(ANKARA SANA SORUYORUM HENÜZ 9 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUĞUNA; PEKİ, İSTİSMARI NEDEN SÖYLEMEDİN DİYE SORULMALI MI? SORGULANMALI MI?)

Bazen anlaşılmayacağını bile bile tuşlara vurmak sahiden acı. Yer Ankara. Toplumsal sorunların hangi birinin ucundan tutunca elimde kalması ızdırap verici. Bu makalemi bütün anaların okuması ve ibret alması için yazıya döküyorum. Yetkililerin el vicdan deyip olaya sarılmalarını empati kurup biraz taşın altına elini koymaya davet ediyorum. Babaların ise kayıtsız kalmayacağından hiç şüphem yok. Bağırabildiğiniz kadar bağırın susmayın diyorum. Konu ÇOÇUK İSTİSMARI! Hassas ince bir nokta. Kabullenmek, hazmetmek, yemek ve yutmanın zor olduğu makalemle sizi baş başa bırakıyorum. Yaşanılan olay tamamen gerçek. Her noktası ispatlı şahitli evraklı elimde. Evladımızın yaşı küçük olduğu için ve ailenin isteği doğrultusunda isim belirtmeyeceğim. Enkaz halinde kalan küçük bir yavru, hala bir adım öteye gidilememiş bir dava. Okuduğunuz her satırda istemsizce ağızınızdan dökülen sinkaflı cümlelere engel olamamak ve benim hissettiğim derin vicdansal ağırlık kahrediyor… Ülkemde bunun gibi binlercesi olduğu biliyorum. Susmayan kapatmayan aileleri ayakta alkışlıyorum. Sonuna kadar arkalarındayım. Köşelerimde sürekli çocuğa ve kadına yapılan şiddet ve istismardan dem vurduğum günlerden birinde, çekingen ne yapabileceğini bilemeyen beyni dumura uğrayan bir anneden gelen bir mail ile irkiliyorum. Öz mü öz ablasının eşinden aylarca 9 yaşındaki kızına yapılan istismarı anlatan bir maildi. O an bilgisayarın içine girip her yeri kırıp döküp darmadağın etmek gelse de içimden, kendimi toparlamak zorunda olduğum ve bir defa yine insanlığın pislik tarafını duyurmam gerektiğinin bilincindeydim! Davanın takibindeyim!

 Ve satırlarına şöyle başlıyor Hanımefendi;

Sevgili Aslı Hanım; Ankara’nın S. İlçesinde ablama iki durak denilecek mesafede oturuyorum. Buraya bir buçuk yıl öncesi taşındım. 9 yaşında 4.sınıf öğrencisi kızım var. Epilepsi hastasıyım. Sağlık sorunum olduğu için hastanede üç ayda bir EEG çekiliyor. Haziranın 11’i yine hastanede saat 3’te EEG çekilecek. Okulların kapanmasına günler kaldığı için eğitim bitmiş okula gidilmiyordu. Akşamdan beni ablam kahvaltıya çağırdı oğlumda oradaydı. Hastaneye gideceğimi söyledim. Sabah 11 gibi gel buradan gidersin dediler. Tamam dedim. Sabah 11 gibi oradaydım. Gittiğimde eniştem ablam oğlum kahvaltı masasındalardı. Kızımla ikimize çay doldurdum masaya oturmadan eniştem A. B kalktı salona gitti televizyonun sesini son ayara açtı. Kendisi yeni emekli oldu bir aydır evde. Biz kahvaltımızı yaptık. Kızıma tabletini alıp içeri geçmesini ortamda sigara içildiğini söyledim. Biz sohbet ederken içeriden koşma sesi geldi ben de kızıma “Koşmadan oynar mısın!” diye seslendim. Aradan 10 dakika geçmeden kızım tabletinin ekranı kırılmış bir şekilde yanıma geldi. Üzgün bir şekilde tabletin kırıldığını söyledi. Ben de salona götürdüm şarja taktım. Eğer ekran açılırsa ekran değiştiririz dedim. A. B. Şahıs tepkisiz TV izliyordu. Bunların S. merkezde lokantaları var. İki oğlu çalıştırıyordu, benim oğlumu yardıma çağırmışlardı. Oğlum anne ben çıkıyorum dedi ve lokantaya gitti. Saat 12:30 ben de çıktım EEG’de içeri çocuk almadıkları içim kızım orada kaldı. Hastaneye gittiğimde 14:00 hastası gelmediği için beni aldılar. EEG çekildikten sonra kafamda macunlar oluyor eşimi aradım beni alması için. Sonrasında ablamı aradım kızımı alacağım neredesiniz dedim. Lokantadayız oraya gel dedi. Eşim beni oraya bıraktı. Ablam lokantanın ihtiyaçları var birlikte markete gidelim dedi. Kafam hep macun gidemem dedim. A. B. Şahıs arabayla gidelim seni eve bırakırız dedi. Birlikte çıktık alış veriş yapıp beni kendi evime bıraktılar. Bu taşındığımız S.... İlçesine ben de kızım da alışamamıştık. Taşınacaktım. Eşime ne zaman taşınacağımızı sordum. Temmuz sonu gibi dedi. Ertesi gün sabah kalktım. Kahvaltıyı hazırladım. Kızım kahvaltısına başlamıştı. Çay aldım kendime. Konuşmaya başladı. Anne tabletim neden kırıldı biliyor musun dedi? Bende direk sakarlığından diye cevap verdim. Hayır dedi. A. B Benim özel bölgelerime dokunurken müdahale edeyim derken elimden düştü kırıldı dedi. Ne diyorsun kızım sen dedim. Evet, doğruyu söylüyorum. Bunu ne zaman oraya gitsem yapıyor dedi. Ben o an kızımı mutfakta bırakıp balkona çıktım ablamı aradım 9 sefer telefonu açmadı. Balkondaymış duymamış dönüş yaptı. Acil bana gelmesini söyledim. Gelemem temizlik yapıyorum eniştenle dedi. Çok önemli olduğunu söyledim. Hastalandın mı dedi? Evet, çok kötüyüm dememe rağmen misafirim gelecek dedi. Tamam o zaman (affedersiniz burada Aslı Hanım) kocan şerefsizi telefona ver dedim. Buna benim küçücük çocuğuma nasıl dokuna bildiğini küfürlü bir şekilde sordum. Ben bir şey yapmadım bir daha bizim eve gelmeyin cevabını aldım. Kızıma polis çağıracağımı başına geleni onlara anlatmasını söylediğimde tabi ki anne daha neler var anlatacağım hepsini dedi. Polisi aradım çocuğun psikolojisi için ekip değil sivil gelmelerini durumu anlatarak söyledim.

Sonrasında Kırşehir de yaşayan ablamı aradım “ver polise şu pislikten bacımda kurtulsun ben geliyorum” dedi. Sonrasında zil çaldı. A. B nin karısı ve işletme sahibi oğlu geldi ikisi de ağlıyordu. O ara polis aradı beni yeğenim polise verme teyze cezasını ben vereyim hepimiz yanındayız dedi. Ben durumu polise belirttiğimi ve böylesi bir insan için kimsenin ceza almasını istemediğimi adalete güvendiğimi ölümün onun için kurtuluş olacağını cezasını devletin vereceğini söyledim. Tekrar polis beni aradığında evi bulamamış adres sorduğunda bunlar evden çıktılar. Beş dakika sonra ablam beni aradı oğlunun bina girişinde bayıldığını hemen inmemi istedi. İndim arabada baygın şekilde yatıyor komşudan su istedim ve polisi arayıp ambulans istedim. Ambulansı duyan yeğenim ayıldı arabaya bindi gitti. En son eşimi aradım ne olur ne olmaz başı belada kalmasın diye. Polis yanında pedagog olduğunu düşündüğüm bir bayanla geldi. Kızımı ve beni aldı. Kızımın ifadesi yolda başladı. Bizi S.... Merkezdeki karakola götürdüler. Orada kızımın ifadesi alındı. İki saat kadar. Oradan yine geldiğimiz sivil arabayla S... Plevne deki polis karakoluna götürdüler. İkinci gittiğimiz polis merkezinde bize bekleme salonunda beklememizi istediler. Bekleme salonuna girdiğimizde şahıs A. B. orada oturuyordu. Eşim bunu görünce saldırdı dövdü eşime yalvarıyor vurma diye. Aslı Hocam atladığım bir yer var. Bana da telefonda seni polise verdim dediğimde tırnağına kurban olayım Bir konuşalım dedi. Bende derdini polise anlat biz öyle yaptık demiştim. Polis merkezine şahıs kendi gitmiş hakkımda şikâyet var diye polis TC bakmış yok öyle bir şey demiş. Polis tipinden şüphelendim bekleme salonuna aldım sizin geleceğinizden bilgimiz olmadığı için karşılaştınız dedi. Sonrasında bize çocuğu yarın saat 9 da buraya getirin çocuk izlem merkezine götüreceğiz dediler. Şahıs ifadesinde baldızım bana âşık bize geldiğinde cinsel ilişki teklif ediyor bende reddettim diye iftira atıyor demiş. Ertesi gün saat 9’da polis merkezine gittik. 11 gibi ekip bizi ÇİM(Çocuk İzlem Merkezi) merkezine götürüldü. Kızımın orada belirli aralıklarla savcı pedagog psikiyatri baronun avukatı eşliğinde ifadesi alındı. Kızım doğum masasına çıkarıldı. Çocuğum bana orada anne her şeyi anlattım dedi. Neyi anlattığını sorduğumda cinsel organını ağzıma almamı beni tehdit etmesini yardım istemeyim diye ağzımı burnumu kapatmasını nefes alamayışımı anlattım dedi. Ben orada sinir krizi geçirdim. A. B. nin eşini aradım yani öz ablam oluyor kendi sözde hepsi arkamdaydı. Neden yanımda değilsiniz dedim. Ağlayarak oğlu S. B den için şikayetini geri çeksin hepsinin anasını avradını s..... dedi. Sözde şikâyeti çekecekmişim cezasını onlar verecekmiş. Sonrasında çocuk izlem merkezinin savcısının yanına gittim. Savcı sürecin başladığını ve evrakların gereken yere gönderileceğini söyledi. Ertesi gün saat 14:00 gibi polis beni aradı şahısı almaya gidiyoruz dedi. Kızımın tabletinin orada olduğunu onu da almalarını belki olay anında bir parmak izi bir görüntü olabilir olasılığını düşündüm. Polis beni azarladı işimizi bize mi öğreteceksin dedi. Ve tablet ne dosyada ne adliyede nede polis merkezinde yok. Şahıs Ankara adliyesinde savcıya çıkacak dedi. Eşimle birlikte bende Ankara adliyesine gittim. Şahısı orada bulamadık. Danışmadaki polis batı adliyesinde dedi sonra oraya geçtik yine bulamadık. Hiç bir bilgi alamadım. Ertesi gün polis karakolunda bilgi almak için gittiğimde savcı tarafından hâkime bile çıkmadan serbest bırakıldığını öğrendim. Avukat tuttum. Çocuğumun ÇİM merkezindeki raporu bekleniyor sözde. On güne çıkar dediler. Günler geçti rapor elimize ulaşmadı. İki adliye arasında koşuşturdum. İki ay sonra rapor elimize geçti. Çocuk doğruyu söylüyor genç kızlık ve evlilik hayatını normal bir şekilde yaşaması için psikiyatri desteğe ihtiyacı vardır diye. Çocuğuma Ankara genelinde randevusuz psikiyatri bulamadım. Aile sosyal politikalar bakanlığına başvurdum. Telefon görüşmesinden iki hafta sonra bana ulaştılar. Ben o zaman diliminde kendi çabamla kızıma psikiyatri buldum. Eve geldiler yazdılar çizdiler. Pazartesi çocuğu ulusta ki adrese getir dediler. Pazartesi götürdüm. Kızımla yalnız görüştüler. Sonrasında beni çağırdılar çocuk olaydan etkilenmiş bize anlattı dediler. Şimdi bizden beklentiniz ne dediler. Benim beklentim bu sadece benim değil toplumun sorunu mahkeme müdahil olmanızı istiyorum dedim. Mahkeme celbi gelince bize getirin buradan bir avukat yönlendiririz dediler.

Sonrasında kadın dayanışmayı aradım oradan bilgi edinmek istedim. Bu işte bir yanlışlık var düzen böyle olmamalı diye devletin çalmadık kapısını koymadım. Ortada hala mahkeme günü yok. Adliyeye gittim. Savcıyla görüşeceğimi söyledim. Savcı beni kabul etti. İçeri girdim durumu anlattım. Neden tutuklanmadığını mahkemenin başlamadığını sordum. Delil yok dedi. Sayın savcım adam evinde yapıyor nasıl delil getireyim evinde kamera yok dedim. Çocuk kaç yaşında dedi. 9 dedim. Eee be hanım 9 yaşında madem ilk dokunduğunda neden söylemiyor dedi. Savcım ben çocuğumu suçluluk duygusuna boğamam neden diyemem benim çocuğum destek alıyor. Şükürler olsun ki dört ay sonra söylemiş tehdit altındaymış daha çocuk o dedim. Ben tutuklamadım. Ama hâkim belki tutuklar dedi. İşte o an benim bütün adalete güvenim bitti. Haftaya gel ben dosyayı inceler mahkemeyi başlatırım size cevap veririm dedi. Haftaya avukatım ben giderim dedi gitti. Ve yine yok mahkeme günü. 04/10/2019 CİMERE yazdım olayı anlattım. Benim çocuğumun çocuk izlem merkezinden çıkan raporu delil değilse neden benim 9 yaşındaki çocuğumu doğum masasına çıkarttılar dedim. 05/11/2019 CİMER den cevap geldi. Her şey normal seyrinde gidiyormuş. Düzen buymuş yasa buymuş prosedür buymuş. Ve o şahıs elini kolunu sallayıp gezerken benim çocuğum psikiyatrik ilaca başladı.

Şimdi ez cümlelerime geçmeden belirmek istediğim bir konu var. Mesele inanılmaz uzun birçok yerini kestim aile ile görüşüp hayret ve ruhsal acıyla kaleme döktüm. Bahsi geçen şahsın birkaç yıl öncesinde yine bir istismar olayı ile ilgili ceza alıp cezaevinde yattığını da eklemek istiyorum köşeme. Şimdi bu anne ne yapsın sizlere soruyorum? Nerede bu ADALET demek konusunda haksız mı? Yukarıda da belirttiğim gibi konu ve davanın takibindeyim. Her bir seyrini sizler ile paylaşacağım. İşin içinde bir iş olduğunu düşünmüş olsanız bile ki herkesin aklına gelebilir hiç bir şey 9 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunulmasının ve bunun akabinde bu kadar umursamaz bir şekilde davanın ilerlemesinin izahını yapamaz bana. Hanginizi koruyacağız yavrularım hangi birinizi bu bağnaz, pislik beyinlerden ar damarı bir türlü temizlenmeyen şu toplumsal sorundan koruyacağız?