Gecen yıl bu zamanlarda “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem” isimli bir köşe icra etmiştim. İçim yanıyor!   Fakat yıllardır süre gelen bir türlü bitmek bilmeyen “Müslüman yalnızlığını” köşemde yer vermek istedim. Mescid-i Aksayı bizim kutsal topraklarımızı Kendi stratejilerine alet edişleri bir Müslüman olarak gururuma hep dokunmuştur. Öte yandan Doğu Türkistan meselesi… Hayalet ülke. Kimse görmüyor, duymuyor, olanları ya da umurlarında olmuyor. Sonuna kadar kaynakları sömürülüp, insanlarına insanca yaşama hakkı tanınmıyor. Uygurların yaşadığı mahallelere Çinli aileler yerleştiriliyor. Yerleşsinler yerleşmesine de niyet geçinip gitmek değil. Uzun yıllar süren sistemli bir asimilasyon süreci bu. 1949'dan bu yana yaklaşık 60 milyonun üzerinde Uygur türkü şehit edilmiş doğu Türkistan’da. Adını ne zaman duysam ne zaman aklıma gelse içimde bir yerlerin kopup gittiği ülke. Uzun lafın kısası Doğu Türkistan ve KUDÜS meselesi, ezik gururlarımdan. 

Birçok blogda, köşede, makalelerde değerli yazar arkadaşlarım çok güzel kaleme alıyorlar. Yıllarca okuyorum, ahlayıp vahlıyorum. Ben dâhil milyonlarca Müslüman ne kadar sessiz kalıyoruz ne garip! Özellikle Suudi Arabistan, Mısır'ın tavırları akıl alacak gibi değil. Ne acıdır ki, Müslümanın Müslümana ettiğini hiç kimse kimseye yapmıyor. Tarihte hep böyleydi, bugün de böyle. Bu gidişle yarın da böyle olacak. Şaşırmıyorum esasında Trump ve damadının şu günlerde koltuğunu sallanıyor olması bir şeyleri sıcak tutarak verdiği seçim vaatleriyle İsrailli yine arş-ı alaya çıkarma mücadelesi gözlerden kaçılacak gibi bir detay değil… Hoş ne ABD lideri devirdi bu Kudüs meselesi, İsrail- Filistin barışını ise buraya yazacak olsam köşe değil romanlara sığmaz apaçık ortada. Ben yıllardır, süre gelen Ortadoğu`da yanan ateşin bir “Haçlı-Siyonist Savaşı” olduğunu bastıra bastıra söylüyorum. Yine, Haçlı-Siyonist savaşı asla, ekonomik ve askeri bir savaş değil, bir din savaşı olduğunu söylüyorum. Pek çok yazar ve siyasetçi ile aynı görüşü savunuyorum. Bu bir gerçek! Yahudi ve Hristiyanlar birbirlerini yemeden önce Müslüman devletleri bitirme çabasındalar. Kudüs işgal altındadır ve hem de kırk yıldan beri süren bir Siyonist işgal… Irkçı, zorba, faşist ve batının desteğini arkasına almış, alabildiğine şımarık ve küstahça tavrıyla insafsızca zulmüne devam eden Yahudi işgali… Ve bunu karşısında büyük bir İslam dünyası, eli kolu bağlı olarak duruyor. Mini bir örnek Arabistan bana dokunmayan bin yıl yaşasın tavırda çünkü vadedilen topraklar arasında gösterilmedi rahat kafa. Siyonist olmak için Yahudi olmak gerekmiyor zannımca gözler görüyor kulaklar işitiyor. Bu toprakları 7 Haziran 1967 tarihinde kaybettiğimizde duruş hep yanlıştı İslam ülkelerinin bakınsanıza tarihe Riyad`ı hallettiler… Kahire`yi bitirdiler… Libya diye bir devlet zaten kalmadı. Ürdün, yıllardır, “Bana dokunmayan İsrail rahat yaşasın” diyor… Şam harap oldu… Bağdat tükendi. Arabistan’ın takındığı tavrı zaten dillendirdim. Geçtiğimiz yıllarda ismi lazım değil çok güzel bir röportaj okumuştum Kudüs’e giden bir muhabir anlatmış camiye silahlar arasında giriyoruz bu canımı çok yakıyor diye. Çok yalnız bedbaht Kudüs Türkiye’den hep bir umut bekliyor sanki kurtuluşları bizim net duruşumuzmuş gibi sürekli Türkiye’nin bu durumla ilgili takındığı tavırları soruyorlarmış. Evet, Kudüs çok yalnız!  

Doğu Türkistan’ı da unutmayalım. Medyanın hiç ilgi göstermediği yürek yangınım Doğu Türkistan; unutulmuş, yok sayılmış bir coğrafyadır. Yıllardır Çin işkencesi altında inleyen bu coğrafyaya dünya gözünü kulağını kapatmıştır. ABD, yıllar önce olduğu varsayılan sözde Ermeni soykırımı ile uğraşırken, günümüzde hala devam eden gerçek soykırımın yaşandığı bu ülkeyi gündemine bile almaz. Asıl vahim olan ise; doğu Türkistan’da Çinliler tarafından yapılan vahşetin, bu konuda en duyarlı olması gereken Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de gündeminde olmaması. 

Son ve ez cümlem şudur! Bugün bilinçli Müslüman ülke olarak Kudüs’e, Doğu Türkistan’a sahip çıkma ve Mescid-i Aksa’yı esaretten kurtarma arzusu ve gayreti göstermeliyiz. Bu konuda hassas olan ve elinden geldiğince gayret eden Müslümanlar “Kudüs için, Doğu Türkistan için ben ne yapabilirim” sorusunu sürekli olarak kendi kendilerine sormak zorundadırlar. Can kardeşiyiz! Din kardeşiyiz!  Her Müslüman bu soruyu zihninde sürekli olarak canlı tutmalıdır.  

KUDÜS TÜM MÜSLÜMAN ÂLEMİNİN NAMUSU, HAREMİ ŞEREFİDİR.  

HALEN ÇİN İŞGALİ ALTINDA YAŞAM MÜCADELESİ VEREN ATA TOPRAĞI DOĞU TÜRKİSTAN HALKININ YANINDA OLDUĞUMUZUDA HER DAİM HAYKIRMAK ZORUNDAYIZ.