KKTC CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Cumhur EVCİL
Geçen hafta KKTC’de Cumhurbaşkanlığı koltuğu el değiştirdi. Beş yıl önce ikinci Cumhurbaşkanı olarak seçilen Talat yerini üçüncü Cumhurbaşkanı olarak seçimleri daha birinci turdu kazanan Başbakan ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) Başkanı Derviş Eroğlu’na teslim etti.
Yerli ve yabancı ve etkili çevrelerce, hiç bir haklı nedene dayanmadığı halde Türkiye’nin AB yolu üzerinde engel olarak görülen Kıbrıs sorunu için, 1964 yılında serbest iradesi adeta satın alınan Kıbrıs Türk Halkı, biliyorsunuz ANNAN PLANI’nı kabul etmişti.
Planı dayatanlar neler vadetmemişlerdi?
Hatır8larsanız, bir tek cennetin anahtarını unutmuşlardı. İzolasyonlar kalkacak, KKTC’ye para yağacak, AB’nin kapıları açılacak, turizm ve ticaret tavan yapacak, cak, cak, cak.
Daha sonra ANNAN PLANI ile oluşan rüzgarı da arkalarına alarak önce milletvekili seçimlerini, ardından da Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Talat ve CTP, şimdi son seçimlerle tekrar eski konumlarına döndüler.
Bilindiği gibi geçen yıl 19 Nisan’da yapılan milletvekili seçimlerinde CTP; UBP’nin aldığı % 45 oy karşısında ancak % 30 civarında oy alarak büyük bir yenilgiye uğramıştı. Ardından Eroğlu % 50,3; Talat da % 42,8 oy aldı.
Cumhurbaşkanlığı seçemleri arifesinde, EROĞLU’nun, ANNAN PLANI’na çıkan EVET oyları civarında oy toplayacağı beklentisine karşın, daha az oy almakla birlikte seçimi birinci turda kazanmış olması önemsenmelidir. Cumhurbaşkanlığına Eroğlu’ndan başka UBP’den başka adayın da çıkmış olması Eroğlu’nun oylarını düşürmüş olsa da Kıbrıs Türk halkı Eroğlu’na beklenen kadar oy vermemiştir.
Şimdi KKTC ile Kıbrıs Rum Yönetimi (KRY) arasında geçen yıl bir çözüme ulaşmak amacı ile başlatılan görüşmeler yine ön plana çıktı. Sanki bırakın Talat’ı, Denktaş’ı, 1974’ten bu yana gelmiş geçmiş bütün Türk Hükümetleri hiç çaba göstermemişler, hiç gayret etmemişler gibi. Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının uzlaşma gayretleri sanki unutulmuş gibi.
Oysa tarihi süreç içinde hem Kıbrıs’ı yaşanmaz hale getirenler hem de uzlaşmaz bir tutum sergileyenler Rumlardır. Rumlar; Türklerin ve Rumların 1881 yılında karma olarak yaşadıkları 342 köyün 294’ünden, 89 yıl içinde planlı bir şekilde Türkleri kovarak mallarına, mülklerine, her şeylerine el koymuşlar ve hala o eski günlerin özlemi içinde ENOSİS rüyası görmektedirler.
Kanlı Noel’le birlikte Ada’nın % 3’ünde hapis hayatına mahkum edilen Kıbrıs Türkleri 11 yıllık esaretten sonra 1974’te zincirleri kırarak insanca yaşamaya, refaha, huzura ve barışa kavuşmuştur. Aslında sade Türkler değil, Ada’nın Rum sakinleri de 11 yıldır huzur, barış ve refah içindedirler.
Çözüm ancak bu gerçekler içinden çıkacaktır. Ve Türkiye; Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun da belirttiği gibi, artık Kıbrıs Türkünün izolasyonunu kaldıracak girişimlere ağırlık vererk, KKTC’ni tanınan bir ülke haline getirmenin yollarını açmalıdır.
Yorumlar