Hafta sonları biraz sanat, biraz öykü biraz da özeleştiri yapıyoruz. Bu hafta da bizi çevreleyen dış dünyaya değinmek istiyoruz.

Bu yazımızda kısa da olsa astronomi konularına değineceğiz. Uzay çağı adını verebileceğimiz 21. yüzyılda yaşamaktayız. Uzayda, dünyamızın ve diğer yıldız sistemlerinin konumuna kısaca değinmek istiyoruz.

Güneş sistemimizin de içinde bulunduğu Samanyolu yıldızlar topluluğu, uzay boşluğunda diğer yıldız sistemleri yanı sıra büyük bir yoğunluk göstermektedir.

Galaksi adı verilen Samanyolu yıldızlar topluluğu uzay boşluğunda elips şeklinde yer almaktadır. Boyunun çapı 100 bin ışık yılı, eninin çapı ise 50 bin ışık yılı kadardır. Dünyamız bu galaksinin merkezine 30 bin ışık yılı uzaklıktadır.

1609 yılında Galileo Galilei astronomik dürbünle yaptığı gözlemler sonucu, yaklaşık olarak M.Ö. 400 yıllarında Demokritos'un öngörmüş olduğu gibi Samanyolu'nun olağanüstü uzaklıklarda bulunan yıldızlardan meydana geldiğini doğrulamıştır. Son bulgulara göre bu yıldız topluluğunun içinde 100 milyar kadar yıldız olduğu hesaplanmaktadır. Güneş sistemimizin yakınında Samanyolu'nun kalınlığı 2 bin ışık yılı, merkezde ise 4 bin ışık yılı kadardır. Bu ölçüler Samanyolu Galaksisinin disk şeklinde olduğunu gösterir. Uzayda çok hassas ve insan belleğinin kavrayamayacağı bir denge hüküm sürmektedir. Bu dengenin sağlanabilmesi için her şey hareket halindedir. Ay bizim çevremizde, dünya güneşin çevresinde dönerken, güneşin de bir parçasını oluşturduğu Samanyolu Galaksisi kendi merkezi etrafında dönmektedir. 200 milyon yıllık bir devir süresiyle dairesel bir yörünge üzerinde saatte 270 km.lik bir hızla hareket eder. Bu daireye 'kozmik yıl" adı verilir. Bir cismin Samanyolu çekim alanından kurtulması için gerekli hız saatte 330 km'dir.

Uzay boşluğu o kadar büyük ve sonsuz ki içinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisinden başka Galaksiler de vardır.

Astronom Harlow Shapley teleskoplarımızın görüş alanı içinde yaklaşık olarak Samanyolundaki yıldız sayısı olan 100 milyarın X 100 milyon katı 100 zincirilyon adet yıldız bulunduğunu söylemektedir. Bu yıldızların hepsinin gezegenler sistemi yoktur. Binde birinde gezegen olduğunu tahmin etmektedir. Buna göre 100 trilyonun X 100 katı gezegen 100 katrilyon gezegen bulunduğunu hesaplamaktadır. Peki, bunların kaçında hayata uygun atmosfer var? Binde birinde mi? Öyleyse 100 trilyon yıldız hayat için gerekli atmosferi taşıyor demektir. Daha ileri giderek, bunların binde birinde hayatın ortaya çıktığını düşünürsek, şu anda üstünde hayat olan 100 milyon gezegen bulunduğu anlaşılır.

Herkesin fikrini dinlemeye hazırım. Fakat istirham ederim, şüphelerinizi kendinize saklayın, benimkiler başımdan aşkın.

Goethe