Düğün sezonu açıldı. Yeni evlenecek çiftlere mutluluklar diliyorum.

Gönül isterdi ki evli olan tüm çiftler sonsuza dek mutlu olsun.

Ne yazık ki bu her zaman mümkün olmuyor. Hele günümüzde hiç.

Fikir ayrılıkları, sevgi ve saygının içinin boşaltıldığı vb gibi birçok nedenlerden dolayı evlilikler kısa sürüyor, boşanmalar olmazsa da evlerde yaşanan huzursuz ortam her iki tarafı da ziyadesiyle mutsuz ediyor. 

Bu nedenle evlenmeden önce kalbinizin değil, mantığınızın sesine kulak vermelisiniz.

Hoşlandığınız herkesle sevgili olabilirsiniz. Ancak sevgili olduğunuz herkesle evlilik yoluna yürüyemezsiniz.

İlişki uzun yıllar sürdüğünde çiftler birbirlerini evliliğin sorumluluğunu taşıyıp taşıyamayacağına bakmadan yıllardır düşe kalka bu ilişkiye devam ediyoruz bakış açısıyla nikah masasına oturuyorlar.

Eğer bir ilişki evlilikle devam edecekse o ilişkinin varlık sebebi sadece keyifli vakit geçirmek olmamalı. Çiftler birbirinin huyunu suyunu analiz etmek için de bu süreyi kullanmalı.

Kiminle evlendiğinizi evlenmeden önce bilin. Herkes evlendikten sonra çok değiştin der birbirine, halbuki insanın özü kolay kolay değişmez. Sizler o özü doğru şekilde incelemediğiniz için detaylardan habersiz atıyorsunuz imzayı.

Evliliğin ve aynı evde yaşıyor olmanın verdiği rahatlıkla öncesinde su yüzeyine çıkmayan ancak her zaman kişinin özünde olan davranışları eşiniz daha rahat sergilediği için sizde görmeye başlıyorsunuz.

Sonra mı? İşte sonrası çok vahim!

Kadına yönelik şiddetten tutunda, şiddetli geçimsizliğin getirdiği boşanmalara, hatta ve hatta kadın cinayetlerine kadar giden can sıkıcı olaylar yaşanıyor.

Geleceği görmek kimsenin sahip olduğu bir yetenek değil.

Ancak aklını kullanmak, gözünü açık tutmak biz insanoğluna bahşedilmiş en büyük yetenek.

Yapmanız gereken tek şey, pembe bulutların üzerinden inerek gerçek dünyaya geçiş yapmak olmalı.

Esaslı bir araştırma sonunda evlilik yolunda olduğunuz kişinin karakteri hakkında bilgi sahibi olup ben bu insanı tanıyorum diyebilirsiniz.

Değerlerini analiz edin.

Sevgilinizin önem verdiği, ya da gereksiz bulduğu değerleri öğrenin.

Yalan söylemek ya da söze sadık kalmamak değersizlik göstergesidir. Herkes belli oranda ve belli durumlar karşısında yalan söylemek zorunda kalabilir. Bunun ne kadarı mecburiyet ne kadarı keyfi bunun ayrımını yapabilmek çok önemli. Gerekli gereksiz konularda patronuna, ailesine, arkadaşlarına yalanlar söyleyip duruyorsa, onun bu davranışına dikkatle eğilmeniz gerekir. Bugün size karşı her konuda dürüst davranıyor olsa bile bu dürüstlüğü başkalarına karşı göstermeyi önemsemiyorsa, dürüstlük gibi bir değere sahip olmadığını düşünmelisiniz.  

Böyle bir tavrının olmasına rağmen sevginiz ağır basıyor ve evleniyorsanız, evliliğiniz boyunca sıklıkla yalanlar dinleyeceksiniz. Ve yeni bir yol ayrımına gireceksiniz. Kendi değerleriniz ile eşinizin bu değerlerden yoksun oluşu arasında sıkışıp kalacaksınız. Bu sizi ya boşanmaya itecek ya da durup onunla yaşamaya devam etmek için, kendi değerlerinize veda edip ona benzemeye başlayacaksınız.

Tabii hem ona benzemeden hem de boşanmadan ne kadar evli kalarak yaşamaya devam edebilirsiniz?. Bunun adının evlilik değil de yalnızlık olduğunu bile bile üstelik.

Hırsızlık: Bu durum kolay kolay göz ardı edilemez. Hırsızlık yapan kişiler toplum tarafından dışlandıkları için, kolay kolay bir kadın ya da erkek tarafından sevilmezler.

Sizler yine de hırsızlığın sadece para çalıp hüküm giymiş kişilerde olduğunu düşünmeyin. Minibüs parasını ödememenin bir yolunu arıyorsa, garsona 5 çay parası ödemesi gerekirken 3 çay parası ödeyip karşı tarafı suçluyorsa, başkalarının pahada ağırlık göstermeyen eşyalarını gasp etmekte sakınca görmüyorsa, başkalarından maddi ya da manevi yardım talep edip kendisi kimseye yardım etmiyorsa, o kişi için belki hırsız diyemeyiz, fakat evlenilmemesi gerekenler kişiler arasında diyebiliriz.

İhaneti ve şiddeti anlatmaya gerek bile duymuyorum. Daha evli bile değilken aldatıldıysanız gözüyle veya dilindeki anlatımla dahi sizi aldatmaya yeltendiyse sakın evlenmeyin. Şiddete maruz kalırsanız sonrasında kendisini affettirmesine fırsat vermeyin ve o ilişkiyi hemen bitirin. Kolunuzun sertçe çekilmesini bile şiddetten sayabilirsiniz.

Zor olan insanlar: Bu tiplemeleri onlarca örnek vererek sayabilirim. İnatçı, kindar, egosu yüksek, cimri, çok konuşan ama boş konuşan, insan sevgisinden bihaber, minicik konuları bile büyüterek kavga çıkartan vb insanlarla evlenmeyi düşünmeyi bırakın, yanında durmayın bile. Bu tür insanların kendilerine bile faydası yokken, size ne verebilirler.

Alkol ve Madde Bağımlılığı: En önemli sorunu yazımın sonuna bıraktım ki, akıllarda iyice kalsın.

Birçok hanım, evliliklerinin başında eşlerinin madde veya alkol bağımlısı olduğundan yakınır durur. "Ah gözü kör olasıca, bağımlı olduğunu bilseydim evlenir miydim hiç?"

Bu arkadaşların gözleri kör olur mu bilmem ama, sizin evlenmeden önce gözlerinizin kör olduğu aşikâr. Sevgilinizin gözlerine saatlerce bakarken mutluluktan uçmak yerine, yahu bu adamın gözlerinin için neden kırmızı? diyebilseydiniz keşke.

Demem o ki, hayatınızı birleştireceğiniz insanın, Çevresini, ailesini, arkadaşlarını, iş ortamındaki davranışlarını a'dan z'ye araştırın.

Nasıl yaşarsanız öyle bir evliliğe sahip olursunuz. Bu yüzden de hayatınızı birleştireceğiniz kişinin yalnızca size olan yaklaşımına değil, nasıl bir hayat yaşadığına bakın. Sağlam yere basan ayaklara sahip olsun ki siz hayatından çıkmak zorunda kalsanız bile yıkılmayacak güçte olsun. Ve o insanı bulduysanız da sakın kolay kolay bırakmayın derim.

Şartlar zor bile olsa varlığına şükredip teşekkür edin.