Şubat ayından mart ayına kadar olan çiçeklenme döneminde biraz gizem, biraz sevinç biraz umut barındıran ilkbaharın habercisi

İLK CEMRE NE ZAMAN DÜŞECEK?

Elbet bu döngüde kış gider, gelir yaz…

Hangi kış kalmış, hangi yaz?

Doğayı izleyen atalarımız cemreyi de keşfederek kendilerine bir takvim oluşturmuşlar. Mevsim değişikliğini, baharın gelişini müjdeleyen cemre için ”Düştükten sonra kar yağmaz o diyarlara.” derdi annem. 

Soyut ateş parçası ve üstün meteoroloji bilgisi

Baharın habercisi kışın sonlandırıcısı, gözümüzle görmediğimiz bu doğa olayı üç kez çalar kapımızı. Cemre, kelime karşılığı olarak kor halindeki ateş anlamına gelir. Tasavvuftaki kor ve ateş kavramlarının anlamları, temizlenmeyi ve yeniden doğuşu temsil eden ateş, aşk kavramının yakıcılığıyla ilgilidir. İnsanın “Sevgili Cemre, Gel! Hemen ısınsın havalar.” diye bağırası geliyor.

Güneşin etrafında attığımız tur döngüsünde;

Birinci cemre, havaya düşer 20 Şubatta

İkinci cemre, suya düşer 27 Şubatta

Üçüncü cemre, toprağa düşer 6 Martta…

Ve bahar gelir.  Cemre alfabetik sırayla, önce havaya sonra suya en son toprağa düşer. Yedişer gün arayla meydana gelen sıcaklık yükseltisi, geçmişten günümüze kulaktan kulağa aktarılırmış bir olgudur cemre. Herhangi bir anma etkinliği veya hazırlık yapılmaz cemre için. Cemrenin düşmesi bölgelere göre etki yapar mı yapmaz mı bilinmez. Bazı bölgelerde cemre düşünce ısı yükselirken Doğu Anadolu’da yollar kapalı, sobalar yanıyorsa cemre nereye düşmüştür? Hiç düşündünüz mü?

Kanada’ya, kutuplara ne zaman düşer bu cemre?

Kış kapısını kapatarak geçer gider

Doğanın kapısını üç kez çalarken düştüğü yerleri önce donduran sonra ısıtan sihirli doğa olayı. Rüzgâr, cemrenin sesini duyar duymaz topladığı çiçek kokusuyla düşer yollara

Kız çocuklarına da pek yakışıyor bu isim. Cemre bebek, sonra olacak Cemre Hanım…

Cemre olayının kadın olduğunu düşünüyorum. Eteklerini tuta tuta gelen, Isıtan, bereket getiren, toprağın canlanmasını sağlayan…

Tüm yaşamı değiştiren cemre düşmesi deyimine, çeşitli söylentiler de karışmış olup bu söylentilerden birine göre, göçebe Araplar, birbiri içine üç çadır kurarlar, ya da iç içe üç ağıl yaparlarmış. Dış çadır, ya da ağılda, büyükbaş hayvanlarını, orta kısımda küçükbaş hayvanlarını, iç kısımda da kendilerini barındırırlarmış. Bu iç içe bölümlerde de, ayrı ayrı ateş yakıp ısınırlarmış. Havalar ısındıkça, önce dış bölümdeki ateşi, daha sonra ortadaki ateşi, en sonunda da en içerideki ateşi söndürür, buna da “Cemre Düşmesi” derlermiş.

Mevlana’nın gönlüne de düşmüştür cemre

Seni ruhuma cemre diye damlatmadıktan sonra ben bu bedende neyleyeyim?

Aşk da sen, hasret de sen, ben de sen… Yine Mevlana’nın deyimiyle bir yere cemre düşerse, “Gök, gürleyerek davul çalar! Artık, tabiatın cüz’i de, küllü de dirilmiştir! Ağaçların gönüllerine, güllerin burunlarına hoş bahar kokuları gelir! Bahar gelir, menekşe kalkıp süsenin yanına varır. La’l rengi elbiseler giyen gül sevdalanır da kaftanını yırtar. Sümbül yasemine ‘Merhaba, seni saygı ile selamlarım!’ der. Yasemin de ‘Ey nazik dost, ben de seni candan selamlarım!’ der. Ekşi suratlı kış geçer gider. O zevki, neşeyi kaçıran soğuklar yok olur. Sevdalı nergis sahralara dalar da çimenlere göz kırpar. Çimenler onun gönlünden geçeni anlar da ‘Ferman senindir, ne istersen yap!’ der. Karanfil de söğüt ağacına ‘Sana ümit bağladım’ der. Söğüt de ‘Ben pınar eviyim, benimle yalnız kalmak istiyorsan, buyur içeri!’ diye onu davet eder. Üveyik kuşu ‘Kü, kü, o sevgili nerede, nerede, onu arıyorum?’ diyerek bahçeye gelir. Güzel sesli âşık bülbül de ‘Görmüyor musun; aradığın burada!’ diye gülü gösterir.”

Cemre Hanım, düşmese de olur! Biz zaten anlıyoruz baharın geldiğini

Unutulmaz kültürümüz, günümüz koşullarında yeniden mi tanımlansa acaba?

Olmadık mevsimlerde olmadık sebzeler üretiyoruz.  “Bahar gelse de turfanda sebzelere kavuşsak.” dediğimiz günler çok gerilerde kaldı.

Kış mevsimi cemrelerle birlikte toparlanıp giderken kışın alınan kilolar ağırlaşmıştır üzerimizde. Ne de olsa kışın sonu bahardır.  Başlasın diyetler. Mayoların içine sığmak için İnternet üzerinden diyetisyen tavsiyeleri, şok diyetler, tüketilmesi zor tarifler ve sevmediğiniz yemeklerden oluşan zayıflama programları yoğunlaşmıştır ekranlarda…

  

Kış sezonu indirimleri yapılırken, yaklaşan baharda romantizm ve şıklığı birleştiren koleksiyonlar süsler vitrinleri. Baharı müjdeleyen vitrinler, 1. cemre

Mayo katalog çekimleri ve yaz modası defileleri, modacılar ve sohbet konukları her yerde.

Hawaii’de çekilmiş dondurma reklamları 2.cemre

Pop sanatçılarının çekilmiş, yaz görüntülü hareketli şarkıları 3.cemre

Yaz konseri hazırlıkları, erken tatil rezervasyonları

Bu gibi içecek reklamları döner durur gözümüzün önünde

Cemre düşer, düşer düşer…

Sosyal çevrede değişikliklerle de gözlenebilir. Kalabalıklaşan caddeler, parklar ve kedilerin şehvetle miyavlamaları… Gün olur ki beklediğimiz cemreler düşer, kış gününde ve sonbaharda özlemlerimize, hasretimize.  ‘ Yoruldum’ deme gönül.

Havaya, suya, toprağa düşen cemre bazen yüreklere düşer. İnsan ruhunu uyandıran beyin, yüreğe seslenir! ” Bahar yakındır!” Müjde! Bahar geldi. Hoş geldi. Hoş geldi! Bahar geldi!