Geçtiğimiz Cumartesi günü SKY TÜRK televizyon kanalında "Basın Toplantısı" programının misafiri olarak, eski Devlet, bakanlarımızdan Sayın Gürcan Dağdaş'ı izledik. Kendisini on yılı aşkın bir süredir yakından tanırım. Aktif siyasete girmeden önce başlayan bu tanışıklığımız süresince; milletvekilliği, bakanlık ve parti genel başkan yardımcılığı görevlerini ifa edişini izledim.  

Refah Partisi saflarında yaptığı Bakanlık görevinin 28 Şubat dönemine gelmesi ve programda da belirtildiği gibi, hem asker hem sivil çevrelerle irtibata önem vermesi dolayısıyla kendisinin, yakın siyasî tarihimiz açısından bir REFERANS TANIK hüviyeti vardır.  

Yakın çevresinin bildiği gibi; çok okuyan, mevkili-mevkisiz, tahsilli-tahsilsiz, zengin-fakir, dindar-dinsiz herkesle konuşup fikir alış-verişi yapan bir şahsiyettir. Bu özellikleri onu, günümüz Türkiye'sinin en dikkate alınması gereken siyaset ve toplum yorumcularından biri haline getirmiştir. "TOPLUMSAL ÇÖZÜLME" isimli oldukça seviyeli bir kitabı vardır ki, siyaseti hizmet maksadıyla yapanlara ve bütün aydınlara hararetle tavsiye ederim.  

Bakanlığı döneminde, önce dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya ile sonra başka üst düzey askerlerle oluşan dostluğu çerçevesinde, "siyaset-asker ilişkilerinin olumlu bir sonuca ulaşması" için gayret ettiğini belirtiyor. Bu ilişkiler olumsuz bir seyir mi takip ediyormuş? Evet. Olumluya çevirebilmiş mi? Hayır.  

Anlattıklarından açıkça görünüyordu ki, bizim en büyük kusurlarımızdan biri, aramızda diyalog eksikliğinin olmasıdır. İster mesleki, ister siyasî bir kuruluşa mensup olalım, dışımızdakilere karşı alabildiğine mesafeli ve hatta şüpheli bakan tavırlar içerisindeyiz. Bu da başka grupları yeterince tanımamıza engel teşkil etmektedir. "Bizde çeşidi bol olan fitne çevrelerinin" faaliyetleri de devreye girerse, yanlış kanaatler edinmemiz pekala mümkün.  

Şahsen hep düşünmüşümdür: Sincan Belediye Başkanının "Kudüs Gecesi" adı altında bir program tertiplemesi, İran Büyükelçisi 'nin davetliler arasında olması ve sahnelenen tiyatro eserinin mahiyeti kanundışı ise yapılacak işlem bellidir. Söz konusu başkan, ya İçişleri Bakanlığı marifetiyle görevden alınarak, ya da suç duyurusunda bulunularak Savcılık marifetiyle mahkemeye sevk edilir. Böyle yapılsa, iki polis memuru gider ve başkanı alırdı. Caddelerde tanklar yürüterek bir ihtilal, hatta bir savaş gerginliği oluşturmaya ne gerek vardı?  

Zaten anlam veremediğim bu uygulama, Dağdaş'dan dinlediklerimle daha da şaşırtıcı hale geldi. Meğer daha önceki yıllarda da aynı isimle geceler tertiplenmiş ve yine aynı misafirin katılımıyla benzer piyesler sahnelenmiş de hiçbir merci itiraz etmemiş. O zamanlar da aynı komutanlar görevdeydi ama, Refah Partisi iktidarda değildi. Yani hedef, RP'nin koalisyon ortağı olduğu hükümet; bahane ise, Sincan Belediyesi'nin yıllardır tertiplediği bir gece.  

İşte diyalogsuzluğun ve ondan istifade eden fitne çevrelerinin tahrikleri neticesinde doğan sonuç: Yasal bir siyasî parti seçmenleri ile devletin temeli olan bir kurum arasında kırgınlık.  

Bizde diyalog eksikliği sadece askerle siyaset arasında değil, bütün gruplarımız arasında yaşanan bir gerçekliktir. "Nitekim Dağdaş, RP içerisinde kendisine nasıl bakıldığını da anlatıyor. Sözlerine ehemmiyet verilmeyen bir, "DIŞARIDAN GELEN ADAM".  

Biz sadece birbirimizi değil, yönetildiğimiz kanunlardaki kavramları da ortak bir anlam vererek tanımıyoruz. Programda "kamusal alanla" ilgili bir soru ile bu özelliğimiz de gündeme geldi. Kavramlarımızın tanımlanması yapılmamıştır. Bu yüzden de kanunlarımızdaki her kavramın "bana göre" diye başlayan tanımları var ki, bunların sayısı  

nüfusumuzun sayısı kadardır.  

Bu konuda ben de bir hatırlatma yapmak istiyorum: Vaktiyle Rahmetli Ali Fuat Başgil, Anayasada Laikliğin tanımının yapılmasını istemiş ama, kimse dinlememiş. Bakalım Dağdaş'ı dinleyecekler mi?  

İstisnasız hepimizi kapsayan şu hükmünde de Sayın Dağdaş yine haklıdır:  

"Bu coğrafyada bir günah işlendi ve bunu hep beraber işledik. Kimse, şu bunu yaptı diye kendini temize çıkarıp masumiyet maskesi takmasın. Geleceğimizi, geçmişteki hatalarımızdan arınarak inşa etmeye çalışalım,"