Bazı kelamlarım bana gerçekten acı veriyor. İnsanın çok iyi anlaştığı, her şeyini paylaştığı hayat arkadaşı ölürse ne yapar? Duruma göre değişir, bazısı için kurtuluş, bazısı için yeni bir başlangıç, bazısı için de tarifsiz acılar… Aynı yuvayı paylaştığınız, aşk ve sevgi birlikteliği yaşadığınız kişinin, canınızın yarısının ölmesinden bahsediyorum! İstisnasız her duamda Allah’tan ikimizin de aynı anda canımızı alması ya da en olmadı önce benim ölmem için de birkaç dilek cümlesi sarf etmeme sebep olan olasılık. Düşününce bile boğazımın düğümlenmesine, gözümün yaşarmasına sebep olurken gerçekleşmesi halinde nasıl dayanır ki insan göğsüne yattığında içeriden kıpır kıpır sesi gelen güzelim kalbin artık atmayacak olmasına. Allah korusun düşünmesi zor, yazması çok daha zor… Hayattan eskisi gibi tat aldırmayan, hep bir yarım kalmışlık hissiyle yaşamaya mahkûm eden durum olsa gerek. İnsan önce ben gideyim der onun acısını yaşamamak için. Ben ölürsem ne olur sen mutlu yaşa ardımdan diyebilirsin ancak. Çünkü gerçekten ölmekten beter eder insanı o acı. Yaşamadım, çok şükür yaşamakta istemiyorum. Yaşayanlara ise sabır diliyorum. Hayat zaten zor ama ölüm olduğu vakit çok daha zor. 30 yaşındaki eşini toprağa teslim eden koca yürekli bir kadın kelamı var köşemde...

Bir anda yalnız kaldım ve korku duydum Aslı Hanım diyerek başladı sözlerine. Dayanılmaz bir şey bu! Yaşamım bölündü. Bir yanda bugüne dek yaşadığım her şeyiyle geçmiş, öte yanda da bu yitirilmiş sol yanımın yerini dolduracak kimsenin olmayacağını bildiğim bir bilinmezlik. Sözün en gerçek anlamıyla hiçbir yaşama nedenim kalmıyordu artık. Yeni bağlar kurmak, yeni bir hayat yaratmak mı? Bunu düşünmek bile tiksinti veriyordu bana. O zaman ilk defa eşimin yerini dolduracak kimsem bulunmadığını, dünyada bir tek onu sevdiğimi ve yeni bir aşkın yalnız olamayacağını değil, olmaması gerektiğini hissettim. Ağlarken, bir yandan “İyi ki vardı, iyi ki evladım var” diyordu. İyi ki bana onun eşi olma şerefini tattırdı. Kıskanmasıyla beni kimseyle paylaşamaması, duruşu kimseye muhtaç etmeyişi diyerek o güzel günlerin hiç bitmeyecek gibi bir yandan sevgi bir yandan yüreğindeki kor ile bana sevmeyi öğretti diyordu. Ani ölüm çok zor Aslı Hanım çok zor diyordu. Gıpta ettim.  Yutkunarak ekledi o zor günlerimizde nelerle mücadele ettik. Girdiğimiz odanın bir köşesinde eski bir ayna… Önünden geçiyoruz yavaşça yaslandığı duvara bakarak, her seferinde hayallerimiz gibi akıp gidiyor diyor. Yavaşça arkamızı dönüp çıkıyoruz kapıdan ve diğer odaya dalıyorum hızlıca... Çok derin bir nefes alıyorum. Acı çok acı anı yaşıyoruz o anlarda akan gözyaşlarını siliyorum. İşte beynimde toparlayıp köşemde yazarken o güçlü kadının,  hayalleri gibi parmaklarımda hafifçe kayıyor tuşların üzerinden...

İleride çerçeveye hapsolmuş bir fotoğraf görüyorum... Evinde gezdiriyor beni Mutlu günleri hatırlatıyor gülümseyen yüzler… Bir resim köşesi yapmış evinde acısı 5 yıllık fakat 5 saatlik gibi o yüzündeki ifade o asi aykırı duruşu arkasında ne yufka yürekli ne acılı bir hikâye var diyorum tuşlara gözümden yaşlar süzülerek vururken. Sonra ekliyor “Diğer bir tarafta soğuk günlerin içimizi ısıtan koru var. Alevlerine sakladığım düşlerim çıkıyor kıvılcım kıvılcım” Aslı Hanım diyor… İçim yanıyor... Yutkunamıyorum, o anları yaşıyorum adeta çıkıyorum odadan. Ağır ağır soruyorum peki nasıl oldu hepsini anlatacağım diyor; Anıların olduğu odadan çıkarken,  basamaklarımız sanki adımlarımızın yetişemeyeceği kadar uzak, aynı kaybolan umutları gibi... Kimi acı olayların içinde bile sevgi ve mutluluk saklı olduğunu yıllar geçse de bitmeyeceğini o zaman fark ettim. O zaman öğrendim, acıyla bitemeyecek sevgilere ulaşmanın erdemini… Sonra pür dikkat tekrar tekrar dinledim gözlerinden yaşlar süzülüyordu; hep evlatlarıma ne diyeceğim diye düşünmüş yıllardır onların psikolojisini nasıl kontrol edebilirim diye kendi derdini unutup varını yoğunu dökmüş yollarına. Çocukları çok küçükmüş çevresindeki pervasızca sadece gereksiz konuşan insanlara karşı dik durmuş ayaklarının üzerinde. Çeşitli kuşkular ve korkular yüzünden kendini o konuşanlara göre şartlandırmak yerine daha güçlü olmuş, acı onu çok yüceltmiş… O zaman idrak ettim. “Bazı sevgiler imkânsız olunca daha da perçinleşirmiş”. Ölüm unutturmuyor gerçek sevene… Yani, sevmeye devam! Aslı Hanım ilk gün ki gibi diyordu. Nasıl öldüğünü tekrar soruyorum, 5 yılda geçen zor günleri evlatlarıyla yaşadıklarını tam anlatacak ağır geliyordu, duraksıyordu, susuyordu. Dilinden cümleler dökülmeye başlarken Aslı! Çok sevmiştim diyordu çok…

Sanırım gerçek anlamda cesur olmak, dik durmak için öncelikle hayal kırıklıkları yaşamış olmak, dibi görmek sonra büyümek ve olgunlaşmak gerekmiş diyorum.

 İçimi yakan, burkan, kısa hikâyenin devamı gelecek…

Rabbim hiç kimseyi en sevdiği ile sınamasın.

Rabbim kimsenin aile dirliğini bozmasın.