İşte yine geldi Eylül.

Pek güzel bir aydır. Pek de severim. Sıcağın ve serinliğin kol kola gezdiği, şöyle bir dinlenmiş, dinginlenmiş insan duygusuna en yakışır bir aydır. 

Hele İstanbul'a Eylül ayı pek yaraşır. 

Onca sıcaktan nefes alamazken, bir kendine geliş, hatta kendini buluştur!

Sıcaktan nefes alamadığın anlara inat pencereden gelen esintidir.

Öyle güzeldir.

Öyle iyi gelir.

Yaşama yeniden başlamak gibidir.

Tam da tatlı bir esinti uğrarken pencereme pek romantik şeyler yazasım geliyor, bir el dokunuyor omzuma, "Pişt" diyor, "Hop" diyor.

Vicdanımın ses, Eylül keyfine izin vermiyor! Haksızda sayılmaz hani. 

"Keyifli şeyler yazmak" için yaşadığımız ülkenin pek ciddi problemleri olmaması gerekir. 

Toplumsal anlamda her şeyin yolunda gitmesi gerekir.

Sanırım en çok da bu nedenden dolayı, umut dolu cümleler, aşk şiirleri, sevgi sözcükleri uzun süreliğine rafa kaldırıldı. 

Neyse!

Ülke Gündemi bu hafta da birbirinden farklı illerde ama içerik olarak hep aynı olan ve yürekleri dağlayan cinayet haberleri ile doluydu. 

İzninizle bu haberlerin iki  tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum. 

İlk haberimiz İzmir'den. 

İzmir'in Buca İlçesinde, (5) yaşında'ki Eymen Sadık Duran annesi ve annesinin sevgilisi tarafından dövülmesi sonucu yaşamını yitirdi. 5 yaşında bir çocuk, "annesi" ve sevgilisi tarafından öldüresiye dövülere k öldürülüyor,  sonra kafasına poşet geçirip tandırın içine atılıyor.  Lütfen bu konu hakkındaki duygu ve düşüncelerimi sormayın. Sadece şunu bilmenizi istiyorum. Şu an içimden geçen nefreti, öfkemi satırlarıma taşımamak adına soğuk kanlı olmaya gayret gösteriyorum. Önümüzde ki haftalarda bu konuya dair duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım. Ama bugün değil.

Yürek burkan bir başka haber ise İstanbul'dan.

Olay, gece saatlerinde Tünel tramvay durağında meydana geldi . İTÜ elektrik mühendisliği bölümünden bu yıl mezun olan 23 yaşındaki Halit Ayar iki arkadaşıyla birlikte tramvay durağında oturuyordu. Bu sırada yanlarına gelen iki kişi para istedi. Gençler olumsuz yanıt verince saldırıya uğradı. 

Halit Ayar ve yanındaki arkadaşı bıçaklandı. Hastaneye kaldrılan  gençlerden Halit Ayar hayatını kaybetti. 

Her seferinde aynı ifadeyi kullanıyoruz, “Yok artık! Bundan beteri olamaz!
Her seferinde tekrarlıyoruz; şahsen ben utanıyorum aynı ifadeyi tekrarlamaktan lakin yaşananlar başka bir ifadeye olanak tanımıyor.

Farkında mısınız? Duygularımızı, merhametimizi, dahası insanlığımızı kaybettik. Zihniyetler tamamen harap olmuş durumda.
Anlayamıyorum cidden. Bu ülke ne zaman bu hale geldi.
Bu saaten sonra bazılarına insan olmayı öğretmek imkansız. Ama çocuklarımızı yetiştirmeye ilk kademeden, yani okullardan başlayabiliriz. Son zamanlarda bu konu hakkında düşündüğüm en mantıklı kararı size açıklamak istiyorum. Evet yine ben ve yine parlak fikirlerimden bir tanesi daha. 

Okullarda insanlık dersi zorunlu ders olsun!
Hayat bilgisi ile başlayıp, matematik, türkçe dersi derken din dersine kadar varan geniş bir yelpazesi var insan konusunda eğitimin; lakin hiçbirinin toplamları ya da çarpısı bir işe yaramıyor.
Eğitim ve öğretim ciddi bir iştir!
Öyle; forman düzgün değil, saçın uzamiş gibi çıkışlarla öğrencileri okuldan soğutacak bir kurum hiç değildir!


Amaç; Eğitmek ve öğretmek ise; Çok daha fazla ve hoş yöntemleri vardır! Bunların en başında da Öğrencilere değer vermek, ve değerli olduklarını hissetirmektir.
Sonrasında “İnsanlık dersi” Bir birey olmanın değerinden, vicdandan, sevginin gerçek manasından, efendime söyleyeyim, hakları ve hukuklarından haberdar olsunlar.

Nefret duygusu nedir?
Kıskançlık?
“Sevgi nedir sizce?” diye bir soru sorulmalı mesela, alfabeyi öğrettikten sonra.
Alınan cevapları sadece karne notu olarak görmek yerine ailelerle paylaşmak gerek!
Aileler ile paylaşırken öğrenciyi gözlemlemek, hatta aileyi eğitmek gerek!

Neyse! Konuyu daha fazla uzatarak sizi sıkmak istemiyorum.
Son olarak şunu eklemek istiyorum. Gerçekten iyi bir eğitim ve öğretim vermek istiyorsak yeni nesillere, önce “İnsan” olma durumundan başlamak gerek.