İletişimde yapılan hatalar!

Anne ve babanın okul çağındaki çocuklarıyla iletişimde çok sık yaptığı hatalardan bazıları:

Emrivaki konuşmak: “Bunu söylediğim gibi yapacaksın, yoksa”

Ders vermek: “Ben çocukken senin yaptığın işin iki katını yapardım”

Eleştirmek: “Bugün her şeyi berbat yapıyorsun” 

Alay etmek: “Bu yaptığın çok aptalca bir şeydi” 

Küçük düşürmek: “Senin yaşındaki bir çocuğun bunu bilmesi gerekir”

Aile içi güven ve uyum!

Aile, iki zıt yetişkin cinsiyet sahibi insanın verdiği olumlu kararla oluşan, sınırları duvarlarla çevrili bir çatı altında psiko-sosyo-biyolojik bakımlardan bir eğitim merkezi; güven, dayanışma, değerli olma, sorumluluk kazanma, kendini ifade etme, sahih dini inancı kazanma ve meşru olan her şeyi paylaşmanın öğrenildiği, toplumu oluşturan en küçük bir kurumdur.

Aile bir kurumudur. Her kurumun da bir genel müdürü vardır. Ailenin genel müdürü ise babadır.

Her kurumun gelişim ve başarı şanı, “güven”dir. Aile, “güven” duygusunun bütün boyutlarıyla yaşandığı bir kurumdur. Bir kurum, çalışmalarına değer verdiği oranda başarılı olur. Bir aile, üyelerine "değerli olduğu duygusunu" yaşattığı oranda mutlu olur.

Aile, zorluklarla mücadele ederek onların üstesinden gelmeyi öğrenme merkezidir. Aile, üyelerinin kendilerini rahatça ifade edebildiği bir yaşam merkezidir.

Aile, sorumluluk bilincinin kazandığı merkezdir. Aile, yakınlık ve dayanışma duygusunun geliştirildiği paylaşma merkezidir. Her şey paylaşılır, ancak iki şey paylaşılmaz: Otorite ve mahremiyet.

Aile İçi Etkileşim

Ailenin iki temel direği karı ve koca arasında iki etkileşim mevcuttur. Biri kadından kocaya, diğeri kocadan kadına doğru. Çocuk doğunca, kan-koca arasındaki etkileşim zenginleşir. Ana sebep çocuğa, çocuktan anneye, babadan çocuğa, çocuktan babaya bir ilişki ve etkileşim artması meydana gelir.

Bir çocuklu bir ailede etkileşim potansiyeli altıdır. Buna iletişim enerjisi de diyebilirsiniz. Çocuk doğduktan sonra karı-koca arasındaki ilişki artık eskisi gibi olmayabilir. Muhtemelen de olmayacaktır.

Karı-koca arasındaki ilişkide eğer koca, kadından beklediği enerjiyi aynı şekilde beklerse orada bir sorun ortaya çıkabilir. Çünkü annenin çocuğa vermesi gereken enerjisi var; evvelden yoktu. İletişim yönünden aile yeni bir uyum durumuna girmek zorundadır. Kadın, annelik rolünün arkasına sığınır ve onu benimser.

iki çocuklu bir ailede etkileşim potansiyeli (iletişim enerjisi, ilişki sayısı) on ikiye çıkar. Birinci çocuk ya ağabey oldu, ya abla. Küçük çocuk kardeş rolünde. 3 çocuklu bir ailede etkileşim potansiyeli 24; 4 çocuklu bir ailede etkileşim potansiyeli 30; 11 çocuklu bir ailede etkileşim potansiyeli 150'dir.

Aile içi ilişkilerimizde içerik düzeyinde 3 seçenek mevcuttur: Kabul etme, reddetme, umursamama, örnek: 4 yaşındaki bir çocuk babasıyla parka gittiğinde salıncaktan düşer ağlamaya başlar: "Baba düştüm çok acıyor." Eğer baba kabul edici bir tutum içerisindeyse, "Düştün mü oğlum? Gel öpeyim de geçsin" der ve çocuğu kucaklar. Çocuğun beklentisi: "Acıyor, benimle ilgilen, beni rahatlat." Mesajına cevap almaktı. Eğer baba reddedici bir tutum içerisindeyse "Niye bakmıyorsun önüne?.. Haydi kalk, zırlama!" şeklinde azarlar.

Çocuk bu tutumdan şöyle bir mesaj alır: "Çocukların düşmemesi lazım. Ben düştüm, bende bir tuhaflık var. Erkekler ağlamazmış. Ağladığıma göre ben erkek değilim." Eğer umursamama kalıbında İse, çocuk ağlar, baba umursamaz. Bu sefer çocuğun aldığı mesaj şudur: “Ben yokum.”

Psikologlar, ailede yoğun umursamama durumunu, akıl hastalıklarının ve davranış bozukluklarının sebebi olarak görürler.

Ailede kişiler değil, temel ilke ve kurallar öne çıkmalıdır. Bazı temel ilkeler şunlardır:

- Hakkaniyet

- Dürüstlük

- Sabır

- Onura saygı

- Gelişme

- Yardımlaşma

- Paylaşma

- Yüreklendirme

- Mahremiyet...

(devam edecek...)