Hayatın doyulmaz güzellikleri karşısında bazan birçok şeyi unutuveriyoruz. O kadar ki, şu geçici dünyanın geçiciliği bile aklımızdan çıkıveriyor. Sonra bir şey hatırlatıyor bize, kimiz, neyiz, nerden geldik, nereye gidiyoruz.

Hiç ölmeyecekmiş gibi bağlandığımız dünyada, bir türlü paylaşamadığımız şeyler için birbirimize olmadık eziyetler yaparken, bir gün hiçbir şeysiz olarak çekip gideceğimizi düşünemiyoruz. Sonuçta doğumumuz bir damla su, ölümümüz bir avuç toprak…

Her şeyin bir başlangıcı, bir de sonu var. En güzel, en sıcak duygularla bağlandığımız yaşamın son noktası da ölüm. “Her canlı ölümü mutlaka tadacaktır” gerçeğini biliyoruz ama, bizi de bir gün alıp götüreceğini kabullenemiyoruz.

Bütün dillerde en soğuk kelime olsa gerek ölüm. Bizi hayattan, sevdiklerimizden uzaklaştırdığı için sevmiyoruz onu sanki… Yahya Kemal, “Artık demir almak günü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan” diye anlatıyor ölümü.

Evet, o meçhul duygu, o belirsizlik korkusu belki de bizi ürküten. Oysa sevdiklerimizin birçoğunu daha önce kaybetmedik mi? Bu açıdan bakarsak, ölüm pekala daha önce kaybettiklerimize kavuşmanın bir yolu olabilir.  Aynı şair bir başka şiirinde, “Ölüm âsûde bahar ülkesidir” yani huzurlu, sakin, rahat yaşanan bir yerdir, demeyi de ihmal etmiyor ve başka bir dizesinde de bunu şöyle açıklıyor: “Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden / Birçok seneler geçti, dönen yok seferinden.”

Yaşamın hazzını, zevkini, tadını, güzelliğini veren şey aslında ölüm. Çünkü o olmasaydı hayat bütün güzelliğini kaybederdi ve onu bu kadar sevemez ve ona bağlanamazdık. Bütün bu gerçekleri bilmemize rağmen yine de bir sevdiğimizi kaybettiğimiz zaman derin üzüntü duyuyoruz ve ne söylesek teselli bulamıyoruz.

**** 

Geçtiğimiz günlerde ben de böyle bir acı yaşadım. İlk aşkımı,  çocuklarımın annesi Meral’imi kaybettim. 

Onunla bir tesadüf eseri tanışmış, takvimlerin 18 Temmuzu gösterdiği 1967 yılının sıcak bir gecesinde, hayatımızın en mutlu anını yaşamıştık. Esra’mız dünyaya geldiğinde hayat bizim için daha da renklenmişti. Yaz geceleri birlikte terasa çıkıp yıldızları seyrederdik Küçük Ayasofya’daki yuvamızda… Kumkapı sahillerinde yürüyüş yaparken martı sesleri bize eşlik eder, huzur verirdi. 

Herkese örnek olacak bir evliliğimiz vardı. Bilmiyorum göze mi geldik, ne oldu,  21 yıllık evliliğimizi sonlandırdık. Yasal olarak ayrılmıştık ama kalben yine hep beraberdik. Zaman zaman gittiğimiz eğlence yerlerinde istekte bulunduğumuz  “boş çerçeve” şarkısını dinlerken, ikimizin de gözlerinden yaşlar boşalırdı. Bir gün telefondan bana bir şarkı dinletmişti: “Sen beni ömrünce unutamazsın…”  O zamandan beri ben o şarkıyı her gün arabamda dinlerim. 

İki yıl kadar evvel Büyükçekmece’deki evin tapusunu onun üzerine yaptığımda öyle mutlu olmuştu ki, gözlerindeki o pırıltıyı hiç unutamam. Evin kentsel dönüşüme girdiğini duyduğunda da, ne hayaller kurmuştu. Ama olmadı işte..

Aniden gelen bir hastane macerası, Volkan Konak’ın Cerrahpaşası’nda olduğu gibi, bize müthiş bir acı yaşattı. Büyük umutlarla götürdüğümüz Bahçelievlerdeki özel bir hastanede yapılan ameliyat sonrası, Meral iyi olacak diye beklerken, bir hemşire “başınız sağ olsun” deyip ölüm kağıdını elimize tutuşturuverdi.

Sözün bittiği yerdeydik. Kimseye bir şey diyemedik. Desek ne olacaktı ki… Ecel geldiğinde biliyoruz ki sonucu ne bir saniye geriye, ne bir saniye ileriye alma imkânı yok. Kadere böylesine inanmışız, bağlanmışız. Ama hayatta yaşanabilecek en büyük acıyı tattığımız için de kahrolduk.

“Acelen neydi be yavrum, Esramızı, Erhanımızı, Ebrumuzu niye bırakıp gittin. Halbuki sıra bende değil miydi? Hep kadınlar erkeklerden daha çok yaşamaz mı? Sen gittikten sonra balkondaki çiçeklerin rengi soldu, sardunyalar boynunu büktü, kumrular yasa büründü. Artık balkona bile gelmiyorlar. 

Çocukların yüzü gülmüyor. Erhan’ın odasının duvarlarında hep senin hayalin duruyor. Seni cennete yollayalı, 18 Kasım’da tam 40 gün olacak. O gün aynı camide mevlüdün var. Zaman ne çabuk geçiyor. Ama acılar hiç mi hiç dinmiyor. Sen rahat uyu mezarında Meralim. Melekler hep senin yanında olsun. Allah sana rahmet eylesin.”

Ölüme ve Ölülere Saygı

Sevmeye kıyamadığımız yakınlarımızı, ecel geldiğinde kara toprağın altına bırakıveriyoruz. Mezarlıklar, sevdiğimiz, özlediğimiz insanlarla dolu.

Eskiden bir cenazeniz olduğunda inanılmaz bir bürokrasiyle karşılaşır, adeta her şey burnunuzdan gelirdi. Oradan oraya gidip derdinizi yine de bir türlü anlatamaz, cenaze imamından mezar kazıcısına kadar herkes tarafından yolunurdunuz. 

Şu anda hükümetin ve yerel yönetimlerin yaptığı en yararlı şeylerden biri de bu cenaze işlerini ve mezarlıkları bir düzene sokmak, vatandaşı o acılı gününde rahatlatmak…

Kabristanların o bakımsız halleri eskilerde kaldı. Evsiz yurtsuz kişilerin, uyuşturucu kullananların mekânı haline gelen, hava karardığında insanların geçmeye bile korktukları yerlerdi mezarlıklar. Mermerciler mezar taşlarını kırdırıp kendilerine yeni işlerin gelmesini beklerdi. 

Şimdi her mezarlıkta güvenlik görevlileri, motorlu devriyeler var. Mezarlık yapımlarında mutlaka izin almanız gerekiyor. Aksi takdirde bir çivi bile çakamıyorsunuz. Eskiden cenaze arabalarında başlayan akşamki hatim duası pazarlıkları, ödenen bahşişler de sona erdi, çünkü bunların hepsi yasaklandı. 

Belediyeler en iyi hizmeti verebilmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Akşam hatim duasına hoca göndermek, cemaat sayısına göre ikramda bulunmak, dua açık havada yapılacaksa, iskemle ve masa temin etmek bile bu hizmetin içinde. İşleri bu kadar kolaylaştırmış ve sosyalleştirmşler. Sebep olanlardan Allah razı olsun. 

***** 

Bu arada, başta Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün olmak üzere Büyükçekmece Gönüllüler Derneği Başkanı Gülseren Çiçeksoy’a, yardımcısına, bütün dernek üyelerine ve cenazemize iştirak ederek, telefonla taziyelerini bildirerek acımızı paylaşan bütün dostlarımıza çok teşekkür ediyorum. Hepimizin başı sağ olsun, Allah sizlerden razı olsun.

TAZİYELER

Ayşegül Eroğlu

Üzmeyin, kırmayın, kıymet bilin, hayatta geri dönüşü olmayan ayrılıklar var, yere düşmeden tutun sevdiklerinizi, çünkü toprak aldığını vermiyor geri.. Güzel bir günden kare(‘y)miş, ama bugün buruk ve acı bir anı, çünkü meral abla aramızda değil artık... Ani ölümün hepimizi çok üzdü. Büyükçekmece Gönüllüleri Derneği hanımları olarak son görevimizi yapıp Meral Hatice Seri ablamızı derin duygularla sonsuzluğa uğurladık.

Bugün Dernek Başkanımız Gülseren Çiçekçisoy önderliğinde Büyükçekmece Gönüllüleri Derneği olarak haftalık grup toplantımızda biraz umut, çokça hüzün Vardı… Güzel yürekli, güleryüzlü Meral Hatice Seri ablamızın yokluğunu derinden hissettik.. Allah mekânını Cennet eylesin, Meral Hatice Seri abla. 

Büyükçekmece Basketbol Kulüp İşletmecisi arkadaşımız Şule Koyuncu hanımın Meral Abla için yaptığı helvayı ve dernek arkadaşlarımızın yaptıkları poğaçaları dağıttık. Rabbim hayırlarımızı kabul eylesin. 

Nesrin İşen

Canım canım, her sabah seni anarak uyanıyorum, günümüz kutlu olsun sen beni duyarsın inanıyorum. Işıklar içinde uyu bir tanem.

Süreyya Made

Mekânı cennet olsun, Rabbim nurlar içinde yatırsın.


Nihat Koç

Allah günahlarını affetsin, mekânı cennet olsun. Mevlüdünüzü de Allah kabul etsin. 

Figen Topçu

Bir insan ayaklarıyla ölüme gider mi? Meralim gitti. Bu ölüm çok acı verdi. Meralim melekler yanında olsun, mekânın cennet olsun. İçim acıyor

Mustafa Kemal Terbiyeci

Çok üzdün bizi... Mekânın cennet olsun #Büyükçekmece 'nin güler yüzlü ablası...

Sema Karaduman

Meral Hatice Seri ablamızı hep böyle gülen yüzü ile hatırlayacağız. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Ailesine ve tüm sevenlerine sabırlar diliyorum.

İclal Pektürk

Canım arkadaşım, mekânın  cennet olsun seni unutmayacağız ..

Melek Melek

Çok sevdigim bir söz vardır : "Öyle bir hayat yaşa ki, sen doğduğunda herkes gülsün, SEN AGLA… Sen öldüğünde herkes ağlasın SEN GÜL" Bugün öğle namazı ile ebediyete uğurladığımız çok sevdiğim(iz) Meral Hatice Seri ablam, eminim doğduğunda sen ağlarken herkes gülmüştü. Canım ablam sen öyle güzel yaşamışsın, gönüller almışsın ki, bugün seni sonsuzluğa uğurlarken hepimizi ağlattın. Biz ağlattın gittin ama inşallah sen ebediyete sonsuza kadar gül. Işıklar içinde uyu yemenili güzel ablam. 

Nilihan Uzuner Bekar

Canlarımın canı, gülen yüzümüz Meral Hatice Seri’yi kaybettik. Acımız derin. Mekânın cennet olsun arkadaşım, umarım başka bir diyarda dilediğimizce yanyana oluruz