Sosyolojik olarak toplumları incelediğimiz zaman, çeşitli ilişki biçimleri çıkar.

İkili ilişkiden başlayan kendi sosyal ve hukuksal dilini geliştiren bir süreç ile başlayan örneğin bazı ilişki biçimleri rızaya dayanır, evlilik gibi. Belli anlamda sosyolojik ilişkinin zorunlu kıldığı hukuki ilişki doğurur. Hak ve yükümlülükleri getirir.

Bazıları irade dışıdır kişiye yükümlülük veren normalar, bazıları ise karmadır, Karmaya örnek olarak bir vakıf çalışmasını düşünebiliriz, bir araya geliş ve yükümlülük doğurur.

Kısaca sosyal olgular ve hukuk terimleri iç içedir. Sosyal olgu kendini hukuki biçimler ile kendini gösterir. Yani bu anlayışta hukuk toplumsal gerçeklik ile birlikte bir olgudur. Yani her sosyal ilişki kendi hukuki temellerini oluşturur.

Hukuk sosyolojisi açısından bazı hukuk sosyologları; hukuku tümüyle sosyal boyuta indirger. Tıpkı bir hukuksal pozitivist nasıl hukuku sadece normdan ibaret görür burada da aynı durum söz konusudur. Bu görüşe sahip olanlara ‘’sosyolojik pozitivist’’ denir. Aslında hiçbir hukuki olgu kendi sosyal gerçekliğinden koparılamaz. Veya tam tersi de doğrudur.

Sosyolojik pozitivistler der ki; Hukukun tek kaynağı toplumdur. Yasa koyucu ancak düzenleme yapabilir yani toplumda var olan hukuku tasfiye edebilir sınıflandırabilir. Bunun ötesinde yasa koyucunun hukukun inşa edilmesinde bir görevi yoktur. 

Yani salt toplumsal ilişkileri hukukun kaynağı olarak değerlendirilirse tek başına bir ayaklı masa gibi dengesiz olabilir. 

Maalesef “Toplum hukuku inşa eder.“ dediğimiz zaman, burada genel anlam da sosyolojik pozitivizm de tıpkı hukuksal pozitivizm gibi ya da tıpkı doğal hukuk kuramcıları gibi tek yanlı davranır yani hukuku diğer boyutları ile değerlendirmektense tek boyutu ile değerlendirir. Yani tek ayaklı masa gibi.

Genel anlam itibari ile hukuk sosyolojisi hukukun sosyal boyutu ile yani hukukun toplum ile alakalı tarafı ile hukukun etik kaynağı ve normlarını bir tarafa atmaz. Yani; Etik kaynak ve var olan hukuk birbiri ile etkileşim içinde olarak gelişir. Diyalektik açıdan da ancak böylesi mümkün olur

Eğer hukuku sosyoloji ve hukukun birbiri ile etkileşimi olarak anlatmaz, herhangi bir ile tek başına anlatmayı seçerseniz bu çok rasyonel olmaz. Bu da sağlıklı bir araştırma için algoritma oluşturmaz. 

Sonuçta her şey birbirine bağlıdır…

Saygıyla