadan, suçlamadan önce “hangi koşullar bu insanın böyle davranmasına neden olmuştur?” diye kendimize sorarsak anlayışlı ve hoş görülü olmaya başlarız.

"Banker Bilo" filminde sürekli aldatan rolünde olan Şener Şen'in adattığı İlyas Salman'a karşı "hele bir sor bakalım niye yaptım?" sorusu ile ikna çalışması nedenleri ortaya koyarken, işlediği suçları hoş görülmesini sağlamaya çalışması bu konuyu akla getirir...

İnsanların değil, şartların sorgulanması esastır.

Sor bakalım onca insan kendilerine olumsuzlukları yaşatanları neden hala desteklerler?     Maruz kaldıkları yaşam koşulları nedir ki bunca haksızlığa adaletsizliğe karşı çıkmak bir yana insanlar mevcut yapının en büyük destekçisi olmaya devam ederler?

Sınavlar ve başarı dileklerimiz

Sınavlarda tüm adayların başarılı olmasını dilemek çelişkilidir çünkü kontenjan kısıtlıdır ve öğrenci fazlası vardır.
Bir an için varsayalım ki tüm öğrenciler başarılı olsalar kimi nereye kaydedeceksiniz? Bu birinci nedendir; ikinci ve esas çelişkili neden ise tüm çocukları tornadan çıkmış gibi aynı kabul etmek aynı sınavda yarıştırmaktır.
Yarıştıran sistem sonrasında yine meslek yaşamlarında da hep yarışmaya devam edecekler. “Altta kalanın canı çıksın” misali…
İnsan doğasına aykırı bu yapının öğrencileri bencilleştirirken ruhsal yönden de kaygılı ve değersiz hissettiren yönü vardır. Öğrenci biliyor ki diğerlerini geçemez ise kendini değerli göremeyecek özgüven ve özsaygı sorunu yaşayacaktır.
Özetle yaşamın her alanında güçlü başarılı olanların diğerlerini ezip geçtiği bir yapının bozduğu insanlardan bahsediyoruz. Kapitalizmin insan doğasına aykırı yönü de diyebiliriz,
Çözüm nedir?

Her öğrencinin ruhsal zihinsel ve bedensel farklılıkları güçlü zayıf yönleri vardır. Öğrencinin yeteneğine, ilgi alanına göre kendisini ifade edebileceği geliştirebileceği alanlara yönlendirilmesi önemlidir.        

Öğrenciler rehberlik servislerinin daha da aktif olduğu sistemde ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirilirken sınavlaın hiç olmadığı eğitim sistemlerinin incelenmesi ülke şartlarına göre düzenlenmesi esastır.