“Hürriyet, neden imanın hassasıdır?” sorusunun cevabı; 

     Lüzumlu, elzem ve çok yönlü düşünmeye değer bir husustur. 

     Çünkü iman nasıl ki bir intisaptır, 

     Bir bağlanıştır. Bir mensubiyettir.

     Kâinat Sultanını bilmek, tanımak ve  sevmek de; 

     O’nun istediği yola girmek, istediği tarzda olmaktır.

     İman nasıl ki bir hedefe yönelmektir. 

     Bu amaç için belli bir rotaya girmektir.

     Muayyen bir hattı hareket tarzını seçmektir.

     Maksadın tâyin ettiği bir mecrada, yol almayı kabul etmektir.

     Kısaca iman nasıl ki, gayenin tesbitinde karar kılmaktır.

     Kararın tatbiki için yola koyulmaktır.

     İstediği değil, istenilen hattı takip etmektir.

     Gayenin sunduğu boyayla boyanmaktır.

     İşte “Hürriyet” de onun gibi bir şey.

     Yani iman; intisap ve bağlanış olduğu gibi, 

     Hürriyet de, bir mensubiyet ve bağlanıştır.

     Her şeye değil, bir şeye kapılanıştır. 

     Bağlandığı bir şeyden dolayı, 

     Her şeyin kulluğundan âzâdeliktir. 

     Bir şeyin hatırı için, 

     Çok şeylerin boyunduruğundan kurtuluştur.

     Nasıl ki, iman sahibi; Kâinat Sultanı’na kul olmakla, 

     Kâinat ve içindekilere Sultan oluyorsa,

     “Vekil asıl gibidir.” hükmünce, 

     Her şeyden istifadeye hak kazanıyorsa, hürriyet sahibi de, 

     Hürriyeti benimsemekle, başkaların hürriyetine de saygı duyar.

     Çünkü kendi hürriyeti ancak bu davranış, bu anlayış ve bu şekilde imkân dâhiline girer. 

     Bu sebeple, kendisi için istediğini başkaları için de ister. 

     Çünkü bu hürriyetin bir gereğidir. 

     Başkasının hak, hukuk ve hürriyetini tanımıyan kimse, 

     Kendisinin de hak, hukuk ve hürriyetinin tanınmayacağını bilir. 

     Zira hürriyeti, başkasının hürriyet sınırında biter. 

     Böylece karşılıklı tolerans ve hoşgörülerle; 

     Herkes hürriyetten nasibini alır. 

     Hayatta kalmanın yolunu bulur. 

     Zarar görmeden, zarar vermeden yaşamayı öğrenir.

     Böylece hürriyet imanın, inanışın ve bağlanışın bir sonucu olarak, 

     Herkesi şemsiyesi altında toplar. Herkese kanat gerer. 

     Kimsenin kimseden zarar görmezliğini temin eder.

     Çünkü hürriyet de, iman gibi bir intisaptır. Bir bağlanıştır. 

     İman hassası nasıl ki insanı, diğer insanlara faydalı olmaya yöneltirse, 

     İman aynı zamanda insana hürriyet verdiği, 

     Onun hür olmasını sağladığı gibi, 

     Diğer insanların da, hürriyetlerine saygılı olmasını öğütler.

     Böylece herkes kul, herkes hür, herkes gerçek insan olur.

     Herkes hem iman, hem de hürriyet sahibi olur.

     Hürriyet’in, imanın hâssası olduğu bu şekilde anlaşılır.