CEZAYİR'İN 1958'DE B. MİLLETLERDE BAĞIMSIZLIĞI OYLANIRKEN, TÜRKİYE NEDEN ÇEKİMSER KALMIŞTI?? BAŞBAKAN SN. ADNAN MENDERES'Tİ....

SN.BÜLENT AKARCALI BU OLAYI ŞÖYLE YORUMLAMIŞTI, ÇAĞLAYANGİL'DEN DE BİLGİ ALARAK:
Türkiye, Arap ülkeleri içinde en çok Türk bulunan Cezayir’in gönlünü almak için çok uğraştı. Cezayirliler de işi husumete dökmeden vakur bir küskünlüğü haklı olarak ara sıra bize hissettirdiler. 1986’da Turgut Özal’ın Başbakan sıfatıyla Cezayir’e ilk ziyareti, Cezayir’den sıvı gaz ithal anlaşması imzalamamız, 1999’da Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı olarak yaptığı ziyaret geçmiş hatamızı unutturdu. Cezayir’in bağımsız devlet olmasından 43 yıl sonra Cezayir Cumhurbaşkanı Buteflika’yı Ankara da ağırladık. Neden Cezayir’in bağımsızlığı lehinde oy kullanmadığımızı yıllar sonra Dışişleri Bakanı Çağlayangil’den dinlemiştim: 
“Fransa Cezayir’i 19. asırda işgal ettikten sonra burasını fethedilmiş toprak gibi kendi topraklarına katmıştı. Böylece yasal açıdan Paris neyse Alger de o olmuştu. Türkiye oylamada iki arada kalmıştı. Evet derse NATO’da müttefik bir ülkenin toprağının bölünmesine rıza göstermiş, hayır derse işgalciye karşı kurtuluş savaşı vermiş kardeşlerine ihanet etmiş olacaktı. Çekimser kalmak, ehven-i şer görünmüştü.” Meseleye uluslararası kural ve anlaşmalara sadık kalma ilkesinden ve müttefikler arası dayanışmanın gerektirdiği sorumluluk duygusundan hareket ederek de bakabilir, akraba kadar yakın bir ülke lehinde oy kullanmayan Türkiye’yi aklayabiliriz. Ama o zaman da kuralları kendi koşullarına uyum sağlatmak için değiştiren, AB üyeliği yolunda sırf Türkiye’nin üyeliğini engellemek için anayasa değişikliği yapan Fransa’yı yorumlamak çok zorlaşır.