O adam: Bu kadar mal mülk makam mevki sermayesi ile istediğim ile evlenebilirim...
O kadın: Bu güzelliğim karşısında her istediğimle evlenebilirim.

Onlar evlendiler ve yıllar yılları kovaladı adamın işi bozuldu malı mülkü azaldı ve makam mevki gitti; sermayesi tükenmişti

Ve beklenen oldu! O kadının "bir fakirle işi olmazdı" ayrıldılar.
O kadın güzelliğinden çok şey kaybetmemişti…
Bir zengin adamın sevgilisi oldu.

Yıllar geçmiş, ölen zengin adamdan da ona bir şey kalmamıştı. Yaşamak için günlük işlere gitmeye başlamıştı. Güzelliğinden de eser kalmamıştı, tıpkı ilk kocası gibi onunda sermayesi tükenmişti.

Ve 'Türk filmi gibi' bir şey oldu!
O adamın  bir emekli maaşı vardır ve piyango bileti satarak geçimini sağlamaktadır. 
O kadını gördü, yürüdü ona doğru, "bu akşam çekiliyor almaz mısınız?" 
O Kadın, "bana çıkanları hep harcadım, bu saatten sonra da bana çıkmaz" derken sesini tanımıştı eski karısının.
"Beni tanıdınız mı?" diyen adama baktı "evet" karşısında duran eski kocası O adamdı!
Kötü hissetti kendisini ama sanki iyi ki de O adamı görmüştü...

O Adam ve O Kadın sessiz kaldılar; bakışları kısa sürede her şeyi anlattı

O Kadının işe gitme zamanı gelmişti. Ya izin isteyip bir daha hiç göremeyecekti bu piyango bileti satan eski kocasını ya da işe gitmeyip onunla görüşecekti. 
Yol ayrımındaydı, zamanı ise iki dakika!

"Size çay ısmarlayabilirim" sözleri çıktı ağzından O Kadının...
Kararı veren o değildi ama bir yerlerde bastırılmış iç dünyasının sesi, kendisini itelemiş yönetimi ele almıştı sanki o dipte kalan yönü.
O adam tereddütsüz tek kelime "olur" derken gözleri parlamış
"her şey yeni başlıyor" u hissetmişti

Çay ısmarlayalı yıllar olmuş birbirlerine anlatacak şeyleri bitmemişti henüz ve anlamışlardı ki, bu hayatta en önemli şey; paylaşılan anlamlardı, sohbetti ve içilen çaydı.

Uzman Aile Danışmanlığı dersindeyiz

     Dersin konusu, aile içi iletişimdir. Teneffüste telefonda görüşen profesör olan hocamız “arayan oğlumdu, o kız arkadaşlarının farklı özelliklerinden bana bahsediyor ve ‘hangisi ile evlenirsem daha mutlu olabilirim’ diye soruyor…”

     Ben ise “hangi arkadaşınla kendini daha iyi hissediyorsun, sohbet içinde kalabiliyorsun, o seni anlıyor sen de onu anlayabiliyor musun?  Anlaşamadığınız alanlar olsa da halden anlayan yönünüzle hoşgörülü olabiliyorsunuz? diyorum”

    Çünkü hayatta en büyük ihtiyaç anlaşılmaktır, ‘anlaşıldım’ duygusunun yaşanmasıdır. 

Anlatmak, anlaşılmak neden önemlidir?

     Anlatılmayanlar içe atılanlar biriktirilenler unutulmuş gibi görünseler de tamamlanmamış iş olarak kalırlar; tıpkı halının altına süpürülenler gibi zamanla bakteri üretmesine neden olurlar. İçe atılanların ürettiği duygusal ruhsal olumsuzlukların bedensel ve zihinsel sorunlara neden olması kaçınılmazdır. Anlatılamayanlar organ diliyle ifade edilirler yani fizyolojik rahatsızlıklar başlar. Sizi dinleyen kişinin çözüm üretmesini beklemeyin çünkü anlatma süreci çözümün önemli parçasıdır

Beden,  ruh, duygu ve zihin sistemin parçalarıdırlar.

     Bilinmelidir ki beden-ruh-duygu-zihin sistemin parçalarıdırlar. Birinin değişmesi diğerlerini de değiştirir.

    Bu anlamda özellikle ruh bilimcilerine terapistlere ya da güvendiği bir arkadaşına kendisini açan duygu ve düşünce paylaşımı içinde olanlar kendilerini iyi hissederler.

Olumsuz duygular

   Kaygı korku üzüntü öfke duygu durumu arttıkça zihinsel verimi düşerken sorun çözme yeteneği azalır; duruşu bakışları ve hormonları değişmeye başlar.

   İnsanlar en rahat en keyifli anlarında zihinsel verimleri artar duruşu nefes alışı bakışı değişir.

Sağlıklı insan bedensel ruhsal ve sosyal yönden sağlıklı olandır.

    En büyük ihtiyaç anlaşılmak dedik; en mutlu insanlar ise çevresi ile sağlıklı iletişim içinde olabilenler...

    Evet hocamızın söyledikleri, yaşanan öyküler ve gözlemlerim odur ki meslek, evlilik ve sosyal yaşamlarında yaşam başarısı en yüksek olabilenlerin etkili iletişim becerilerine sahip olabilenler olduğudur.