Yaz tatilinin sona ermesiyle birlikte birçoğumuz için hayatın rutinleri de hızla geri dönmeye başladı. Özellikle çocuklu aileler için bu dönem, okul hazırlıkları, yeni ders yılı heyecanı ve kimi zaman da belirsizliklerle dolu bir süreç. Birçoğumuzun çocukları okula başladı; onlar için yeni bir macera, bizim içinse yeniden organize olma ve okul temposuna uyum sağlama zamanı.

Sabahları erken kalkışlar, okul servisleri, ders programları ve ödevlerle geçen yoğun günler yeniden hayatımıza giriyor. Çocukların heyecanı, okul bahçesindeki yeni arkadaşlıklar ve öğrenme süreciyle bir araya geliyor. Onlar büyüyor, gelişiyor; her yeni okul yılı, hem onlar için hem de bizim için yeni bir başlangıç anlamına geliyor. Elbette bu süreç, sadece çocuklar için değil, ebeveynler için de büyük bir değişim. Yazın rahat temposu yerini planlı, programlı bir düzene bırakırken, ebeveynler olarak bizler de onların yanında, bu maceranın bir parçası oluyoruz.

Yeni okul yılı, aynı zamanda çocuklarımızın gelişimini yakından izlemek ve onlara rehberlik etmek için büyük bir fırsat. Okul dönemi boyunca onların karşılaştığı zorlukları aşmalarında, başarılarını kutlamalarında ve büyüme süreçlerinde yanlarında olmak, bize de çok şey öğretiyor. 

Bu dönemde belki de en önemli olan, sadece akademik başarıya odaklanmak değil, onların duygusal dünyalarına da dokunabilmek. Yeni deneyimler, arkadaşlıklar, başarılar kadar hayal kırıklıkları da okul hayatının bir parçası. İşte tam da bu noktada, onlara destek olmak, güven vermek ve güçlü bir şekilde hayatla baş etmeyi öğrenmelerini sağlamak, biz ebeveynlerin en büyük görevi haline geliyor.

Herkesin çocuklarına ve kendilerine başarılı, keyifli ve bol öğrenmeli bir okul yılı dilerim! 

BELLEĞİN İZDÜŞÜMÜ

P H O T O 2024 09 13 12 44 31

Çağımızın görsel kültüründeki hızlı değişim, insan doğasını değiştirdiği gibi sanatın doğasını da dönüştürmektedir. Belleğin neleri imlediği, kişinin kendi sanatsal yolculuğunun ötesinde gündelik akışını da belirlemektedir. Belleğin/belleklerimizin geçmişe yolculuklarını anı olarak tasarlasak da; aslında onlar bireysel yolculuğumuzda yanımızda yürüyen ikinci kişiliklerdir.

Bu bağlamda günümüzün kültürel aktarım araçlarından akan görsel imgelerin yanında kalıcı olanın resim olduğuna hep inanmışımdır. Belleğin mitolojik izdüşümü olan sanatın kapsayıcı yönünü toplumsal bir katman olarak algılıyorum.

Sanatçı ‘Görünenler dünyasında’ hepimiz aslında gölgelerimizi kovalıyoruz. Benim tüm sanat anlayışımı bu temel üstünden okumak doğru olacaktır. 

Bu sergimde ise özellikle bir anlamda hepimizin belleğinde silinmeye yüz tutan anıları kendi geçmişimle birleştirip tuvale aktarmaya çalıştım.  Bu anlamda hep çıkmak istediğim bir yolculuğun fotoğrafik hafızasıdır bu resimler’ diyor.

Resim yapmaya çocukluk döneminde başlayan Derya Yıldız, 1972 yılında Ankara’da dünyaya geldi.  Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği bölümünden derece ile mezun oldu. Sanat çalışmalarının yanı sıra görsel sanatlar eğitmenliği yapan sanatçı on yedi kişisel sergi açmış, sanat fuarları ve uluslararası sanat çalıştayları ile yurtiçi ve yurtdışında birçok karma sergiye katıldı. Eserlerinde ağırlıklı olarak çeşitli enstrümanlarla betimlediği çağdaş kadını konu alır. Kadının kendi varlık temelleri üzerine inşa ettiği çağdaş yaşamı uyumla harmanlama kabiliyetini vurgular. Bu sanat anlayışına uygun olarak, lekelerin yanında sağlam bir fırça deseni, sanatçının imgelemindeki kadınsal armoni arayışını tuvalde biçimlendirir. Yurtiçi ve yurtdışı özel koleksiyonlarda çok sayıda eseri bulunan Derya Yıldız, çalışmalarını Ankara’daki atölyesinde sürdürüyor. 2019 Yılından itibaren tüm sergilerini Türkiye’nin önemli galerinden olan Galeri Soyut’ta açmaktadır.

Derya Yıldız’ın BELLEĞİN İZDÜŞÜMÜ adlı kişisel resim sergisi 27 Eylül 2024 Cuma günü Saat:18:00 Galeri Soyut – Çankaya A Salonunda açılıyor. Sergi 17 Ekim Tarihine kadar, Pazar hariç her gün 11:00-19:00 saatler arası izlenebilir. Her zaman SANATA EVET diyoruz.

DÖVME

Yıl 2004 ... Hadi Çaman tiyatrosunda provalardayız. Bir aile dramı. Susan bir anne. Kızlarını istismar eden bir baba. Anneyi sevgili Nur Yoldaş oynuyor. Babayı babacığım, hocam Ferdi Merter. Kızlar Arzu Yanardağ ve Berna Öztürk. Anne konuşmayan bir kadın. Hep susuyor. Babanın yaptıklarını biliyor ama susuyor. Agzında bir bağ. Onu hiç bir zaman çıkarmıyor. Premier yaptık. Çok yakın tanıdığım bazı beyler oyunun ortasında çıktı, "dayanamadım" diyerek. Sonra bazı bölgelerden bir kaç avukat Türkiye'de olmayan bir olayı sahneliyorum diye konuştu. Bir gazete(şimdi kapanıp gitmiş) "işte hiç bir şeyden utanmayan kadın" başlığı attı. "Birileri bu kadını dövmeli" Elbette sonra mahkemeyi ben kazandım. Rahmetli Savaş Ay bir yazısında benden söz etti; "Almula Merter bu ülkeye bir kaç boy büyük kalıyor" dedi. Son genel provaya sevgili Elif Ergu siyah peruk takmış, siyah gözlüklerle bir genç kız getirdi. Oyunun ortalarında kızın attığı çığlığı unutamam. "Ben bunları yaşadım" diye...Ve beklenen sonuç... Sadece bir kaç oyun oynayabildim. İnsanlar bu olayı görmek istemedi, halının altına süpürdü. Ve yıl 2024... Bugün aile içi şiddette aynı yerdeyiz. Narin'le canımız yandı. Hepimiz ağlıyoruz. Ve diğer pek çok kız çocuğu için... Arada tam 20 yıl var. Bugün synı oyunu sahnelesem eminim salon yine boş kalır, yine bana bir kaç kişi "uyduruyor" der. Yine halı altına süpürürüz, görmek, duymak, yüzümüze çarpılsın istemeyiz. İşte öyle bir şey.

MENDO

P H O T O 2024 09 13 12 44 59

MENDO, bireyin psikolojik ve sosyo-kültürel kimlik arayışındaki çatışmaları resimsel bir dışavurumla sunarak bilinç dışı manzaraları göstermektedir. 

14 Eylül 2024 Cumartesi saat 18.30’da, Melike Şahin’in küratörlüğünde MENDO’nun “Yaklaşan Manzaralar” isimli kişisel sergisi Atölye Sufle’de izleyiciyle buluştu. 

Sergi, 27 Eylül 2024 tarihine kadar Atölye Sufle’de görülebilir.

KADIN HİKAYELERİ

Yüksek ökçeler Ses Oyuncuları olarak hazırladığımız Kadın Hikayeleri Ekim ayında yeni hikayelerle, yeni konuklarla başlıyor. Sizlerden gelecek mektupları okumaya ve oyunun içine katmaya hazırız. Hatta sizleri de konuk olarak almaya. Bekliyoruz. Benim mailime gönderebilirsiniz. 

KENDİ HİKAYENİN KAHRAMANI OLABİLİRSİN

P H O T O 2024 09 13 12 46 19

Size bu hafta yeni çıkan keyifli bir kitabı ve harika bir kadını tanıtmak istiyorum. 1993 yılında İstanbul’da doğan Sosyal Girişimci Ece Çiftçi, lisans eğitiminden 3 yıl gibi kısa bir sürede tamamladı. Lise yıllarında başladığı sosyal sorumluluk projesine lisans eğitimi sırasında resmiyet kazandırıp 2013’te SosyalBen Derneği’ni kurdu.

Dernek çalışmalarının yanı sıra, iktisadi işletme olan SosyalBen Store ile kurumsal ve bireysel sosyal sorumluluk proje danışmanlığı veren SosyalBen Akademi sosyal girişimlerini hayata geçiren Çiftçi, 2017 yılında tüm sosyal sorumluluk çalışmalarını SosyalBen Vakfı çatısı altında topladı. Çiftçi, projelerine stratejik yatırım desteği alabilmesi için Garanti Bankası tarafından BBVA Momentum eğitim programına davet edildi.

G20 ülkeleri dahilinde, 18-23 yaş arasındaki genç kadınların ülkelerindeki kadın sorunlarını aktarıp çözümler geliştirdiği 2017 G(irls)20 Zirvesi’nde Türkiye’yi temsil etti. SosyalBen markaları ile yarattığı sosyal girişim ağı ile KAGİDER, Garanti Bankası ve Ekonomist Dergisi’nin düzenlediği Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nda 34 bin kadın arasından “Türkiye’nin Kadın Sosyal Girişimcisi” seçildi. Nisan 2018’de ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan “Gelecek Vadeden Genç Liderler” töreninde ödül alan ilk Türk ve kadın olurken, Ekim 2018’de Dünya genelinde yoksulluğun azaltılması, eşitlik ve güvenliğin sağlanması, küresel bazda diyaloğun artırılmasını teşvik eden Crans Montana Forum BM ve diğer uluslararası kuruluşlarla da ortak projeler yönetiyor. Forum her yıl hükümet görevlileri, sivil toplum kuruluşları üyelerine başarılarından dolayı ”New Leaders for Tomorrow" "Geleceğin Yeni Liderleri" isimli ödül törenini düzenliyor. Geleceğin Yeni Liderleri olarak Türkiye'den Ece Çiftçi ödülü alan isim oldu. Halen SosyalBen Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüten Ece Çiftçi, Yeditepe Üniversitesi’nde Antropoloji Doktorası’na devam ediyor. 2019 yılında Forbes Türkiye'nin 30 yaş altı en başarılı 30 gencinden biri seçildi.

Yine 2019 yılında Global Forum for Education and Learning Dubai’de gerçekleşen, tüm dünyada eğitim üzerine hizmet veren kurum ve kuruluşlar arasında ilk 50'ye girenlerin ödüllendirildiği Global Forum of Education and Learning (GFEL) konferansında SosyalBen Akademi modeli ile ödül alan ilk Türk ve ilk Türk kurum oldu. Dezavantajlı bölgelerde yaşayan 7-13 yaş arası çocukların sosyal gelişimlerini desteklemeyi, özgüven sahibi mutlu bireyler olarak yetişmelerine katkı yapmayı amaçlayan SosyalBen Vakfı, Çiftçi’nin liderliğinde ulusal ve uluslararası düzeyde saha ve eğitim çalışmaları gerçekleştiriyor. Yeni kitabı için diyor ki; Aslında değiştirme gücü hepimizin içinde var. Ben bunu 14 yaşımda fark ettim… Ah o farkındalık anı... İnsanı uyutmaz, uyandırmaz, yemek yedirmez. Bu yüzden de farkındalık insanları çoğu zaman rahatsız eder. İnsanlar onun üzerini toprakla örterler…”

Sosyal Ben Vakfı Kurucusu Ece Çiftçi, okuyucuları “kendi hikâyelerinin kahramanı” olabilecekleri bir yolculuğa davet ediyor.

Farkındalıkla başlayan bir yolculuğa…
Kimler mi davetli bu yolculuğa?
Var olduğu yerde mutlu olmayanlar,
Kendini keşfetmesini engelleyen o sert kabuktan sıyrılmak isteyenler,
Kendi sesini dinlemeyi unutanlar ya da...
Bu zamana kadar kendi sesini hiç dinlememiş olanlar,
Genel geçer “başarı” faktörleriyle değerlendirilmekten yorulanlar,
Hangi yola gideceğine karar veremeyenler,
Kendini nasıl alkışlayacağını bilmeyenler,
Ve hayallerinin peşinde koşmak için minik bir ilham arayanlar...

BAŞARI VE İLHAM KAYNAĞI

P H O T O 2024 09 13 12 46 51

Bu hafta size hem meslekdaşım, hem arkadaşım, hem dostum, hem de harika bir anne tanıtmak istiyorum. Ece Vahapoğlu, çok yönlü kariyeri ve hayat dolu enerjisiyle her zaman ilham veren bir isim oldu. Kendisi, sadece medyada değil, spor, sağlık, kişisel gelişim ve eğitim gibi pek çok alanda da başarılarını kanıtlamış bir lider. Disiplinli yaşam tarzı, kariyerine ve hayallerine olan bağlılığı, onu kendi alanında zirveye taşırken, aynı zamanda sayısız insanın da yolunu aydınlatıyor.

Ece Vahapoğlu, medya dünyasında kendini kanıtlamış bir gazeteci ve televizyoncu olarak bilinir. Sunduğu programlar, yazdığı köşe yazıları ve yaptığı röportajlarla sadece Türkiye'de değil, uluslararası platformlarda da ses getirdi. Çeşitli ödüllerle onurlandırılmış olan medya kariyeri, Ece'nin iletişim gücünün ve topluma olan katkısının bir yansımasıdır.

Ancak Ece, yalnızca medya dünyasında kalmayı tercih etmedi. Girişimci ruhu ve yenilikçi bakış açısı sayesinde, sağlıklı yaşam ve spor alanlarına yöneldi. Kendisi, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemenin hem fiziksel hem de zihinsel başarı için temel olduğunu savunuyor. Yazdığı kitaplar, verdiği seminerler ve sosyal medyadaki paylaşımlarıyla, insanları daha aktif ve bilinçli bir yaşam sürmeleri için motive ediyor. Ece’nin spora ve sağlıklı yaşam tarzına olan bağlılığı, onun kariyerinde farklı bir boyut kazandırıyor. Uluslararası sertifikalı bir wellness ve fitness eğitmeni olarak, yalnızca bireysel bir sporcu değil, aynı zamanda bir eğitmen ve mentör rolünü de üstleniyor. Maraton koşularından yoga seanslarına kadar pek çok alanda aktif olan Ece, disiplini ve azmiyle sporun hayatına kattığı gücü insanlara da aktarmayı başarıyor. Yazdığı kitaplar ve katıldığı etkinliklerle sağlıklı yaşam konusunda farkındalık yaratmaya çalışan Ece Vahapoğlu, bu alandaki çalışmalarını sadece bireysel başarılar olarak görmüyor; insanlara hayat kalitelerini yükseltmeleri ve potansiyellerini keşfetmeleri için ilham veriyor. Onun bu alandaki başarısı, sadece fiziksel sağlığa değil, aynı zamanda ruhsal ve zihinsel dengeye de vurgu yapmasıyla dikkat çekiyor. Ece’nin yaşamında eğitimin de önemli bir yeri var. Kendisi, sürekli öğrenmeyi ve kendini geliştirmeyi savunarak, gençlere ve kariyerinin başındaki kişilere yol gösteriyor. Katıldığı konferanslar, yazdığı kitaplar ve verdiği seminerlerle genç nesillere ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Kendi hayatından ve kariyerinden yola çıkarak verdiği tavsiyeler, başarıya giden yolda disiplinin ve azmin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. O kendi hayatının yıldızı. Ece Vahapoğlu, her şeyden önce kendi hayatının yıldızı olmayı başaran bir isim. Hayatına yön veren disiplin, başarıya duyduğu tutku ve her zaman daha fazlasını arzulayan yenilikçi bakış açısı, onu sıradan bir kariyer kadını olmaktan çıkarıp, çok yönlü bir lider haline getiriyor. Ece’nin bu özellikleri, onunla aynı yolda yürümek isteyenler için bir pusula görevi görüyor. Başarıya ulaşmanın sadece sonuçlarla değil, sürecin her anını dolu dolu yaşayarak mümkün olacağını bir kez daha hatırlatıyor.

Her alanda olduğu gibi, Ece Vahapoğlu’nun başarı yolculuğu da bitmeyen bir öğrenme ve gelişim serüveni. Sadece bugünkü başarılarıyla değil, gelecekte de adından sıkça söz ettireceğine şüphe yok. Onun azmi, enerjisi ve insanlara ilham verme gücü, bizlere her zaman şunu gösteriyor: Hayatta hiçbir şey imkânsız değil; yeter ki çalışmayı, gelişmeyi ve inanmaktan vazgeçmeyelim. Canım Ece'm yolun çok açık, ışığın hep parlak olsun.