Bazı Osmanlı âlimleri, aynı zamanda birer mücahit / savaşçı idiler.

Yeri ve zamanı geldiğinde kılıç ve silahla savaşmayı da bilirlerdi.

İki cihadı da hayatlarında tatbik ederek, bizlere büyük bir örnek olmuşlardır.

Sırasında küçük cihat sayılan savaşlara, bizzat katılan bu zatlar;

Hayatları ve ömürleri boyunca da büyük cihadın, manevî cihadın içinde bulmuşlardır kendilerini.

Yani yaşayışları müddetince bu vatan, bu millet ve bu devlet için,

En büyük cehdü gayret içinde bulunmuşlardır.

Vatan gençlerinin nasıl yetişmesi gerektiğini;

Nasıl imanlı, inançlı vatansever, gayretli insanlar olmaları lâzımgeldiğini bizlere göstermişlerdir.

Âdeta manevi cihadın yol haritasını orijinal, benzersiz söz ve eserleriyle ortaya koymuşlardır.

Bizler şanslıyız. Yol aramakla kaybedecek zamanımız yok.

Yol ortada. Apaçık, ıpışık olarak, önümüzde nur saçıyor.

Bizlere sadece yola düşmek kalıyor be dostlar!

İşte bu kimseler, Türk halkına bu iki cihadın somut örneklerini;

Yaşayışlarıyla ve yaptıklarıyla göstermişlerdir.

Bu halkın şahsında tüm İslam milletlerine ışık olmuşlardır.

Tüm İslam milletlerinin şahsında ise insanlığa örnek olmuşlar, ışık tutmuşlar.

Manevi nur rehberliğinde bulunmuşlardır.

Hâlâ bu manevi nur, manevi ışık;

Pırıl pırıl parlamakta, tüm dünyayı aydınlatmakta,

Öte âlemlere çıkış yerlerini göstermekte.

Gerçek uzaya çıkışın, asıl fezada yol alışın ebedülâbâd / ebedler ebedinde

Seyrüsefer edişin;

İnce, uzun fakat sağlam yollarını,

Bütün insanlığın önüne sermişlerdir.

Sadece bu gerçeğin, bu hakikatin farkına varalım be dostlar!

İndallah, Allah indinde, Rab katında nasıl bir vatanda,

Nasıl bir millet içinde yer aldığımızın

Farkına varalım. Farkına varalım ki nurlanalım.

Hem insanımıza hem tüm insanlığa nur saçalım.

Önder olalım. Rehber olalım.

Bu hizmetin kadir ve kıymetini bilelim be dostlar!

X

İşte bu büyük kişilerin ışıklı yolunu,

Son olarak Millî Mücadeleyi destekleyen

Ve halkın başını çeken din adamlarımız göstermişler.

Zülcenaheyn / iki kanatlı, iki yönlü olduklarını kanıtlamışlardır.

Aralarından Birinci Dünya Savaşı’nda doğuda Ruslar ve Ermenilere karşı

Silahlı mücadelede bulunanlar olmuş.

İçlerinden savaş sonrası, bu sefer İngilizlerin İstanbul’un işgali dönemlerinde

İlmî mücadelede bulunanlar çıkmış.

Büyük çoğunluk ise Anadolu’daki Millî Mücadele’yi desteklemişlerdir.

Böylece yurt içindeki cihatla,

Yurt dışında düşmana karşı yapılacak cihadın çok farklı şeyler olduğu

Halka yaşanılan olaylarla gösterilmiş; söylenen sözlerle kanıtlanmıştır.

Yurt içinde müspet hareketin lüzumu ortaya konmuş.

Memleket dahilinde cihadın iman / inanç hizmetine hasredilmesi gerektiği belirtilmiş.

Bunun “En kudsî, en büyük vazife ve görev olduğuna dikkat çekilmiştir.