25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ 

Yarın 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele günü. Ben her 25 Kasım’da yıl boyunca şiddet gören ya da öldürülen kadınların sayısını paylaşmaktan utanıyorum. Tam resmi sayı araştırması yapıp sizlerle paylaşacağım an da bir kadının daha öldürülüyor olma ihtimalinin gerçekliğinden utanıyorum. Lakin olmayan şereflerine boncuk takıp da nazar değdirtmeyen büyük kesim utanmıyor! 

Ülkemizde maalesef gündemde çok da yer almayan, bazı kadın haklarını savunan platformların dışında çok ilgi görmeyen gün. "Kadına yönelik şiddeti hep birlikte durdurabiliriz" sloganıyla mücadele eden, destek veren birkaç kadın platformu var. Durum sanıldığından çok daha zor ve vahim. Ülkemizde 2020 yılının ilk 10 ayında 197’si şüpheli olmak üzere toplam 453 kadının öldürüldü! Kadına yönelik şiddeti durdurmak için önce erkeğin kadın üzerindeki tahakkümünü toplumsal kabul seviyesine çeken hastalıklı yetişme tarzını durdurmamız gerekiyor. Her ne kadar bu konu hakkında bir şeyler yazmak önemli olsa da, bu toplumsal ciddi problemi unutturmamayı kendime görev bilsem de, yazmayı bir kenara bırakalım sayıları görünce sinkaflı cümleler eşliğinde satırlarıma devam etmekten başka elimden başka bir şey gelmiyor. İşte beni bu kahrediyor… Çünkü ne yazarsam yazayım yüzeysel ve işlevsiz geliyor. Her şeyi eğitimcilerden beklemek hata mı? Belki de evet. Fakat ben sorunun bu konunun çok fazla gündem olmamasından ziyade farklı bir sorun olduğunu düşünüyorum. Siz hangi adamı ya da katili gördünüz ''artık karımı dövemem çünkü bu davranış doğru değilmiş sosyal medyada bağırıyorlar savunuyorlar.'' diyen. Bir genç kadının ardından “gezip tozan biriydi, su testisi suyolunda kırıldı” demeye utanmıyorlar. Onurun, utancın, umudun galebe çaldığı buruk bir yıl dönümü. Bir yanda şiddet, erkekçi zihniyetin hüküm sürdüğü tarihin çöp sepetine doğru yol alarak alçalan, diğer yanda kanat çırptıkça yükselen, yükseldikçe özgürleşen, yeni insanlığın kadın aklında, kadın yüreğine de, kadın elinde yücelttiği, güzel ile çirkinin hesaplaşmaya durduğu günün yıldönümü. 

Güne biraz değinmek istiyorum; Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı ile ilan edildi. BM Genel Kurulu 1999 yılında 25 Kasım gününü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etti. 

MİRABAL KARDEŞLERİN KATLEDİLMESİ 

Bu günün 25 Kasım olarak belirlenmesinin nedeni 1960 yılının 25 Kasım'ında Dominik Cumhuriyeti'nde meydana gelen Mirabal kardeşler cinayetine dayanıyor. Ülkeyi diktatörlükle yöneten Rafael Trujillo'ya karşıtlığıyla bilinen Mirabal Kardeşler adlı üç kız kardeş, Trujillo'nun, "Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabal Kardeşler" şeklinde yaptığı açıklamadan günler sonra vahşice öldürüldüler. Mirabel kardeşlerin tecavüz edilerek vahşice öldürülmesi, onları diktatörlüğe karşı mücadelenin sembolü haline getirdi. Bütün dünyada yankı bulan bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler 17 Aralık 1999'da, cinayetin işlendiği gün olan 25 Kasım'ın "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü" olarak benimsenmesine karar verildi. 

Mirabal kardeşlerle başlayan bu utancın, kadın cinayetleri sayısı hususunda dünya genelinde bir çok ülkedeki verilerde ciddi, azımsanmacak sayılara ulaşıldığı görüldü. Araştırmalarıma göre Türkiye’de, Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi, 2020 yılı Ocak ve Ekim aylarını kapsayan 10 aylık Kadın Cinayetleri Raporunu açıkladı. Raporda, 10 aylık zaman diliminde, en az 256 kadının cinayet sonucu, en az 197 kadının ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiği bilgisine yer verildi. Şüpheli olarak kayda geçen ölümlerle beraber toplam 453 kadının öldürüldüğü kaydedildi. 

İLLERE GÖRE KADIN CİNAYETLERİ 

Rapordaki verilere göre; kadın cinayeti olarak kayıtlara geçen ölümlerin en çok görüldüğü ilk üç kent; İstanbul (37), İzmir (19) ve Antalya(13) iken; Hiçbir kadın cinayetinin basına yansımadığı iller ise Artvin, Bayburt, Hakkâri, Karaman, Malatya, Siirt, Tokat ve Dersim oldu. Yine şüpheli kadın ölümlerinde ilk sırayı İstanbul (19) alırken, devamında Antalya (18) Diyarbakır (11) Aydın (11) ve Mardin (10) yer aldı. Raporda, öldürülen kadınların yüzde 37,9’unun evli olduğu erkek ya da eskiden evli olduğu erkekler tarafından, yüzde 18,4’ünün tanıdık/akraba tarafından, yüzde 16’sının ise birlikte olduğu erkek tarafından öldürüldüğü belirtildi. 

EN ÇOK CİNAYET EV İÇERİSİNDE 

Yine 10 aylık medya incelemesi sonucu edinilen bilgiye göre, kadınların yüzde 54,3’ü ev içerisinde, yüzde 33,6’sı sokak, iş yeri, kuaför, park vb. kamusal alanlarda öldürüldü. Kadınların yüzde 12,1’inin ise nerede öldürüldüğü tespit edilemedi. 

Her türlü şiddet psikolojik ve fiziksel baskıdır. Yarın da bedensel gücünü tehdit olarak kullananlara karşı çıkma ve mağdurlara karşı duyarlı olma günüdür. Sadece kadın bazında bakmamak lazım. Evde şiddet gören çocuk bunu model alarak ileride şiddet uyguluyor. Okulda şiddetle karşılaşan genç ya sosyal fobi geliştiriyor ya da kendisi şiddete yöneliyor. Kadına şiddete karşı dayanışmak için bir gün belirlemek, o gün türlü etkinliklerle bunu insanların gözüne sokmak güzel ama bence simgesel ve yüzeysel kalmamalı. Üst merciler daha kalıcı çözüme yönelik adımlar atılmadıkça 25 Kasım’da da, 25 Aralık’ta da, Ocak’ta da kadına şiddet ve cinayetler var olacak ve artarak var olmaya devam edecek.