İçimden geldiği gibi sohbetler bu hafta Bodrum’dan başladı. Ekibim Bodrum’a geldi ve birbirinden harika, sohbetli konuklarımla güldük, eğlendik, hüzünlendik, öğrendik. Konuklarimdan ilki uluslararası müthiş ressamımız Devrim Erbil’di. Maji Art galeri sahibesi sevgili Gaye Donay sayesinde harika bir sohbet yaptık.
Bodrum’da Devrim Erbil atölyeyi ziyaret ettik. Devrim Erbil MüzeEvi , Bodrum’un turizmin dışında, sanatın merkezi olarak tanınmasına katkıda bulunmak amacıyla ressam Devrim Erbil 2014 yılında Ortakent’te 5,5 dönümlük bir arazi üzerine müze evi kurma kararı almasının ardından bir yıllık hazırlık sonucunda mekan, 7 Ağustos 2015’te gerçekleşen açılış ile sanatseverlerin beğenisine sunulmuş.Aytaç Architects tarafından tasarlanan ve 2021'de World Architecture Community Awards kapsamında WA Award Cycle 40 kazananı olan Devrim Erbil Bodrum Müzesi, Ege’nin mavi sularına karşı konumlanıyor. Mandalina ağaçlarıyla dolu bir bahçeyle tamamlanan müze, Erbil'in Ortakent kasabasındaki stüdyosuna sadece birkaç dakika uzaklıkta bulunuyor. Projenin temel amacı, sanatçının yağlıboya tablolardan halılara, mozaiklerden vitraylara ve daha fazlasına uzanan zengin üretimini kucaklayabilecek fiziksel bir alan sağlamak. Müzenin tasarımını gerçekleştiren ofisin kurucusu ve baş mimarı Alper Aytaç, “Çeşitli tipolojik müze modelleri üzerinde düşünürken, tek bir monolitik yapının aksine, birçok parçanın toplamıyla tanımlanacak bir proje tasarlamayı seçtik. Bodrum'un manzarasına kusursuz bir şekilde uyum sağlayan, mevcut şehir dokusunun parçaları olarak benimsenecek bir dizi bağımsız galeri yaratmayı seçtik” diyor. Bölümlerin her biri ayrı destekler üzerinde durarak ziyaretçilerin müzenin arazisinde ve bahçesinin serin, gölgeli alanında dolaşmaları için geniş alan yaratıyor. Geçici sergileri ağırlayacak bir galeri, atölye, kafe ve kitabevinin de yer alacağı müzenin Bodrum’da bir buluşma yerine dönüşmesi amaçlanıyor. Devrim Erbil’in aynı zamanda yaşam alanı olarak da kullandığı mekanda, zaman içerisinde workshoplar, baskı atölyeleri düzenleniyor.Üç büyük sergi salonuna sahip olan MüzeEv, sanatçının son çalışmalarına ev sahipliği yapıyor. Ressam Devrim Erbil atölyesinde eserlerini üretiyor, sergilenmeye hazır olan çalışmaları ilk kez Bodrum’daki MüzeEvinde sanatseverlerin beğenisine sunuyor.
Bütün bu güzelliklere Devrim Erbil sohbeti eklenince tepeden tırnağa sanatla dolmuş olarak ayrılıyorsunuz Müze evinden.
HERKESİN BİR HİKAYESİ VARDIR
Konuklarımdan biri dostluğumuz uzun yıllara dayanan Yeliz Yeşilmen olup, ortak zevklerimiz yeme-içme olunca yolumuz La pasion’a çıktı elbette. Mottosu‘Herkesin bir hikayesi vardır, hele yolu La pasion'dan geçenlerin hep hikayesi’ vardır. 2008 yılından bu yana kaliteli hizmet veren La Pasion, bizi tapas kültürüyle tanıştıran restoranlardan biri ve eğer ziyaret ederseniz sangrialarını ve tapas çeşitlerini mutlaka denemelisiniz. Chef By Neco, İspanya’nın hem geleneksel hem de modern lezzetlerini sergiliyor. Bu restoranda lezzetli İspanyol yemeklerini tadabilirsiniz. La Pasion keyifli sohbetler eşliğinde İspanyol yemeklerinin tadını çıkarabileceğiniz bir mekan. Şık atmosferi harika yemek sunumları ile birleştirirken, restoran en iyi İspanyol yemeklerini yapıyor. La Pasion, keşfedilmemiş otantik ruhu yansıtır. La Pasion, kırmızı tuğlalı şömineli bir oda, beyaz güneşlenme odası ve renkli avlu gibi çeşitli odaları ile İspanyol ve Akdeniz mutfağı sunmaktadır. San Sebastian ve çeşitli Avrupa ülkelerinde deneyim kazanmış olan Chef Neco’nun restoranı, her geçen gün kaliteli lezzetlerine lezzet katarak özgünlüğünü kanıtlamaktadır. Bodrum’da lezzet şöleni sunan La Pasion, bize mekanın keşfedilmemiş otantik ruhunu yaşatıyor.
DÜNYAYA AÇILIYOR
Ekranların sevilen isimlerinden Yeliz Yeşilmen, kozmetik sektörüne girerek Yeliz Yeşilmen Beauty ismiyle markasını çıkardı. Dünya markalarının muadili şeklinde ürettiği vücut ürünleriyle piyasaya giren başarılı isim simli güneş yağı, saç&vücut şampuanı, vücut kremi ve saç parfümü ürünleriyle şimdiden sektörde önemli bir yer edindi. Yeliz Yeşilmen “Parfümlerimizin kokularından çok iddialıyız. Bugüne kadar en iyisini yapmak için bekledim, şimdi en iyisini yaptım” sözleriyle anlattı. Şu an 11 ürünü ile piyasada olan Yeliz Yeşilmen gelecekte ürün ağını genişletmeyi hedefliyor. Ürünlerini herkesin ulaşabilmesi için uygun fiyat skalasında konumlandıran Yeliz Yeşilmen “Yeliz Yeşilmen Beauty ürünlerine tüm dijital platformlardan ve kendi internet sitesinden ulaşabilirsiniz” derken markasının yakında tüm dünyaya açılacağını belirtti. Ben özellikle güneş yağını denedim, ipek gibi ve ışıltılı.Bu haftamın önerilerinden.
EGZOTİK DÜNYA VE YALI ÇAPKINI
Bu hafta bir kaç çekimimi MunahanOtelde yaptım. Bodrum'un tam orta yerinde, ama çok uzaklarda mesela kendini Bali'de hissettiren yeşillikleri, çiçekleri, kuş sesleri, sevimli odaları ve havuzuyla çok keyifli, 10 odalı bir butik otel. Çalışmamızın yorgunluğu içinde müthiş bir huzur ve dinginlik. Her şey harikaydı, teşekkür ediyorum. Bu arada otelin işletmesini yapan sevgili Onur Günalan’la bir diğer işletmesini ziyaret ettik. İsmini son günlerin en popüler dizilerinden olan Yalı Çapkın’ından alan restoran mezelerde döktürmüş. Başka yerde rastlamadığım harika lezzetler. Bodrum kalesine karşı, ışıltıların içinde, lezzet rotası.
VEDA MEKTUBU
Bağımlısı olduğum, hiç bir bölümünü kaçırmadığım dizide sona geliniyor. Tüm oyuncu arkadaşlarımı, yönetmeni, yapım ve teknik ekibi gönülden kutluyorum. Çok keyifliydi ve ‘yeter artık’ dedirtmeden tam tadında bitiriyorlar. İçinde olmak istediğim işlerdendi.Herkes kendi rolünün hakkını içtenlikleriyle verdi, pazartesi gecelerinin aranılanı oldu.
BULUŞ KENDİNLE
Bu hafta iki kitap önerim var. Konuklarımdan biri canım arkadaşım Açelya Akkoyun olunca kitabı bir kez daha elimdeydi. ‘Buluş kendinle’ tam bir başucu kitabı. Editörü Pınar Cumhur’luylabaşbaşa verip harika şeyler yazmışlar. Nefis bir interaktif kitap.Diyor ki; İnsan kendini ilk fark ettiği günden beri, ruhuna ilk dokunduğu, kendine ilk merhaba dediği günden beri aradığı tek şey var olma sebebidir. “Ben neden bu dünyadayım?”, “Benim yeteneklerim ne?”, “Benim bu dünyadaki görevim ne?” soruları kafasını hep kurcalar durur. Bunu içindeki öğrenme merakı ve hazla aramaya koyulur.Bazen bu arayışı dışardan gelen bir motivasyon için; anneden, babadan, öğretmeninden gelen bir “aferin” için ya da yakın çevresi tarafından beğenilmek için yaptığını sanır. Oysa bu tamamen varoluşunun dünyaya katkısını arayıştır. Ve bu nedenle de aslında en çok aradığı şey, en çok bulmaktan keyif aldığı, bulduğu zaman da yapamayacağı hiçbir şey olmadığına inandığı ama aynı zamanda bulduktan sonra az da olsa kaybetmekten korktuğu; kaybetmemek için neler yapabileceğini hem zihnen hem aklen hem de kalben düşündüğü özgüvenidir.Doğduğumuz günden beri aradığımız ve bulmaya çalıştığımız en kıymetli şey özgüvenimizdir. Özgüvenin de temeli kendini tanımaktır. Kendini tanımakla başladığımız bu yolculukta özgüvenimizi kucaklamaya ve kendimizle buluşmaya hazır mıyız?Bu kitap senin için hazırlandı. İlk adımı at, kendi seyrüseferini gerçekleştirmek için doğru zamandasın ve “ BULUŞ KENDİNLE” tanış evrenle…
HEY! SEN BİR MUCİZESİN
Sevgili Recep Özer’den mobil aplikasyon’lu kişisel gelişim kitabı Hey sen bir mucizesin’i okudum. ‘Şimdi yepyeni bir yolculuğa çıkıyoruz’ diyor ve bize soruyor; Tüm hayatını yeni baştan yazmaya, küllerinden yeniden doğmaya hazır mısın? Kitabın içinde sırası geldikçe cep telefonundan karekodları okutarak yapabileceğin meditasyonlarla geçmiş travmaların yüklerinden arınıp, sonsuz olasılıklara kendimizi açabiliyorsun.. İlahi sistemin işleyişi, neden tekrar tekrar aynı sıkıntıları yaşıyorsun, bilinçaltını nasıl temizleyebilirsin, nasıl yargısız kendin olarak var olabilirsin gibi birçok sorunun cevabını bu kitap ile bulabilirsin. Keyifli, okunması kolay, akıcı bir dille yazılmış. Ortak buluşma noktalarımız ThetaHeling ve Jean Adrienne arınma sistemi olan Recep ÖzerEskişehir’de 16 yıl dershane ve özel okullarda lise matematik öğretmenliği yaptı 2010 yılından itibaren yaşamında sıkıştığı alanlardan dolayı çözümler bulma ümidiyle kişisel gelişim alanıyla ilgilenmeye başladı. 2018 yılında öğretmenlik yaparken bir taraftan kişisel gelişim alanında çalışmalarını sürdürdü ve Recep Özer Akademi’yi kurdu. 2019 yılında öğretmenliği bıraktı. Mucizevi Can hitabıyla derslerine devam etti ve birikimlerinden ilk kitabını yazdı. Güzel bir başarı öyküsü ve keyifli bir yolculuk. Bu hafta okuduklarım arasında beğendiklerimden.
SÜRPRİZ PROJELER
Konuklarım can dostlarım Ayşe Erbulak ve Özden Özgürdalçifti olunca projeler, anılar, maceralar havada uçuştu. Harika bahçelerinde Taffy’le beraber glutensiz tatlarla beraber ağırlandım. Cinayet romanlarının Kraliçesi Ayşe’m yeni planlarla meşgul. Bakalım neler neler olacak? Benimle konuşurken bile gözlerinde yeni cinayetleri planladığını gördüm, harika bir kitap ve hatta pek çok kitaplar çıkacağından eminim. Bu arada yeni eğitimler ve yeni öğrencilerin hazırlığı devam. Özden’den ders almaya gidesim geldi, çocukluk günlerime ışınlanıp.
ALTIN MADALYAYI HAKETTİK
Siz hiç dört yıl aynı sınıfta okuyup 35 sene sonra aslında ilkokuldan beri hayat yolculuğunuzu beraber yürüttüğünüzü öğrendiniz mi? Biz 50 yıl sonra bunu başardık. Kimselere söylemeyelim dedik ama ben tutamadım. Konservatuar’dan sınıf arkadaşım, dostum, canım Devlet Tiyatrosu sanatçısı ve dizilerin aranan yüzü Yeşim Gül’den söz ediyorum. Yakın arkadaş olup öncesini konuşmaz mı insan? Geçenlerde başka bir okuldaşımız sınıf fotoğrafı yollamış bana ilkokuldan. Gözlerime inanamadım. Ve sonra bir baktık, biz ilkokul, ortaokul, mahalle hep berabermişiz. Hem sevindik, hem ne komiğiz diye güldük. Şimdi göğsümüzü gere gere 50 yıldır arkadaşız diyoruz yaşları 35 olan kadınlar olarak.
Bu haftanın hikayesi dostluk üzerine olsun.
DOSTLUĞU KAYAYA KAZIMAK
Çölde yolculuk eden iki arkadaş hakkında bir hikâye anlatılmaktadır.
“Yolculuğun bir aşamasında iki arkadaş tartışırlar, biri ötekine bir tokat vurur. Tokadı yiyenin canı çok yanar ama tek kelime etmez ve kum üzerine şu sözleri yazar:
“Bugün en iyi arkadaşım bana bir tokat attı.”
Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana kadar yürümeyi sürdürürler. Tokadı yiyen yıkanırken batağa saplanır. Boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır. Boğulmak üzere olan arkadaşı kurtulduktan sonra bir kaya parçası üzerine şu sözleri kazır;
“Bugün en iyi arkadaşım benim hayatımı kurtardı.”
Tokadı vuran ve sonra en iyi arkadaşının hayatını kurtaran kişi ona şu soruyu sorar;
“Senin canını yaktığımda bunu kum üzerine yazdın ama şimdi kayaya kazıyorsun neden?”
Arkadaşı ona şöyle cevap verir
“Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgârı estiğinde onu silebilsin. Ama biri bize iyi bir şey yaparsa onu kayaya kazımalıyız ki hiçbir rüzgâr yok edemesin, kalıcı olsun.”
Özel birini bulmak bir dakikanızı alır, onu değerlendirmeniz bir saat içinde olur, onu sevmek için bir gün yeter, dostluk için en az on yıl gerekir ama onu unutabilmek için bir ömrün geçmesi gerekir.
Dostluğu oluşturmak zor, kaybetmek ise çok kolaydır. Bunun için dostluklarımızı oluşturmak için gösterdiğimiz çabayı korumak için de göstermeliyiz.
“İncinmelerimizi kuma, iyilikleri kayalara kazımayı öğrenmeliyiz.”
Sevgi ve ışıltınızla kalın.