(ŞERDE HAYIRDA ASLA SEBEPSİZ DEĞİLDİ) 

Kur'an, uydurulabilecek bir söz asla değildir. Lakin kendinden öncekilerin nasıl tepe taklak olduğunu, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir. Bu köşemde HZ YUSUF’un kuyudan, saraya sultan olmasından bahsedeceğim. İnadına ilahi adaletten bahsedeceğim. İnadına Allah’ın oyunları nasıl ters çevirdiğinden bahsedeceğim. Aslında bu bir hikâye değil bir ayettir. Her satırı ibret ile okunacak rabbimin yüce kudretidir. Bu ahir vakitte unutanlara vakti geldiğinde şamar gibi inecek her bir cümlesi derin anlam taşıyan ibretliktir. Resmi kaynaklara bağlı kalarak araştırmalarıma göre Kur’an-ı Kerîm'de kendi adı ile direk Hz. Yusuf tan bahseden bir sure vardır. Tümü 111 ayet olan bu surenin 98 ayeti (4-101) Hz. Yusuf’tan bahseder. Bu ayetlerde anlatıldığına göre Hz. Yusuf’un (as)  hayat hikâyesi kısaca şöyledir: 

Hz. Yusuf’un on bir tane erkek kardeşi vardı. Yusuf akıllara zarar güzel, yakışıklı ve son derece zekâ küpü idi. Babaları Hz. Yakup (as) en çok Yusuf’u seviyordu. Bu sevgiyi ağabeyleri kıskanıyorlardı. Yusuf bir gece rüyasında on bir yıldızın, güneş ve ayın kendisine secde ettiklerini gördü. Bu rüyayı babasına anlattı. Babası rüyanın, Hz. Yusuf’un büyük bir adam olacağına işaret olduğunu anladı ve Yusuf’a rüyasını ağabeylerine anlatmamasını tembihledi. Ancak, ağabeyleri bundan haberdar oldular ve Yusuf’u öldürüp bir yere atmayı planladılar. Babalarından izin alarak, gezip eğlenmek bahanesiyle Yusuf’u alıp kırlara, götürdüler. Onu bir kuyuya attılar, gömleğini da kana bulayarak, Yusuf’u kurt kaptı. Diye babalarına yalan söylediler. Kuyunun yanından geçmekten olan bir kafile Yusuf’u buldu ve köle olarak satmak üzere alıp, Mısır'a götürdüler. Orada az bir fiyatla onu Aziz (maliye bakanı)'e sattılar. Hz. Yusuf’u kuyuya atan kardeşleri babalarına Yusuf’un kanlı gömleğini götürmüşlerdi. Kanlı gömlek Yakup’a Yusuf’un zor bir duruma maruz kaldığını anlatıyordu. Hz. Yusuf saraya maliye bakanı olarak girince yine aynı kardeşleri babalarına Hz. Yusuf’un kanlı gömleği yerine kokulu gömleğini götürdüler… Kokulu gömlek Hz. Yusuf’un iyi durumda olduğunu anlatıyordu… Hz. Yusuf’un kanlı gömleği Yakup’un gözlerine karanlık olurken, Hz. Yusuf’un kokulu gömleği ise Hz. Yakup için göz aydınlığı olmuştu. Hz. Yusuf’un kardeşleri babalarına götürdükleri kokulu gömlek ile yalanlarını kabullenmiş, kanlı gömleğin hikâyesinin yalan olduğunu hal dilleri ile ifade etmişlerdi… Vezirin eşi ve günah arkadaşlarının dili ile Hz. Yusuf’u aklayan Allah, Hz. Yakup’a kardeşlerinin eli ile Yusuf’a kötülük ettiklerini gösteriyordu. Hz. Yusuf’un kardeşleri Yusuf’u kuyuya, Mısır ekâbirleri ise Hz. Yusuf’u zindana attılar ama Yusuf saraydan çıktı. Zalimin hesabı Allah’ın hesabı ile bir olur mu ters çevirir elbette ilahi hesap galip gelir. Allah mazlumun yanındadır bilirim asla isyan etmeyin sadece unutun dönün arkanızı ki ilahi adalet konuşsun. Tarihte buna benzer o kadar yaşanmış, nefes kesecek akıllara zarar şamarlar var ki sabredin sabredin sabredin… Geçenlerde buna istinaden bir yazı okumuştum kısa satırları kaldı aklımda Zalimin biri bir sıçramış, iki sıçramış, üç sıçramış çevresindekiler demişler ki susacak mıyız? Yanına mı kalsın? Durun demiş büyük zatın biri: kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. Daha ağır şekliyle ya ahir zamanda beter olacak yada ahirette cayır cayır yanacak. 

Evet, kimsenin yaptığı yanına kalmaz. Bunda hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yusuf o kadar iftiraya, yalana, merhametsizliğe direndi Mısır a Sultan oldu. Kardeşleri af diledi ağlayarak. Yusuf affetti ama sizler Yusuf değilsiniz, bende. Elbet a-f-f-e-t-m-e-y-i-n.  Yanına kaldı sananlar var ya daha ağırıyla mahşerde ödeyecekler şüphesiz! Ne var ki, şaşkın insanlar bunun farkına varamaz da yaptığı yanına kaldı sanırlar. Zaten Hz. Yusuf ayetinde de yeryüzü zalimlerine bir ibretidir. Bu ibrette güçlü ve iyi oynayan değil haklı olan kazanır. Her şeye tuzak kurabilirsin, tövbe haşa “ALLAH’A” kurulan tuzaklar tutmaz, hiçbir tuzak Rabbin gücü karşısında duramaz. Unutma! Allaha havale etmek kadar büyük ve ağır bir kelam yoktur.