Geçmişteki İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri büyük ölçüde başarılı iş yapmaya bağlı olarak neticelenmektedir. Ekrem İmamoğlu’nun Belediye Başkanı seçilmesinden beri belediye başkanı seçimi büyük ölçüde reklama, halkla ilişkilere ve iyi iletişime bağlı olarak belirlenmektedir.İstanbul'un altyapı sorunlarını çözülmesi; elektrik, su, kanalizasyon, kentsel dönüşüm, ulaşım, telekomünikasyon altyapısının düzenlenmesi, bütün halk için ortak hayat alanlarının geliştirilmesi, yani millet bahçeleri, yeni park alanları gibi düzenlemelerin başarıyla gerçekleştirilmesi, belediye başkanının başarısını, becerikliliğini ve vizyonunu ortaya koymaktadır. Ufuksuz, taş üstüne taş koymaktan kaçınan belediye başkanlarını İstanbul halkı tercih etmemektedir. Bir belediye başkanı görevden ayrıldıktan sonra ismi çeşitli kurum, kuruluş ve caddelere verilecek kadar başarılı olmalı, herkes tarafından yapılan icraat takdir edilmelidir.

Bugün için İstanbul'un en önemli sorunlarından bir tanesi hatta en önemli sorunu ulaşım meselesidir, trafik sıkıştığı meselesidir. Ekrem İmamoğlu belediye başkanı seçildiği bu 5 sene boyunca halkın ilgisini çekecek, rahatlatacak bazı projelere ele alıp bitirmiş olsaydı, küçük ilgilerle büyük faydalar sağlayacak ulaşım projelerine odaklanmış olsaydı, karşısına kim çıkarsa çıksın mutlak surette seçimi kazanır Türk siyasetinde devleşirdi. %60’ı aşan oy oranlarıyla seçilir Türkiye’nin geleceğini belirlerdi. Özellikle ulaşımla ilgili bazı küçük ilgiler, fazla finansman gerektirmeyen işler, Ekrem Bey’i en az 10 sene daha belediye başkanlığında tutar Türk siyasetinde daha ileri mevkilere atabilir, tarihe geçebilirdi. Bunlarla İlgili birkaç örnek vermek istiyorum. Ulaştırma Bakanlığı Tavşantepe’deki metro hattını Sabiha Gökçen havaalanına bağladı. Gebze'den İstanbul'a gelen Marmaray hattı, İçmeler ve Pendik'te Tavşantepe metro hattına çok yaklaşmaktadır. Projelendirilmiş bu iki hattın ara bağlantıyla birleştirilmesi özellikle Adapazarı, İzmit Bursa ve Bilecik gibi yerlerden gelecek insanımızı Söğütlüçeşme'ye kadar dolaşmadan evlerine götürecekti. Bu iki hattın bitirilememesi hakikaten ciddi bir, ufuksuzluktur.

Ekrem Bey 5 sene önce belediye seçimlerini ilk kazandığı zaman demişti ki; Büyükçekmece’den Sabiha Gökçen’e 70 dakikada gidecek hızray yapacağım. Hani proje hani ray? Adı bile telaffuz edilmiyor! Aslında bu proje rantabl -verimli bir proje de değildi. İyi ki gündemden düştü. Böyle bir proje lüzumlu muydu ayrı bir tartışma konusudur. Ama bu proje devasa bir projeydi, bu projeye harcanacak para, bütün İstanbul'un kısa aralıklarla birleştirmesini ve ulaşımı büyük ölçekte rahatlatan hatlarının yapılmasının tamamını finanse edebilecek kadar muazzam bir rakam tutuyordu.

Mesela Sultanbeyli’ye kadar gelen Üsküdar metro hattı uzatılarak Sabiha Gökçen ile birleştirilmesini belediye üstlenebilirdi. Böylece her iki aks (Kadıköy ve Üsküdar) boyunca Sabiha Gökçen Havalimanı’na gitmek mümkün hale gelirdi. Bu proje Hızray’dan daha yararlı olabilirdi,  fakat bunu yapmak akla gelmemiştir.

Daha önce planlanan Sancaktepe hattı üzerinde güney kuzey istikametinde projelendirilen Hastane-Yenidoğan hattının toprakla doldurulması vatandaşımızda şüphe uyandırmış, hizmet anlayışı bakımından ciddi bir soğukluk oluşturmuştur.

Her iki boğaz yakasında Üsküdar’dan ve Beşiktaş'tan Anadolu ve Rumeli Kavağı’na gidecek metro hatları bir yana bırakılırsa bazı küçük hatlarla İstanbul'un özellikle Avrupa yakası ulaşım açısından çok rahatlatılabilirdi.

Seyrantepe Vadi İstanbul hattına gelmiş olan Hacıosman hattı, Vadi İstanbul'dan Hasdal veya Kemerburgaz’a birleştirilebilir, böylece bir iki istasyonluk yatırımla İstanbul Havalimanı'na o akstan da gitmek mümkün hale gelebilirdi. Ayrıca Hacıosman hattı İTÜ durağından Baltalimanı koyuna kadar bir ara hat ile boğaza ulaştırılabilir. Levent-Etiler hattı gibi işlev görebilirdi. Mesela Otogarda bulunan merkezi metro yanında bir dairesel dönüş yapan hafif metro ile Uluyol -Bereç tramvay istasyonuna uzatılabilir, buradan dairesel bir dönüş yaparak Hal ve Mega Center’in içerisinden geçirilerek Otogar’a tekrar dönüş yapabilir. Böylece Edirnekapı -Mescid-i Selam hattı ile ortadan bir bağlantı kurulmuş olabilirdi. Böylece güney hatlarından gelen yolcuların Topkapı’ya gitmeden kuzey hatlarına geçişi temin edilebilirdi. Keza Mescid-i Selam hattını Arnavutköy’e kadar uzatmak böylece Arnavutköy’ü şehre /merkeze entegre etmek çok oy getirici bir iş olabilirdi.

Atatürk Havaalanının hizmet dışı kalmasıyla birlikte Yenikapı- Havaalanı metrosunu daha işlevsel hale getirmek için bir hat uzatması yapılabilir, bu hat Havaalanının tel örgü kenarından dolaşarak Sefaköy Metrobüs durağına, buradan havaalanının güney batısına dönerek tel örgüsü boyunca Aydın Üniversitesi yanından geçerek, Yeşilköy Marmaray hattına ulaşıp, tekrar Atatürk Havalimanı son durağa gelip, Yenikapı’ya doğru geri dönebilir, böylece birçok ulaşım aksını birleştirebilirdi. Bu fikir düşünülememiştir. Hâlbuki bu dolaşan hat, tek hat şeklinde olabilir, ilk kalkış noktası olarak Hava Harp Okulu’nun civarında bir yer seçilebilirdi. Kamulaştırma bedelinin olmayacağı bu hat çok ucuza gerçekleştirilebilir, çok fayda sağlayabilirdi. Akla gelmemiştir.

Kirazlı'dan ve Mahmutbey’den halkalı taraflarına giden hatların geciktirilmesi, yapılmaması ciddi bir eksikliktir. Mahmutbey’den Esenyurt Meydan’a giden hattın bu 5 yıl içerisinde bitirilmesi büyükşehir belediyesine büyük puan kazandırırdı. Bunlar yapılmamıştır. Keza Hacı Osman metro hattının Sarıyer’e uzatılması halkın teveccühünü kazanmakta çok yararlı sonuçlar doğuracaktı. İleriki yıllarda bu hattın Zekeriyaköy’e uzatılması da düşünülebilirdi.

Daha ileri zamanda yapılacak işler olarak metrobüs hattının metroya dönüştürülmesi, bu hattın üstüne çok katlı transit otoyol yapılması, boğazın her iki tarafına boğaz boyunca metro hattı döşenmesi, metrobüs hattının Silivri’ye kadar uzatılması gibi güzel projeler düşünülebilirdi. Keza Ayvansaray'dan Yedikule sahile yahut ta Kazlıçeşme'ye kale boyunca bir teleferik hattı döşenebilir. Kuzey -Güney hattı hızlı şekilde birbirine bağlanabilirdi, bu aynı zamanda turistik geziler için çok gelir getirici bir proje olacaktır. İstanbul surlarını seyrede seyrede seyahat edip, inme binme noktalarında kahve keyfi yapmak çok çekici turizm hamlesi olabilirdi. Eminönü'nden Topkapı’ya kadar gelen tramvay hattı yeraltına alınarak şehir içi ulaşım rahatlatılabilirdi. İstanbul'un ulaşım problemini sadece doğu batı istikametinde ulaşım olarak değil Kuzey Güney istikametinde de taçlandırmak çeşitlendirmek gereklidir. Neticede Ekrem İmamoğlu bu 5 senede yapımına başlanmış, yarım bırakılmış projeleri tamamlamaya odaklanmalı az masraflı entegre projelere yüklenmeliydi.

Kayaşehir'e kadar gelmiş olan metro hattını Arnavutköy’e birleştirebilirdi. Tramvayı uzatabilirdi, otoyol tünellerini çoğaltabilirdi. Bunların hiç birini yapmamıştır. Kent lokantaları hizmettir ama ciddi yararı olan hizmet değildir. Bunlar küçük işlerdir. Sonuç olarak Ekrem İmamoğlu ulaştırma projeleri ve vizyonu açısından daha ufuklu belediyecilik anlayışı beklemektedir. Bir iki ara istasyon açmakla, küçük bir takım işlerle halkın kafasında gönlüne girilemez. Halkın meseleleri üzerine kafa yormak gerektiği görülmelidir.

Netice de: Bayramlarda ilkokul talebeleri gibi metro vagonlarını süsleyerek, reklamlara devasa bütçeler ayırarak, küçük ölçekli işleri abartarak, göz boyama ile yapılmayan işleri yapılmış gibi göstererek halkın yanıltılmayacağı büyük çaplı işler yapmak gerektiği anlaşılmış bulunuyor. Seçimlerde %60-70 oy alma potansiyelini ele geçirmek Türk siyasetinde iz bırakmak sonucunu doğurur.