Kesinlikle bu sosyal mecralar insanların aşırı derece psikolojisini bozdu. İnsanlar ego şişirme ve yalan hayat yaşamayı artık normalize görünüm gibi bizlere sunup dönüp kendileri de inanır oldular. Son zamanlarda çevremizde çok karşılaştığım hayretler içerisinde izlediğim, dinlediğim ‘’EGO VE YALAN’’ yazısına köşemde yer vermek istedim. Bakıyorum da yalan söyleme, ego tatmin etme rahatsızlığında ileri düzeyde dürtü kontrol problemi, bilinçdışı öfke, güvensizlik ve histriyonik kişilik bozukluğu yaşayanlar hat safhada. Sosyal medya sağ olsun, herkes melek, dünya duyar şampiyonasında rakipsiziz. Evde çocuğunu, karısını döven, kadına şiddete hayır diye bağırıyor. Tüm dünya mazlumları için kahrımızdan verem oluyoruz. Komşusu açlıktan ölüyor kendi bilmem nerede bilmem ne kuyusu açtırma derdinde. 100 lira ver desem benden dilenecek kadar küçülüyor. Ego şişirmeye ve insanlara yalan söylemeye gelince ondan profesyoneli yok. Okumadığınız şairin, yazarın alıntılarıyla dolu profiller. Bir kopya yazı paylaşıyorsun direk cennettesin. Hâlbuki egoistlik ve yalanın kitabını yazıyor millet içinde. Yılın annesi olmak için, yılın iyilik meleği olmak için bir fotoğraf yetiyor ego şişirmeye. Sosyal medyadan büyük ikiyüzlülük yoktur. %80 EGO VE YALAN. Kişilik bozukluklarını ben o kadar rahat görebiliyorum ki.
Böyle insanlar, sessiz kaldığınızda sizin bilmediğiniz bir konu olduğunu düşünerek, daha çok atıp tutmaya başlar. Her şeyi onlar bilir ama hepsi yalan. Hayatımdaki bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanları eleme açısından iyi bir durum olsa da, bu tip insanlarla hayatınızın hangi alanında karşılaşırsanız travmatik bir durum yaratabilir. Bunların bir değişik versiyonları vardır ki, bilmediğini kendi de bilir ama kendi kendine bile çaktırmaz bunu, bilmediğini bildiği halde biliyormuş gibi yapmaya devam eder... Bunlardan dolayı yalan söyleme giderek artıp kişiyi ve çevresini kuşatabiliyor. Hele hele söylediği yalanlarla ve şişirdiği egosu ile ikincil bir kazanç veya konum elde ediyorsa bile bile buna şak şak yapan mezhebi geniş insanlarda varsa o takdirde yalan söyleme daha kötü bir alışkanlık haline geliyor. Takipçi sayısı çok olsun diye sürekli birilerine istek gönderenlerin olduğu bir sayı, insan fikrini sayıya göre değil içinden gelmişse haykırmalı. Sırf mavi tık denilen saçma sapan görüntü için binlerce haber metni yazmam için talep alıyorum. 10-20 bin arası hatta daha fazlası harcayıp sitelere haber metni düşürüp yurtdışından bağlantılar da kurup kendini kandıranlar var. Adamın, kadının binlerce takipçisi var üstüne bir de mavi tıkı var postlarının altında bir yorum yok var sa da ruh barındırmıyor alakasız! Ne günlere kaldık ne boş insanlar olduk milletçe. Ciddi ciddi bu ve bunun gibi hadiselere para harcayan varsa, o parayla omega 3 falan alsın emin olun daha faydalı olacaktır. Herkesten önce kendini kandırmaktır.
Bu kişiler bazı yalanları gerçekmiş gibi etrafa sunarken sizler de onlara inanıp bir süre yargılamanızı kaybeder hale gelebiliyorsunuz. Susmak nedir bilmezler. Anlattıkça anlatırlar, her şeyin en mükemmelini, acısını, başarılısını, tatlısını, insanların %1 inin belki yaşayacağı garip tecrübeler hep onların başından geçmiştir. Bu insanlar aynı zamanda çevresini hep bu gözle değerlendirdikleri için ciddi bir psikolojik tedaviye muhtaçlardır. Oysa gücü yetmediklerini de elde etmek istediğini davranışlarıyla başkalarına gösterir. Sözünün geçiremediklerine karşı güçsüzlüğünü belli etmemek veya başkalarına karşı adapsızlığını gizlemek için, aslı astarı olmayan bir sürü kusurun olduğunu söylemeyi de ihmal etmez. Bütün bunlar iyi insanın özellikleriyle bağdaşmaz. Bu insan kötüdür. Çünkü iyi insan doğru söyleyen insandır. Egoistlik ve yalanın arkasına sığınıp kendisini olduğu gibi göstermekten kaçınan insan kötüdür.
Egoistlik ve yalan söyleme;"yapamıyorsan yapanlara söz at!" prensibiyle çalışan insan suretli beceriksizliğini ezikliğe dönüştürme abidelerinden eziklik/komplekslilik konusunda daha başka şeyler geçerlidir, realizmin doruklarına çıkarak en içten duygularıyla haykırdığı zaman anlamı olan ve kullanım amacının iğrençliklerini gıcıklıkla sağlamlaştırmak ve iticilikte son noktaya ulaşmak isteyenlerce saptırılabileceği bir davranış bozukluğudur zannımca. Ben buna bile bile lades demek deyimini cuk diye koyuyorum satırlarımın ortasına ne güzelde yakıştı! Arada denk geliyorum böylelerine. Hayat gerçekten çok zor olmalı onlar için. İletişim imkânsız onlarla. Düşünsene tek bir doğru bildiğin var o da yanlış. Kulakların diğer fikirlere kapalı. Acı verir ruha. Hele bir de bildiğini zannettiğin doğrunun, aslında doğru olmadığını anladığın zaman. İnsanlar bir süre sonra bu tip insanları ciddiye almamaya başlarlar ve bu tip insanlar yalnız kalmaya mahkum edilir. Her konuyu bildiğini sanan ve karşısındaki kişiye söz hakkı tanımayan, fikirlerini dinlemeye bile katlanamayan arkadaşım, emin ol, hayat diğer türlü daha kolay. İnsanın içi yanar tutuşur bilir gerçekleri ama bunlar asla ezikliğinin önüne geçemez, olsun der bastırır duygularını ve yalanları ve kendilerini farklı gösterme hallerini kabul etmektense saldırganlığı tercih ederler. Bu sebepten her türlü hainlik beklenir. Üzülüyorum aslında gördükçe hallerini ama ne diyeceksin. Adana tabirince elleme iyi oldu diyeceksin. Peki ya sonra trajikomik saçmalıklarla çıkarlar insan içine. Maskeleri er ya da geç düşer. Arkalarından gülünerek anılırlar. En acısı da bu bilirler bilmezden gelirler. Sonuç olarak, gelişmeleri insanlığın daha da aleyhine olan bu insan müsveddeleri ergenlik döneminde iyileştirilememişse artık iyileşemeyecek kategoride olduklarından insanlığın kalitesi için feda edilmeli. Boş insan, hayatın güzelliklerini hiç bir şekilde kendi çabaları ile elde edememiş ve bu acizliğini artık iç dünyasında zenginleştirip süslemiş acınacak ve hayatınızda hiç bir şekilde yer almaması gereken şahsiyetler.
Çevremizdeki olup bitenlere, egoizm savaşlarına ve yalan konuşulanlara, yapılanlara bakarken ruhum daralıyor zekice değil… Böyle anlarda sinirlenmekten ziyade gülesim geliyor. Sonrasında neler mi oluyor. Tabi ki alt ego üst ego bilmem ne karalama kendi geçmişini sorgulayamama, gerçekleri duymaya görmeye yada yüzleşmeye cesareti olamayışı… Bu kadarda aşağılanamaz insanlık! İnsan aslında çok istediği bir şeyi elde etmeye çalışır, çabalar. Kimine gücü yeter, kimine gücü yetmez. Kendine dürüst ve adil değilsen şayet Allah’ın şamarı gelir dikkat! Sonra diyorum ki aman boş ver herkes fıtratını yaşıyor. Su testisi suyolunda kırılıyor. Saman alevi misali sönüp gidiyorlar.
Senin hala umudun var mı İnsanlığın ölmediğine dair? Güzel insanlar var mı hala? VAR. İşte asıl mesele bu naif, temiz, anlamlı, helal, alın teriyle yaşamak. Kimseye ‘’EYVALLAHI’’ olmayanlar hayatı yalan değil gerçek yaşayanlar bizdendir.