Pasifik Donanması Komutanı Amiral Philip S. Davidson iki hafta önce "Çin'i ancak savaş durdurur" çağrısında bulunurken önceki gün de ABD Donanması Komutanı Amiral John Richardson, "Büyük güçlerin rekabeti çağına dönüyoruz.” Dedi.

Geçen gün İsrail’in istihbarat servisi Mossad'ın eski başkanlarından Efraim Halevy Rusya ile savaş ihtimalinin arttığını belirterek şöyle dedi: "Bu savaş ülkemizin kuzeyinde (Suriye'de) konuşlanan ve varlığını pekiştiren büyük bir ülkeyle olacak. Bu ülke kuzey sınırında belirleyici bir taraf. Rusya ile savaş durumuna gelebiliriz. İsrail güçleri Rusya güçleriyle karşı karşıya gelebilir ve savaş çıkabilir. Bu süper güçle savaşmadan baş etmenin yolunu bulmalıyız ancak savaş çıkması durumunda da bundan galip ayrılmalıyız." Trump, yeni Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo ve Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Bolton, Irak’ın işgal edilmesine gerekçe olarak gösterilen “kimyasal silah” iddiasının en sıkı savunucuydu. Bu zat 1993’de BM’de Siyonizmin ırkçılık olduğu kararını kaldıran ekibin başında idi.

Netenyahu’nun uydurma İran raporunu duyan Trump’un yeni ekibi bu işlerde yalama; bir avuç tuz alıp koşmaya hazır bekliyor.

Netenyahu’nun İran’ın nükleer kapasitesini sözde deşifre eden basın toplantısından sonra Trump İran’la yapılan nükleer antlaşmayı rafa kaldırmaya hazırlanıyor. Bunu duyan bir kısım İsrailli uzman; aralarında Uzi Eliam, İsrail İç Güvenlik Servisi “Şin Beth”in eski Başkanı Ami Ayolon, Uzi Eliam, Gilead Sher, Yitzhak Arad ve Shlomo Brom gibi ulusal güvenlik, ordu ve istihbarat kurumlarında görev yapmış 26 ismin yer aldığı bir grup ABD’nin anlaşmadan çekilmesinin İsrail’in güvenliği için tehlikeli sonuçlar doğuracağını savundu.

İran'ın nükleer teknoloji geliştirme projesini nükleer silaha dönüştürmesini sınırlayan, bunun karşılığında da İran'a uygulanan ambargonun kademeli olarak kaldırılmasını esas alan anlaşma, 2015 yılında imzalanmış ve bugüne kadar uygulanmıştır. İran’ın bu antlaşmaya uymadığına dair elde ciddi bir delil bulunmamaktadır.

Günümüzde Amerikan Yahudi lobisi İran ile yapılan antlaşmaya şu noktalardan itiraz etmektedir. Nükleer santral ve enerji üretimine geçiş demek nükleer silahları yapacak teknolojiye %95 oranında sahip olmak demektir. İran nükleer işine hiç bulaşmasın bütün tesisleri söküp kapatsın. İkinci nokta ise; bu antlaşmaya füze teknolojileri ve uzun menzilli atma araçları konmamıştır. İran balistik füze geliştirme programlarına devam etmektedir. İran ve Hizbullah Suriye’de, Lübnan’da, Irak’ta İsrail’in burnunun dibine gelip yerleşmiştir. Bu durum İsrail’in güvenliğine ağır zarar vermektedir. Üçüncü nokta bu antlaşma yapılırken İran’ın nükleer kapasitesi daha ileri noktada olmasına rağmen, düşük seviyede göstermiştir, bütün dünyayı aldatmaktadır. Halen gizli gizli araştırma geliştirme faaliyetlerine devam etmektedir. Bu antlaşmayı bozmak için bir yol bulmak lazımdır: O da bulunmuştur. Bu antlaşma ABD senatosu tarafından onaylanmadan BMGK onayından geçmiştir. ABD iç hukuku açısından yok hükmünde sayılabilir.

Bütün bu konuşmalar, provokasyonlar art arta koyulup değerlendirildiğinde; ABD’nin perde gerisinden insanlık düşmanı oportünist bir çete tarafından yönetildiği, bunların kukla oynatıcısının da Yahudi lobisi olduğu görülmektedir.

Düşünebiliyor musunuz? Eski Mossad başkanı çıkıp Rusya’yı yenmekten söz ediyor. Netenyahu günde beş kere İran’a vurmaktan bahsediyor. ABD’nin Pasifik Komutanı Çin’le savaşı konuşuyor. Bunlar savaşmaktan korkmadıklarına göre bütün dünyayı bir nükleer savaşa doğru sürüklüyorlar

Bunları kazanamayacakları savaşa zorlamak için İran’ın nükleer silah yapmaktan başka çaresi var mı?

Göreceksiniz Trump kukla oynatıcıların emrine göre hareket edecek, eğer İsrail’de itiraz eden ekibin dediği ağırlık kazanırsa antlaşma devam edecek, Netenyahu ekibinin dediği olursa Trump antlaşmayı iptal edecek. İran’da nükleer silah yapmaya mecbur kalacak! O zaman dananın kuyruğu kopacak.