Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink'in menfur bir suikast ile katledilmesinden dolayı üzüntü içindeyim. Kederli ailesine başsağlığı diliyorum. Hrant Dink Türk vatandaşıdır. Soyu, ana dili ve dini ne olursa olsun Türk milletinin bir parçasıdır; bu sebeple, O'na yönelik bir saldırıyı Türk milletine yönelik olarak kabul ettiğimiz için, aziz milletimize de başsağlığı diliyorum. Vuku bulan olay her bakımdan çok üzücü ve bir o kadarda çok tehlikeli gelişmelerin işareti olabilecek mahiyettedir. Bu itibarla bütün bir millet olarak son derece uyanık, sağduyulu ve temkinli olmak durumundayız. Çünkü bu müessif hadiseyi bahane edecek birçok iç ve dış mihrakın, katledilmiş bir insanın acısını kendi siyasî emelleri uğruna sonuna kadar istismar ederek Türkiye ve Türk milleti aleyhine son derece yoğun, ahlâk dışı bir baskı politikası geliştirmesi mümkündür. Esasen ülkemiz ve milletimiz bu şekilde ahlâk dışı bir baskı politikası ile uzunca bir müddetten beri karşı karşıya bulunmaktadır. Bilindiği gibi, dış güçlerin yoğun kışkırtmaları sonucunda, topraklarımızdan toprak kopararak bağımsız bir Ermenistan kurmak için ayaklanan Ermeni çetelerinin yarattığı bitmez tükenmez terör ve katliamlar karşısında 1915'te başvurulan tehcir, yine dış güçlerin kışkırtmalarıyla büyük bir sahtekârlığa dönüştürülmüş ve Ermeni Soykırımı iddiasıyla tekrar önümüze konmuştur. Sahnelenen oyun yine yüzyıl önceki aynı oyundur ve burada da yine aynı Ermeni kitlesi kullanılmak istenmektedir. İşte şimdi, bu menfur cinayetin bu plan için bir araç olarak kullanılması ihtimalinin çok yüksek olduğunu unutmayarak, milletçe, hep birlikte, tam ve kopmaz bir bütünlük içerisinde ayakta durma zamanıdır. Bu konuyla ilgili olarak Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, altı çizilmesi gereken şu önemli noktalara vurgu yapıyor: "Bazı basın ve yayın organlarınca yürütülen kampanya, hem bizzat cinayetin kendisi gibi ikinci bir cinayettir ve hem de dış destekli bu tehlikeli oyuna çanak tutar mahiyettedir. Bu kampanya, cinayetin bizzat kendisi ikinci bir cinayettir. Bazı basın ve yayın organları kendilerini hem savcı, hem hâkim ve hem de infaz memuru yerine koymakta; savcı olarak iddianameyi hazırlamakta, hâkim olarak hükmü vermekte ve infaz memuru olarak da hükmü infaz etmeye kalkışmaktadırlar. Bu durumun, açık bir hukuk ve insan hakları ihlâli olduğu tartışmasızdır. Keza yine aynı basın ve yayın organları, cinayeti hemen ve doğrudan doğruya, vatanseverler, milliyetçiler ile ilişkilendirmekte en ufak ahlâkî bir endişe taşımamakta ve burada kalmakla da yetinmeyerek daha da ileri sonuçlara varmakta ve milliyetçiliğin, insanları cinayet işlemeye, kan dökmeye sevk eden geri ve insanlık dışı bir ideoloji olduğu şeklinde pespaye bir propagandaya yönelmektedir. Nitekim, cinayetin işlendiği günden beri bu kampanyaya katılan basın ve yayın organları milliyetçiliğe hakaret etmekte o kadar ileri gitmiş bulunmaktadırlar ki adetâ ağızlarını bozmaya başlamışlardır." Evet, Sayın Başkan Hanefi Bostan'a katılmamak mümkün değildir. Kaç gündür, cinayet zanlısının Trabzonlu oluşundan hareketle, bu güzîde şehrimiz ve insanlarımız kasıtlı olarak töhmet altında bırakılmak ve bu suretle de millî ve milliyetçi reflekslere ağır bir darbe indirilmek istenmektedir. Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, bazı basın yayın organlarının ikiyüzlülüğüne dikkat çekerek, Türk devleti ve milletinin altını oyma hareketine son verilmesini istiyor. Hanefi Bostan'a söz verelim: "Bu olayın akabinde Hrant Dink anısına bir anıt-heykel dikilmesi ve kaidesine de "1915'te ölen Ermeni ve Türklerin anısına ithaf olunmuştur" türünden bir yazı yazılmasını isteyenler dahi çıkmıştır. Eğer böyle bir saçmalığa prim verilecek olursa, bunun sonu aynı abidenin daha büyüğünün ve Türk devletini ve Türk milletini tam olarak ve açıkça katil ilan eden "büyüğünün" dikilmesi ve Ermeni tezlerinin tam olarak kabul edilmesi olacaktır. Yine, bu haddini aşmış kampanyaya omuz verenleri, gerçekten her türden cinayete samimiyetle karşı iseler, her gün vatan için gencecik bedenlerini seve seve toprağa seren aziz şehitlerimizin cenaze törenlerinde de görmek istiyoruz ve diyoruz ki: Kendi vatanları için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden şehitlerine saygı göstermeyenlerin, hiç kimse için ağıt yakmaya hakkı yoktur. Hrant Dink'in katlini protesto edenlerin, "Biz hepimiz Ermeniyiz" şeklinde iyiden iyiye çığırından çıkmış sloganlarla kışkırtmalara yönelmelerini de şiddetle tel'in ve reddediyor ve diyoruz ki: "Biz Hepimiz Türk'üz ve Burası da Türkiye!"