1DOLAR 1 EURO OLUR MU TARTIŞMALARININ YAŞANDIĞI GÜNÜMÜZDE BİR ÖNEMLİ GERÇEĞİ DE GÖZ ARDI ETMEMEK GEREKİR. KÜRESEL KRİZDEN ÇOK OLUMSUZ ETKİLENEN ABD PARASI DOLARIN SON ZAMANLARDA DEĞER KAZANMASI AKILLARI KARIŞTIRMAMALI; DOLARIN DEĞER KAZANMASI JAPON YENİNİN DEĞER KAYBETMESİNDENDİR. 1 DOLAR = 1 EURO OLURSA, BU, DOLARIN DEĞER KAZANMASI DEĞİL, EURONUN DİĞER PARALAR KARŞISINDA DEĞER YİTİRMESİ NEDENİYLEDİR. Küresel krizde toparlanma görünümlerinin ne kadar kalıcı ve inandırıcı olduğu tatrtışmaları sürerken dolar/euro kurunun ne olacağı sorusuna da inandırıcı bir yanıt bulunmaya çalışılıyor. Yılbaşından bu yana yüzde 16 oranında değer yitiren euronun Avrupa Birliğini ne ölçüde, ne yönde etkileyeceği de merak konusu. Sözü uzatmadan söylemek gerekirse, Avrupa Birliği’nin bir küresel güç ve euronun da bir rezerv para birimi olarak ortaya çıkmasına küresel dengelerin ne oranda razı olabilecekleri uzun süredir konuşuluyordu. Yunanistan merkezli borç krizine tek başına çözüm bulamayan AB’nin IMF’nin reçetesine evet demek zorunda kalması, çözüme IMF’yi de dahil etmesi, bu konudaki soruların bir yanıtı olarak değerlendirilebilir. Gelinen noktada küresel piyasa yapıcıları, “Yıl sonundan önce 1 euro 1 dolar olur” diyorlar. Bu eşitlemenin elbette ekonomik ve siyasi sonuçları olacaktır. İhracatının yüzde 60’ını Eueo Bölgesi’ne yapmakta olan Türkiye de bu eşitlemeden olumsuz yönde etkilenecektir. Euronun değer kaybı sürdüğü sürece, bu durum, Türkiye’nin ekonomik büyüme hızını frenleyen bir etki yapacaktır. AKILLARA TAKILAN İKİ SORU 1doların 1 euroya eşitleneceğinin konuşulduğu şu günlerde önümüze yanıtlanması gereken iki soru çıkıyor: Dolar/euro kurunun eşitlenmesi kalıcı olabilir mi? Bu eşitlenmenin ne gibi siyasi sonuçları olabilir ve AB bundan ne yönde, ne ölçüde etkilenebilir? Küresel büyüme temposu umut verici, ama Avrupa’da riskler hala endişe yaratmaya devam ediyor. Borç ve kamu borçları sorununa çözüm bulmak zaman alacak. Küresel kriz Avrupa Birliği üyesi ülkeleri çok olumsuz etkiledi; birliğin geleceği sorgulanır oldu. Avrupa’daki borç krizinin alınan önlemlerle kontrol altına alındığı, Yunanistan’dan sonra Macaristan’da baş gösteren ekonomik olumsuzlukların abartılmaması gerektiği, bunların daha önce de yaşanmış olduğu söylense de bu sözler beklenen olumlu etkiyi beklenen ölçüde yaratamıyor. Çünkü, Euro Bölgesi ülkelerde Yunanistan merkezli borç krizi sonrasında uygulanmaya başlanan kemer sıkma politikaları, iç talebin canlanmasını, dolayısıyla büyümeyi engelleyici bir etki yaratıyor. Krizden sorumlu tutulan bankacılık sistemine getirilen sıkı düzenlemeler, kredi vermekte pek de hevesli olmayan bankaların para musluklarını daha da kısmalarına neden oldu. Bu kısıtlayıcı önlemler Euro Bölgesi’ni önümüzdeki enaz iki yıl boyunca olumsuz etkileyecek, yüzde 1 civarında bir büyüme oranı bile başarı sayılacaktır. KÜRESEL SERMAYE “GÜVENLİ LİMAN”A AKAR MI? Büyümeyi olumsuz etkilememesi için, Avrupa merkez bankaları faiz oranlarını yüzde 1 civarında tutmalarına neden olmaktadır. Buna karşılık, yapılan hesaplamalara göre bu yıl ve gelecek yıl yüzde 3 oranında bir büyüme gerçekleştirmesi beklenen ABD, bu büyüme sürecinde, faizleri yüzde 3 oranına yükseltecektir. Bu durumda küresel sermaye, “güvenli liman” saydığı ABD’ye daha büyük oranda akmaya başlayacaktır. Bu trafik doların değerini yukarı doğru iterken, euronun daha fazla değer kaybetmesine neden olabilecektir. Euronun değer kaybı yeni yeni ekonomik sıkıntıların doğmasına neden olursa, Avrupa Birliği’nde de çatlamalar oluşabilir. AB’nin çekirdek ülkeleri euronun bu erime krizini cesur kararlarla yönetemezlerse, hem euronun itibarını, hem de Avrupa Birliği’ni çok olumsuz yönde etkileyebilir. Euro Bölgesi’ndeki ülkeler elbirliği ile alacakları kararlarla, euronun değer yitirmesini fırsat olarak değerlendirebilirler; ihracatı artırıp ithalatı azaltabilirler. Bu yolla cari işlem fazlası gerçekleşmeye başladığında, ekonominin doğal kuralları devreye girecek ve cari işlem fazlası olan her ülke parası gibi, euro da değer kazanmaya başlayacaktır. GÖZDEN KAÇIRMAMAMIZ GEREKEN GERÇEK 1dolar 1 euro olur mu tartışmalarının yaşandığı günümüzde bir önemli gerçeği de göz ardı etmemek gerekir. Küresel krizden çok olumsuz etkilenen ABD parası doların son zamanlarda değer kazanması akılları karıştırmamalı; doların değer kazanması Japon yeninin değer kaybetmesindendir. 1 dolar = 1 euro olursa, bu, doların değer kazanması değil, euronun diğer paralar karşısında değer yitirmesi nedeniyledir. 1 doların 1euroya eşitlenme sürecinde, ihracatının yüzde 60’ını “Euro Bölgesi”ne yapan bir ülke olarak, gelişmeleri çok dikkatli izlemek mecburiyetindeyiz.