Dünden devam Düşmanı gafil avladığımızı düşünürken yere çok yaklaştım. Rüzgâr devam ediyor. Ben, yere düşüş hızını azaltıcı kolan çekmeme rağmen şiddetle yere vurdum ve takla attım. Belimde, kemere takılı matara kaymış, takla atarken kuyruk sokumuma çarptı. Müthiş bir ağrı hissettim. Atlayış yaptığımız bölgenin 300-400 m kuzeyi, güneyi ve doğusu Rum kesimi. Bu bölgelerde RMMO (Rum Milli Muhafız Ordusu) topu, tankı, havanı, makinalı tüfek ve uçaksavarları ile mevzide. Biz her taraftan Rum silahlarının menzili içine atlıyoruz. Bu mevzilerden Rumlar biz toparlanmadan da taarruz edebilirler. Ayrıca rüzgârın sürüklemesi ile veya biraz erken veya geç atlandığında da Rum kesimine düşmemiz mümkün. Bu riskleri göze alarak biz rütbe işaretlerimizi sökmüş, kimliğimizi belirleyen nişan yüzüğü dahil yanımıza hiç bir belge almamıştık. Rum kesimine düşersem kıyafet değiştirip Türk kesimine sızabilmek için ben yanıma bir sivil pantalonla bir de gömlek almıştım. Rüzgârdan şişen paraşüt beni Rum kesimine doğru sürüklüyor. İçimden aldığım tebdirlere şükretmekle beraber bütün gücümle paraşütün kolonlarını çekerek paraşüte hâkim olmaya ve ayağa kalkmaya çalışıyorum. Ancak nafile. Rum kesimi ile aramda 200-300 m. ya var, ya yok. Türk Bölgesine düşüp, paraşütle sürüklenerek Rum kesimine geçmek, Ulu Tanrım ne kadar acı ve hazin bir kader! Allah'a sığındım ve bana yardım etmesi için yalvardım. İnanılır gibi değil. Birden rüzgâr yavaşladı ve ben bu kısa andan yararlanarak derhal ayağa kalktım ve paraşüte hâkim oldum. Düşüş anında sakatlandığımı zannetmiştim, ayağa kalkınca şükürler olsun ki sağlıklı olduğumu anladım. Paraşütümü çıkarırken etrafı dinledim. Hiç ateş edilmiyor. Hemen Tugay Komutanını aradım ve 25-30 m. kadar uzağımda olan Tuğgeneral Sabri Evren'in yardımına koştum. Çok şükür O da sağlıkla yere inmiş. Paraşütünü çıkarır çıkarmaz birbirimizi kutladık. Civarda birkaç kişi var. Bizi seyrediyorlar. Bunlar bizim mücahit kardeşlerimiz olsa gerek. İşaret ettim, birbirimize yaklaştık. İçlerinden biri beni tanıdı. Bu Hamitköy Mücahitlerinden Saffet idi. Beni tanıdın mı diye sordum. "Evet ZAFER komutanım" dedi. Ağlayarak kucaklaştık. Saffet, bölgede görevli olduklarını söyledi. Hemen bir araç bulmalarını istedim. Bu arada vukuatsız olarak atlayışlarını tamamlayan Binbaşı Atilla Erdem, Tugay Baştabibi Üsteğmen Muharrem Coşkun ve Emir Subayı Ergun Aşıkoğlu geldiler. Diğer arkadaşlar da toplanıyor. Ben Tugay Komutanına Hamitköy'e çıkarak atlayış bölgesini ve birlikleri görmeyi teklif ettim. Saffet'in getirdiği landroverle 1-2 km. kadar uzaktaki Hamitköy'e 22'nci Grup Komutanlığı'na gittik. Yolda ve köyde kimsecikler yok. Grup Karargâhı'nda büyük bir coşku ile karşılandık. Devamı yarın