Kadınlarımız artık eğitimin önemini anladı; çevremizde 40'dan sonra bile dışardan da olsa eğitimini tamamlamaya çalışan kadınlar görmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Tabi bu da doğal olarak kadınlarımıza ekonomik özgürlüğünü kazanma fırsatını beraberinde getirmiş oluyor. Bazı erkekler eşinin, sevgilisinin bu başarısıyla onure olurken bazı erkekler ise aşağılık kompleksine girebiliyor. Hele bir de kendi eğitim seviyesi eşininkinden daha alt seviyede ise üstünlüğünü kaybettiğini düşünüyorlar. Fiziki yapısının üstünlüğünü kullanıp eşine şiddet uygulayarak üstünlüğünü sağlayacağını düşünüyorlar.

Kadınlarımız artık çalışıyor yada çalışmak istiyor. Çalışan kadınlarımızın daha çok kadın-erkek eşitliğini savunduğunu düşünüyorum. Şöyle ki: hem işini, hem ev işini,hem çocuklarının bakımını-eğitimini tek başına omuzlamakta zorlanan kadınlarımız eşlerine "kadın-erkek eşittir, yükümlülüklerimizi paylaşacağız" diyor. Bu durum bazı erkeklerin hiç hoşuna gitmiyor kadınları robot gibi gördüklerinden olsa gerek "hepsini sen yaparsın, ben erkeğim" dediği noktada kadın isyan bayrağını açıp herşeye yetişemediğini, çok yorulduğunu ve yardıma ihtiyacı olduğunu söylediğinde bunu kabullenemeyip,red eden bazı erkekler ne acı ki şiddete başvuruyorlar.

Kadınlarımız, kendi bedenine ait kararlarda söz sahibi olmak istiyor (doğum, kürtaj, cinsellik vs...) Kararların tamamen ken- disine ait olduğunu düşünen bazı erkekler, eşlerinin "benim bedenim,istemiyorum" beyanını şiddet uygulayarak değiştirebiliyorlar. 

Bazı erkekler iç dünyalarında kendilerini bazı konularda yetersiz hissedebilirler ve bunun acısını eşlerine şiddet uygulayarak eşlerinden çıkarırlar.

Biz kadınlar için, yanlış biçilen cinsiyet rolleriyle büyütülmüş ve kadını adeta malı gibi gören erkeklerin varlığını bilmek dahi korkunç bir duygu. Bu tür erkekler sadece hükmetmek ister, kadını kölesi gibi görür. Kadın herhangi bir konuya itiraz ettiğinde, fikrini söylediğinde mutlaka şiddete maruz kalır. Kızlarımız, kadınlarımız görücü usulü ile değil sevdikleriyle evlenmek istiyorlar şiddet görüyorlar.

Bilirim ki, bizim toplumumuzda çoğu kadın bıçak kemiğe dayanmadan boşanmak istemez ve boşanmak istediğinde ise o kararından kolay kolay da dönmez. Kadını malı gibi gören bazı erkekler bunu asla hazmedemezler, kabullenemezler. Tehditlerle, şiddetle vs.. kadınlara hayatı zindan ederler. Boşansalarda kadına şiddet uygulayarak kadının üzerinde hakimiyet kurmaya devam etmek isterler. 

Satırlarımda hep şiddet dedim ama sözlü olarak başlayan psikolojik şiddetlerin zamanla fiziksel şiddete hatta cinayete kadar vardığını hepimiz biliyoruz. Bu liste uzar gider, şiddete uygulamak isteyene sebep çok. Saygının olmadığı hiç bir yerde sevginin olması mümkün değildir. Kızlarımız-kadınlarımız lütfen size yapılan saygısızlıklara en baştan müsade etmeyin, en baştan önleminizi alın ki şiddete kapıyı aralamayın. Şiddetin hiç bir türünü ne duyma-ya,ne görmeye alışmayalım, normalleş- tir- meyelim, kadın-erkek hep beraber en yüksek tondan "şiddete dur" diyelim.

Saygılarımı sunar, esenlikler dilerim.