HAYAT devam ediyor.
Ne çok duymuş, ne çok söylemişizdir bu sözü.
Doğrudur.
Hayat devam eder elbet.
Her şartta.
Ama bazen utanıyor insan... Aldığı nefesten, yediği ekmekten...
Tıpkı bugünlerde olduğu gibi.
Yine bir çocuk ölümü
Yine minik bir tabut...
Yine ağıtlar...
Ne kadar üzülsem az geliyor.
Daha fazla, daha fazla ağlamak istiyorum.
Elimden bir tek bu geldiği için olmalı. Elimden gelenin en fazlasını yapmak istiyorum.
Bir daha, bir daha bakıyorum fotoğraflara...
Aklımda hiçbir zaman cevaplanmayacak sorular
Mesela minik Narin
En son ne demiştir onu öldüren caniye...
Karnı aç mıydı?
En son Ne yazmıştır defterine
Düşündükçe tüm bunları canım biraz daha acıyor.
Hepimiz bir ağızdan bağıralım istiyorum.
Belki Narin ve diğer ölü çocuklar sesimizi duyarlar...
Onların farkında olduğumuzu, bizim için değerli olduklarını hissederler belki...
Ateşin sadece düştüğü yeri değil bizi de yaktığını bilir, biraz olsun teselli bulurlar belki...
Onların İsimlerini tek tek söylemek, her biri için tek tek yanmak istiyorum.
Narin, Leyla, Eylül, Irmak.
Sizi bilmem ama ben artık "ölü çocuklar" diyorum.
"Ölü çocuklar" deyimi bana gerçeği gösteriyor.
Bu şekilde olunca ölümlerini normalleştirmiyor.
Son yıllarda kaç çocuk ölmüştü kaçınızın hatırında?
Onları sayılarla hatırlıyoruz, çoğumuzun aklındaysa sayıları bile yok.
Mesela, aramızda kaç kişi aşağıda sıraladığım öldürülen çocuklardan haberdar veya hatırında.
9 yaşındaki Mert, Kars'ta kaçırıldı. Cesedi bir gün sonra boş bir arazide bulundu. Tecavüze uğramış, boğularak öldürülmüştü. Katili ifadesinde "Nasıl yaptım bilmiyorum. Öldürdüm. Ben de askerdeyken tecavüze uğramıştım" dedi.
Yine 2014'te 6 yaşındaki Gizem, Adana'da sokağa çıktı. Oyun oynamak isterken kayboldu. Cesedi 4 gün sonra ormanlık arazide bıçaklanmış, yakılmış halde bulundu. Katili, Gizem'in ablasıyla evlenmek isteyip reddedilen akrabası çıktı.
2016 yılında ise Manisa'da kaçırılan 4 yaşındaki Irmak; cinsel istismar ve tecavüz sonrası öldürüldü. Katili, suçunu bir televizyon programında itiraf etti.
Yine aynı yıl Kocaeli'nde 3 yaşındaki Arda "Merdivenden düştü" denilerek hastaneye kaldırılmış, bağırsaklarında yırtık tespit edilmesiyle cinsel istismara uğradığı ortaya çıkmıştı. Arda'yı, annesi ve nikâhsız eşi öldürmüştü.
Ağrı'da 4 yaşındaki Leyla, Ankara'da da 8 yaşındaki Eylül öldürüldü.
Bunca kötülüğün içindeyken ve hatta bizzahati bir parçasıyken tüm bu çocuk cinayetlerini, iki damla gözyaşı dökünce, iki satır "Lanet olsun sana", "Allah kahretsin" sitemi edince, vicdanımızın rahatladığını, insanlık görevini yerine getirdiğimizi sanıyoruz. Herkes o kadar temiz, o kadar normal ki, bunca ruh hastası sapık, cani nereden türüyor diye merak ediyor insan.
"İdam geri gelsin!" istiyoruz. Yetmez ama evet. Ölen canların ruhunu rahat ettirebilecek mi hiç bilmiyorum ama geride kalanların acılarını dindireceği kesin. Ya da ilkel yöntemlere dönüp farelere yedire biliriz o çok güvendikleri yerlerini. İsteklerin sonu yok. Yeter ki isteyelim.
Nasıl! Ruhunuz tatmin oldu mu. Rahatladı mı vicdanınız?
Ama bir şey söyleyeyim size. Narin yok artık. Öldü. Her zaman ki gibi Bugün hepimiz Narin olduk. Dün de Eylül, Irmak olmuştuk Yarın kim bilir kim olacağız? Ve bir gün kendimiz olacağımız güne kadar sürüp gidecek bu ölümler.
Çok ama çok üzgünüm. Ama daha çok kızgınım.
Sevgili anne ve babalara sesleniyorum.
Lütfen ama lütfen hatta yalvarıyorum çocuklarınızı biran bile gözünüzün önünden ayırmayın.
Bırakın evde sıkılsınlar, avazlarının çıktığı kadar bağırıp ağlasınlar ama ölmesinler.