AB yolunda ilerlerken 25 ülkenin kapısını çalmak zorundayız. Bu 25 ülkeden biri de Kıbrıs Rum Yönetimi.

Biz şimdilik yönetim diyoruz ama T.C. Rum Yönetimini tanıma yolunda ve Gümrük Birliği anlaşmasını imzalamış durumda.

Ama Rumlar bunlarla yetinmiyor. KKTC liman ve havaalanlarının açılmasını istiyor.

Demokles'in Kılıcı gibi başımızın üzerinde sallandırdıkları VETO silahlarına ise her an sarılabilirler.

Fransa'daki bir enstitünün büyük hissedarı olan Prof. Dr. Ahmet Aykaç'a AB ilişkileri konusunda yönlendirilen sorulara verdiği yanıtlar:

" - Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği konusunda Fransa ve Almanya başta olmak üzere Avrupa'da son zamanlarda özellikle sokaktaki insanda negatif bir hava oluştu. Karşı olanlar imza kampanyası, referandum dahi konuşmaya başladı. Siz ne düşünüyorsunuz?

Bunu anlamak için çok geriye gitmek lazım. Bu bugünün işi değil. Unutmamak lazım ki, Türk dediğin adam bundan 500 yıl önce Avrupa'nın kendini tarif etmesi için karşısına aldığı adamdı. Yani asırlardır Avrupalı kendini Türk'e karşı olarak tanımlamış. Birden bire 'Türkler'i aramıza alalım' dendiği zaman, Avrupalı'nın kafası karışıyor. Ben neyim suali çok ağır olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin AB üyeliğinin halkta çok derin yankıları oluyor. Çabuk çözülecek bir şey de değil. Hükümetler ile halk arasındaki fark aslında Türkiye'yle ilişkilerin rakamsal boyutunu bilenlerle bilmeyenler arasındaki fark.

- Halk şu anda neyi bilmiyor sizce?

Avrupa'nın demografisi o şekilde ki bugün, aşağı yukarı şu anda saat başı 5 bin kişi 50 yaşını dolduruyor. Şaka değil bu. 'Baby Boomer' denilen 1944 ile 1954 yılları arasında doğanların hepsi topluca 50 oluyorlar. Bu demek oluyor ki, 10 yıl sonra saat başı 5 bin kişi kendini emekliye ayıracak.

İşgücünden saatte 5 bin kişi ayrılmaya başladığı vakit, 'ben bunların ürettiği şeyleri neyle yerine koyacağım' sorusu kabus gibi çıkıyor adamların karşısına."

Prof. Aykaç, yöneticiler ve işadamları Türkiye'ye olan ihtiyacı çok iyi biliyor ama halk ve işçiler bilmiyor diyor.

Bu nedenle sendikalarımız, Avrupalı sendikacılarla görüşsün diyor.

İşin özü; Bizden çok Avrupa'nın bize ihtiyacı var.

Ama biz tüm kapıları açıyoruz, buna bir karşılık alamadan.

Övünmekten hoşlanmak kadar ahmaklık düşünülemez.

Anonim