Doğu Türkistan denince Kaşgarlı Mahmut akla gelir. 80'li yıllarda İstanbul'da tanıdığım Doğu Türkistan'ın önde gelen liderlerinden merhum İsa Yusuf Alptekin'in ağzından Türkiye'ye ne mücadelelerle geldiğinin hikâyesini dinlemiş ve bu davanın böylesine azimli sahipleri olduğuna da sevinmiştim. Türkiye, tarihte ve bugüne kadar bütün "Türk Dünyası"nın Ana Yurdu olmuş, Osmanlı Devleti'nin kaybettiği diyarlardan ve Ata Yurdumuz Türkistan'dan gelen bütün Türklere bağrını açmış, onlar da öz evlâtları oldukları bu topraklara yerleşerek fevkalâde değerli hizmetlerde bulunmuşlardır. Doğu Türkistan Vakfı Genel Sekreteri Hamit Göktürk ile 1991 yılında vatani görevimi yaptığım Kayseri'de tanıştım. Hamit Bey Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunu, okuyan, düşünen ve çözüm üreten bir dava eri. Özü ve sözü bir olan Hamit Göktürk, yaşantısıyla da Doğu Türkistanlılar için örnek bir insan. Gece-gündüz demeden küçük yaşta göç ettiği 'Ata Yurdu Doğu Türkistan'dan Türkiye'ye geldiği o çileli günleri hiç unutmamış. Şimdi o Doğu Türkistan Vakfı Başkanı emekli general M.Rıza Bekin Paşa'nın yardımcısı olarak Türkistanlı kardeşlerinin dertlerine derman olmaya çalışıyor. Özellikle Rusya'daki Bolşevik İhtilâli'nden 2.Dünya Harbi arasındaki dönemde pek çok Türk Dünyası liderleri, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan seviyesindeki yöneticiler de Türkiye'ye sığınmışlardır: Tataristan'dan Prof. Dr. Sadri Maksudi Arsal, Başkurdistan'dan Ord. Prof. Zeki Velidi Togan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı M. Resulzade, Doğu Türkistan'dan İsa Yusuf Alptekin ve daha niceleri. M.Rıza Bekin Paşa'mız ise bu isimlerden farklı olarak Doğu Türkistan'dan 13 yaşında Ankara'ya gelmiş ve askeri öğrenim görerek Silâhlı Kuvvetlerimizde generalliğe yükselmiş, emekliliğine kadar hizmet vermiştir. Halen Doğu Türkistan Vakfı'nın Başkanı olarak aktif hizmetine devam eden Paşamız çoktan beri beklenen "Anıları"nı yayınladı. M.Rıza Bekin'in Anıları. Kastaş Yayınevi.(Tel:0212-5205970) Doğu Türkistan'ın önde gelen liderlerinden olan merhum Mehmet Emin Buğra'nın yeğeni olan Rıza Bekin, 1925 yılında Doğu Türkistan'ın Hoten vilayetinin merkezi İlçi şehrinde dünyaya gelmiştir. Rıza Bekin Paşa'nın anılarını kaleme aldığı kitabında, azmin ve sabrın sonucu olan başarıyı göreceksiniz. Paşa kitabında, döneme damgasını vuran pek çok olayı farklı bir bakış açısıyla ile dile getirmektedir. Kitap bir hatıra kitabı olduğu kadar, tarihe ve olaylara ışık tutan bir belge niteliği de taşımaktadır. 'M.Rıza Beki'nin Anıları' isimli kitabın son kısmında Doğu Türkistan haritası ve fotoğraf albümü bulunuyor. Kitaptan anlıyoruz ki, M.Rıza Bekin paşaya en büyük desteği bir döneme damgasını vuran CHP'nin genel sekreteri Memduh Şevket Esendal yapmıştır. Merhum Esendal, Rıza Bekin'in elinden tutmuş ve bugünlere gelmesine sebep olmuştur. Paşa bu vefayı unutmamış kitabının çeşitli yerlerinden kendisinden sitayişle söz etmektedir. Yine Rıza Bekin Paşa'nın anılarında Kore'de Türk askerinin destan yazan savaşında aktif görev almış ve ölümle burun buruna gelmiştir. Bekin paşa ülkesi ve milleti için gözünü kırpmadan ölümü hazır bir dava adamı olduğunu hayatı boyunca göstermiştir. Doğu Türkistan Vakfı Başkanı Rıza Bekin paşamıza hayırlı uzun ömürler diliyor, kitabını tüm okuyucularıma tavsiye ediyorum. Çin'in Doğu Türkistan'da uyguladığı başta doğum kontrolü olmak üzere zulüm hat sahadadır. Bu konuda başta insan hakları teşkilatları olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşları gereken ilgiyi gösterip, zulme dur denmelidir. Çin'in "doğum kontrolü" uygulaması Doğu Türkistan'da nüfusu kontrol altına alıp, Türklerin neslini kurutmayı amaçlayan, onların insani hak ve hukukunu ayaklar altına alan, insanlığa karşı yürütülen bir zulümdür. Çin, tarihte insanlık âlemine büyük katkı sağlayan Doğu Türkistanlılar yeryüzünden yok etmeye çalışmaktadır. Zulmünle payidar olunamaz. Zulümle hayat bulunlar bir gün berbat olacaklardır. Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin hayat hakkı ellerinden alınamaz. Bir gün mutlaka Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz haklı davalarında sonuca ulaşacak ve yüzleri gülecektir. Yeter ki meşru ve haklı mücadelelerini her platformda özgürce dile getirsinler. Bu konuda Türkiye'de elinden gelen resmi ve diplomatik yolları devreye sokarak kardeşlerimizin dertleriyle hemdert olmalıdır.